Küresel krizin etkilerinden kurtulmaya çalışan Türkiye'de her kesimin ekonomiye daha fazla sahip çıkması gerektiğini kaydeden İESOB Başkanı, "Bu noktada devlet kadar vatandaşlara da görev düşmektedir. Mümkün olduğunca duyarlı davranmalı ve yerli ürünleri tercih etmeliler. Küçük tercihlerin, toplamda çok büyük ekonomik sonuçları ortaya çıkardığı unutulmamalıdır. Çok geç olmadan toplumda bu bilinci hâkim kılmalı, birlikte hareket ederek ekonomiyi yeniden yapılandırabilmeliyiz." şeklinde konuştu.
Yerli malı kullanarak paranın ülke içinde tutulacağını hatırlatan Mutlu, "Bu şekilde ekonomide sirkülasyon sağlanacak, yatırım, üretim ve istihdama önemli katkılar olacak. Türkiye'deki sıcak paranın ekonomiye kazandırılması işsizliğin azalmasına, alım gücünün yükselmesine, devletin hizmetlere daha fazla ödenek ayırmasına, millî gelirin ve vergi tahsilatlarının artmasına olanak sağlayacaktır. Bugün Türk emeğiyle üretilen malların önemli bir kısmı dünya pazarlarında aranmasına rağmen yerli markalarımız, ülke insanından yeterince destek bulamamaktadır." dedi.
Kaliteli olduğu takdirde Türk mallarının tercih edilmesini isteyen Zekeriya Mutlu, "Ürün ambalajının Türkçe olması, yerli üretim olduğunu göstermez. Birçok yabancı ürün, Türkiye'de ambalajlanabilmektedir. Gerçekten Türk malı olup olmadığı, üzerindeki barkoddan anlaşılmaktadır. Barkodun '869' ile başlaması, Türk malı olduğunu göstermektedir. Türkiye'de 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki ilk 50 şirketin 22'si yabancı sermayelidir. Bunların genel üretimdeki satış payı ise yüzde 27'yi bulmaktadır. Bu durum, hükümetin de önlem almasını zorunlu kılmaktadır. Yerli malını teşvik edici önlemler ön plana çıkarılmalı ve ithalat rejimi yeniden gözden geçirilmelidir." diye konuştu.