Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
"17.7.2007 tarihinde Kayseri'de bir yurttaş, Hacı Ali Hamurcu, gidip polise rüşvet çarkının nasıl döndüğünü anlatıyor. Kayseri'de belediyede çalışıyor ve rüşveti kendisi topluyor. 26 sayfalık bu itiraf polis tarafından savcılığa gönderiyor. Peki ne oluyor, 26 sayfa 16'ya iniyor. Adalet Bakanı'na soruyorum, bu ifade neden kısaltıldı? Vali vekili dosyayı inceliyor, Adalet Bakanı'na rapor gönderiyor ancak iki ay sonra görevden alınıyor. Yeni vali vekili, bilirkişi raporunu bir gün önceden sunuyor, resmi olarak bilirkişi bir gün sonra atanmasına rağmen. Vali de diyor ki, 'Bir sorun yok'. Çünkü Vali Osman Güneş, müsteşarlığa atanmış. Ve aynı Güneş, valilikten ayrılıp müsteşarlığa geçiyor, kendi gönderdiği raporu imzalayıp bakana sunuyor. Sayın Başbakan bu konuyu araştıracaksa biz arkasındayız, yok kapatalım derse devamını da getireceğiz. Hacı Ali Hamurcu, yani rüşvet ihbarını yapan kişi, şu anda nerededir, Başbakan'a soruyorum.
Avukat Yakup Erikel'in nerede olduğunu sormak istiyorum bir de. Başbakan nerede olduğunu merak ediyorsa yanındaki Bülent Arınç'a sorabilir.
Büyüme rakamlarını dünya ile karşılaştırın, 39 ülke gerimizdeyken önümüze geçti. Türkiye'nin insani gelişme hızı 1980-1990 arasında yüzde 1,82 olmuştur, AK Parti döneminde bu oran binde 7'ye düşmüştür. İnsani gelişme açısından Libya, Ermenistan, Kuveyt gibi ülkeler bizim önümüzde.
OECD'ye göre 2009'da gençlerimiz eğitim bakımından 33 ülke arasında 32. olmuştur. AK Parti milletvekilleri bütçeyi anlatırken işsizlerden hiç söz etmedi. Bugün işsizlik Türkiye'nin en önemli sorunudur. 8 yıldır iktidardasınız, işsizliği çözemediniz. 1988 ile 2002 arasında Türkiye'de işsizlik yüzde 8'dir, günümüzde ise hep yüzde 10'un üstünde.
Haftada bir fındık topladınız mı siz artık işsiz değilsiniz, devlet mevsimlik işçileri işsiz saymıyor. Devletin rakamları gerçek işsizlerimizin sayısını yansıtmıyor. Bir de genç işsizlik sorunumuz var, bu kesimde işsizlik oranı çok daha yüksek. Sayın Başbakan'ın çözümü 'Her işveren bir işçi istihdam etsin' oldu. Yerine getiren oldu mu? Başbakan'ın bir başka önerisi de şu oldu genç işsizlere, 'Her üniversiteyi bitiren iş bulmak zorunda değil.' Bu sözün anlamı, ekonomik kriz döneminde gençlerle dalga geçmektir. Bunu bir Başbakan asla söylememeli. Bu hükümet işsizlikle yolumuza devam edelim düşüncesinde. İşsizlik sosyal yaşamın dinamitidir.
Hükümet diyor ki IMF'ye borçlarımızı ödedik. İyi ödediniz, peki borçlarımız azaldı mı? Özelleştirmeden 33 milyar dolar para alacaksınız, borçlar sürekli artacak, insaf! Kime gitti bu paralar?
Hükümet faizi indirdik diye övünüyor ancak şu an dünyanın en yüksek faizini ödeyen ilk 10 ülkeden biriyiz. Niye bunu söylemiyorsunuz? Bütün dünyada faizler indi. Türkiye faize yılda 16 milyar dolar ödüyor. Bu anlayışla bir ülke kalkınabilir mi? Eskideni bırakın arkadaşlar, siz iktidardasınız 8 yıldır.
Sayın Başbakan şu kürsüye gelip sıcak parayla ilgili hangi önlemleri aldığını açıklasın.
Diyorsunuz ki, bizim dönemimizde bankalar batmadı. Yatın kalkın, rahmetli Ecevit'e dua edin. O önlemleri bütün riskleri alarak uygulamasaydı o zaman görürdük.
Diyarbakır'da evine ekmek götüremeyen baba kendini astı, Denizli'de işadamları intihar etti. Ecevit döneminde sadece yazar kasa atılmıştı. Küresel kriz için 'Teğet geçti' dediniz. Oysa bu dönem ekonomimiz yüzde 2,1 daralmıştır.
İstihdam yaratmayan büyüme kavramıyla tanıştık. Çünkü ekonomimiz sıcak paraya teslim oldu.
Türkiye dışında hangi ülkede 1 milyon dolar sıcak parayla ayda 69 bin dolar kazanılır?
Sayın Başbakan'dan bir istirhamım var, kamyon şoförleriyle bir araya gelip sorsun, 'Siz mazot mu yakıyorsunuz, yağ mı yakıyorsunuz?' Maalesef yağ yakıyorlar, çünkü daha ucuz. Dünyada en pahalı mazotu kullanan ülkelerden biri Türkiye.
TRT'nin elektrik payını kaldıracaklarını söylediler, kaldırılmadı. Bu sözün hesabını Başbakan'dan soruyorum. Evinde doğalgaz olanlara kömür dağıtıyorsunuz, İran'a vereceğinize bu insanlara bedava doğalgaz verin. Doğalgaz depolama ihalesine neden hala çıkılamadı, yandaş mı bulamadınız?
Tarımdaki durum daha da vahim. Tarım Kanunu'nu bu parlamento çıkardı. Hükümet onu uygulamıyor. Gübrede yüzde 400, sulamada yüzed 230, mazotta girdi fiyatlarına yüzed 140 zam yapıldı. Ne yapacak bu köylü, Allah aşkına gidip köylülerle konuşun, insanlar perişan. Biz mazottan ÖTV'yi kaldıracağımızı söyledik, iktidardan hemen eleştiri geldi 'Bu parayı nereden bulacaksınız?' Vallahi de bulacağız, billahi de bulacağız.
Biz halka para bulma konusunda kararlıyız. Ama siz yandaşlara para bulma konusunda kararlısınız.
Ekonomik Sosyal Konsey üç ayda bir toplanmalı, kanun böyle diyor, anayasaya kendiniz koydunuz. Hiç toplandığını duydunuz mu? Başbakan başkanlık yapacak, oraya köylü, sanayici, sendikacı gelip derdini anlatacaktı. Çünkü dertler masaya gelecek. Sayın Başbakan dert dinlemeyi sevmez, onları azarlar.
Sayın Başbakan, 'Diyarbakır'a fabrika yapmayacağız, daha modern hapishane yapacağız' dedi. Hapishaneyle reklam yaptı.
Köşe yazarları yazı yazdı diye patronlarına telefon edip işlerine son verdirirseniz bu ülkede demokrasi olmaz.
İstediğimin telefonunu dinlerim diye yola çıkarsanız, o ülkede demokrasiden söz edemezsiniz.
Öğrencilerden, üniversitelerden korkmayacağız. Onların sorunları var, dinlememiz lazım."