TUSKON Başkanı Rıza Nur Meral, Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve İş Geliştirme Merkezi ve Antalya Girişimci İşadamları Derneği (AGİD)'in işbirliğinde organize edilen 'Dünya Ekonomik Perspektifinde Antalya' konulu toplantıya katıldı. Çok sayıda işadamı ve sanayicinin katıldığı toplantıda konuşan Meral, Türk mallarının dünyada daha fazla satılmasının önündeki engelin farkındalık olduğunu söyledi. Toplantı sonrası Cihan'ın sorularını cevaplayan Meral, Türk ürünlerin kalite ve fiyat açısından çok uygun olduğunu belirtirken, alıcı ülkelerin bunun farkında olması gerektiğini vurguladı. Bununla birlikte özellikle Ortadoğu ve Afrika'da Türk Malı'na büyük bir teveccüh yaşandığının altını çizen Meral, "Türk ürünlerinin Ortadoğu'da büyük rağbet görmesinden dolayı bazı Ortadoğulu ithalatçıların Çinlilerden ürünlerine 'Made in Turkey' etiketi basmaları yönünde taleplerinin olduğunu duyuyoruz." ifadesini kullandı.
TUSKON üyesi işadamlarının ihracatları olmadığı halde Ortadoğu ülkelerinde, kendi ürünlerinin çok benzerine rastladıklarını, incelediklerinde de üzerinde 'Türkiye'de üretilmiştir' markasıyla karşılaştıklarını kendilerine aktardığını ifade eden Rızanur Meral, şöyle konuştu:
"Bunun sebebi bu bölgelerde Türk Malı'nın çok tutulması. Oradaki alıcılar Çinlilerden, 'Türk malları çok tutuluyor. Müşterilerimiz de, Türk malı istiyor. Siz ürünlerinizin üzerine Made in Turkey etiketi basabilir misiniz?' isteğinde bulunuyor. Şu anda böyle bir fiili durumla da karşılaşıyoruz. Bu ilk başta biraz rahatsız edici gibi gözüküyor. Ama öbür taraftan da Türkiye'nin bir anlamda reklamı oluyor. Aynı durum Afrika'da da söz konusu. Afrikalılar, mağazalara gittiğinde Türk malı istiyorlarmış. 'Avrupa malı pahalı geliyor. Çin malı kötü oluyor. En iyisi Türk malı verin' diyorlarmış. Afrika'da Türkiye'den giyinmek bir prestij meselesi haline geldi."
Rızanur Meral, 30 yıldır yurt dışına gidip geldiğini, ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını vurguladı. "Şimdiye kadar itibarımızın ve imajımızın bu denli yüksek olduğu bir dönem yaşamadık." diyen TUSKON Başkanı, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Rüzgarın güçlü bir şekilde Türkiye'nin arkasından estiğini ifade eden Meral, şöyle devam etti: "Yelkenleri doldurmamız lazım. Kaç ülkeye gittik. Kenya'sında, Tanzanya'sına kadar Kongo'suna kadar herkes şunu söylüyor. Biz Türkiye ile iftihar ediyoruz. Türkiye'yi örnek alıyoruz. Kaç ülkede bunu duyduk. Türkiye olarak bu avantajı iyi kullanmamız lazım."
Yaşanan bu gelişmelerin altında Türkiye'nin son dönemlerde izlediği aktif dış politikası, birçok ülkeyle vizeleri kaldırması ve imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının bulunduğuna işaret eden Rızanur Meral, "Vizeyi kaldıran ülkelerle de ciddi ticaret artışımız oldu. İnsanlar artık Türkiye'ye çok rahat gelip gidebiliyorlar. Bunun için oyun alanımız bütün dünya olması lazım. Her tarafta alıcı var. Hepsi mal arıyor. Şu anda Türk malları dünyada gerçekten aranır hale geldi. Almak için adeta kavga ediliyor. Önemli olan dışarıya açılabilmek.Bunun için de mutlaka bir sivil toplum kuruluşuna üye olun." tavsiyelerinde bulundu.
TUSKON 200 ÜLKEYE İŞ GEZİSİ YAPACAK
TUSKON Başkanı Meral, toplantının ardından AGİD üyeleriyle de bir araya geldi. Derneğin binasında düzenlenen yemeğe katılan Meral, önümüzdeki sene TUSKON'a bağlı 150 derneğin yaklaşık 200 ayrı ülkeye iş gezisi yapacağını bildirdi. İlk dış ticaret toplantısını 2006 yılının mart ayında düzenlediklerini kaydeden Meral, bu toplantıların Türkiye'nin dış ticaretine katkısını ise şöyle anlattı:
"2005'te Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret hacmi, 6 milyar dolar civarındaydı. 2,5 milyar dolar ihracat, 3,5 milyar dolar ithalat vardı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 60'dı. Bu toplantılar devam etti. 2008'in sonunda Afrika ile ticaret hacmimiz üç misli artarak 20 milyar dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 116'lara çıktı. Aldığımızdan çok daha fazlasını satabilir hale geldik. Artık herkes Türkiye ile iş yapmak istiyor. Özellikle Almanya Türkiye ile işbirliğini geliştirmek için yoğun çaba harcıyor. Avrupa, 'eyvah ben fırsatı kaçırıyorum' diye panik halinde. Almanya'da Türkiye ile irtibat kurmayan iş yapmayana 'uyuyor' gözüyle bakılıyor. Bu önümüzdeki dönemlerde daha da artacak. Çok ciddi yeni yatırımlar geliyor. Türkiye'nin önü açık. Önemli olan bu dönüşüme katkı sağlamak ve fırsatı kaçırmamak."