Gazetede ''Türkiye, Avrupa'yı ardında bıraktı'' başlığıyla yayınlanan yazıda, "Türkiye artık kendini o kadar güçlü hissediyor ki, AB önemini yitiriyor" değerlendirmesi yapıldı.
Türkiye'de halkın AB üyeliğine verdiği onayın geçen 6 yıl içinde yarı yarıya azaldığı ve artık halkın sadece yüzde 38'inin AB üyeliğini istediği belirtilen yazıda, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, "Avrupa bize ilham veriyor" şeklinde konuştuğu ifade edildi.
Yeteri kadar sermaye akışına sahip olunması durumunda Türkiye'nin her yıl yüzde 7 ila 8 oranında büyüyebileceğini, ancak Avrupa'nın bu konuda zayıf olduğunu belirten Şimşek'in, Türkiye'nin, demokrasi, insan hakları ve toplumun açılması açısından AB üyeliğini istediğini, bundan Avrupa'nın ekonomik açıdan faydalanacağını söylediği kaydedildi.
Şimşek'in "Avrupa'nın bize ihtiyacı var, biz Avrupa'ya dinamizm kazandırıyoruz" şeklinde konuştuğu belirtilen yazıda, Türkiye'nin her yerinde, gelişmeleri görmenin mümkün olduğu ifade edildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi çok sayıda Türk vatandaşının da AB'nin Türkiye'yi oyaladığına inandığı kaydedilen yazıda, Bakan Şimşek'in de, sonuçta AB üyeliğinin önemli olmadığını, insanlar için ülkedeki reformları sürdüreceklerini söylediği kaydedildi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye için AB'nin önceliğe sahip olduğunu söylemesine rağmen, Ortadoğu'daki tüm ülkeler ile ilişkilerin de hızlı bir şekilde geliştirildiğine dikkat çekilen yazıda, Türk ihracatçılarının, Avrupa'da mal gönderdiği şirketlerdeki durgunluk nedeniyle sürekli olarak yeni pazarlar aradığı belirtildi.
Yazıda, AB diplomatlarının da, Türkiye'nin Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerine yönelmesinin, Avrupa perspektifi ile çelişmediğine işaret ederek, aksine Türkiye'nin Arap dünyasıyla olan ilişkisinin Avrupa için de önemli olduğunu söylediği ifade edildi.
-BAKAN BABACAN İLE MÜLAKAT-
Gazeteye demeç veren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, Türkiye'nin, ihracatının yüzde 70'ini Avrupa ülkelerine yaptığı için krizden etkilendiğini belirterek, "Avrupa'daki görüntü endişe verici. Borç ve negatif büyümenin yaşandığı kısır döngüden çıkmak çok zor. Birçok ülkede zayıf hükümetlerin bulunması, durumu zorlaştırıyor" şeklinde konuştu.
Söz konusu ülkelerin borç sorunlarının ciddi boyutlara ulaştığını, avronun değerinin düşmesinin durdurulabilmesi için Avrupa Merkez Bankasının daha büyük bir rol ve sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade eden Babacan, "Şu an AB üyesi olmadığınıza seviniyor musunuz?" şeklindeki bir soruya karşılık da, "En azından şu an avro bölgesine dahil olmak istemem. Yine de kulüpte bulunmak önemli. Krizin yaşandığı ülkelerde avro olmadan durum daha da kötü olurdu. Avrupa Merkez Bankası'nın desteği ve hiçbir yardım mekanizması olmazdı" diye yanıt verdi.
Avrupa ülkelerinin söz konusu krizden nasıl bir ders alması gerektiği sorusu üzerine de Bakan Babacan, alınacak dersin çok basit olduğunu, sürekli bir şekilde gelirden fazla harcama yapılmaması, iyi zamanlarda risk analizlerinin yapılması gerektiğini, bunun için de uzun vadeli bir perspektifin şart olduğunu, ancak birçok ülkenin kısa vadeli düşündüğünü söyledi.
Babacan, Türkiye'nin krizi nasıl bu kadar etkileyici bir şekilde atlattığı şeklindeki bir soruya karşılık da, 2001 yılında yaşanan bankalar krizinden sonra bankacılık sektöründe yapılan reformların faydalı olduğunu, 2009 yılı Eylül ayında da borçların azaltılması amacıyla hazırlanan bir 3 yıllık programı kabul ettiklerini belirterek, "Biz 2010 yılında borç azaltan tek Avrupa ülkesiyiz. 2011 yılı bütçesi de çok sıkı" dedİ.
AA