İstanbul Üniversitesi tarafından düzenlenen Basın ve İfade Özgürlüğü sempozyumu'na katılan Orhan Erinç, Türkiye'de siyasetle hukukun çok sık karşı karşıya geldiğini söyledi. Hukuk yerine siyasetin tercih edildiğini ifade eden Erinç, "Yapılan yasalarda çok değişik yorumlara yol açabilecek, muğlak diyebileceğimiz. Aslında tanımlanması gereken suçu tam olarak tanımlamayıp, cumhuriyet savcılarının yorumlarına bırakıp sonra onları, içtihatlı birleştirme kararlarıyla düzeltmek gibi bir yaklaşım söz konusu. İş hukuktan çıkıyor siyasetin emrine giriyor. Orada siyasetçiler devreye giriyorlar. Elbette siyasetçi yasama organında görev alarak yasaları yapma hakkına sahiptir ama bu hakkı yeterince ve gereğince kullanıyorlar mı? Orasına evet demekte kuşkuluyum. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs diye bir madde var. Rivayete bakarsanız o madde masumiyet hakkını korunması için konulmuş bir madde olarak sunuluyor. Ama uygulamada görüyoruz ki masumiyet hakkına aykırı davranan yargıç ve savcıları korumak için kullanılan bir kanun haline dönüşmüş." diye konuştu.
Adalet Bakanı'nın İstanbul'da gazeteciler ve meslek örgütü temsilcileriyle yaptığı konuşmaya değinen Erinç, orada soruşturma açılan gazetecilerin rakamlarının verildiğini ve sayıların ürkütücü boyutta olduğunu aktardı. Gazeteciler üzerine 5 bin dolayında soruşturma, 2 bin dolayında kovuşturma olduğunu söyleyen Erinç, "Bu durum Türkiye'de hapiste gazeteci olmayacak diye iddialı açıklamalar yapan bir iktidarı da köşeye sıkıştırmış durumda. Buna bir çözüm arıyorlar. İktidarın adalet bakanının düşündüğü çözüm cezaların daha da artırarak caydırıcı hale getirmek yolu. Ama bunun bir çözüm olmayacağı toplantıda anlatılınca ondan vazgeçildi. Maddelerin yazımı ve ceza oranlarının değiştirilmesi gündeme geldi." ifadesini kullandı.
Gazeteci Yazar Ferai Tınç, 23 basın kuruluşunun bir araya gelerek gazetecilere özgürlük platformu kurduklarını belirterek, buradaki amaçlarının gazeteciler üzerine açılmış davaları izlemek olduğunu söyledi. Fakat açılan davaların çokluğu nedeniyle bunlara yetişemediklerini aktaran Tınç, "Her gün 2 davaya görülüyor. Tüm çabalarımıza rağmen bunlara yetişemedik. Sadece İstanbul da olan davalar bile bu kadar çok iken bir de bunun Ankara'sı, Anadolu'su var. Karşımızda işte böyle bir Türkiye var. Bunun üstesinden tabiî ki yasalar gelecek. Çok sayıda gazeteci hakkında dava açıldı gizli belgeleri yayınladıkları için onlarla ilgili bir düzenleme yapılacağı söyleniyor. Bu Türkiye'deki basın özgürlüğü sorununu çözmeyecek. Belki birkaç kişi çıkacak ama başka davalar açılacak." Şeklinde konuştu.
İÜ İnsan Hakları merkezi Müdürü Semih Gemalmaz ise parlamentoda son dönemde gündeme gelen paket şeklinde maddeler hakkında konuştu. Bu duruma hukukçularının pek aşina olmadığını söyleyen Gemalmaz sözlerini şöyle tamamladı: "Parlamento paket çıkarıyor. O paketin içerisine çoğu kes birbiriyle pek de alakalı olmayan birçok kanun sokuluyor. O kanunların içerisinde bir yada birden çok maddede bazen sadece bir kelimede bir fıkrada önemli değişiklikler yapılıyor."