Buna göre, organizasyonun arkasında Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) var. SDP, Ergenekon'la birlikte anılan Devrimci Karargâh örgütüne yakınlığıyla biliniyor. Örgü-te yönelik operasyonda birçok SDP yöneticisi gözaltına alınmıştı.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın rektörlerle toplantısını protesto etmek üzere 4 Aralık'ta başlayan olaylı öğrenci eylemleri, üniversitelerde siyasîlere yönelik saldırılara dönüştü. Protestoların farklı bir yöne doğru gitmesi nedeniyle gelinen noktada, 'olaylar organize ve profesyonel olarak yönlendiriliyor' yorumları yapılıyor. Emniyet'in hazırladığı istihbarat raporu da bu görüşleri doğruluyor. Rapor, öğrenci olaylarına karışan TKP, Genç-Sen, Öğrenci Kolektifi, Gençlik Muhalefeti adı altında hareket eden grupların, organize hareket ettiğini gözler önüne seriyor. Öğrenci gruplarının içindeki bazı isimlerin daha önce İstanbul ve Ankara'da IMF, Tekel işçileri, Devrimci Karargâh örgütüne yönelik operasyonu protesto gibi eylemlerde de boy gösterdiği belirlendi. Yapılan tespitlere göre, olaylı geçen öğrenci eylemleri, Sosyalist Demokrasi Partisi'ne (SDP) bağlı bir grubun kontrolünde yürütülüyor. Kamuoyu, SDP'yi, Ergenekon soruşturmasında da adı geçen Devrimci Karargâh örgütü ile bağlantılarından tanıyor. 21 Eylül'de örgüte yönelik düzenlenen operasyonlarda, Genel Başkan Rıdvan Turan'ın da aralarında bulunduğu 11 SDP yöneticisi gözaltına alınmıştı.
Polis kamerasına takılan görüntüler de istihbarat raporunu teyit ediyor. Bu görüntülerde, üniversite öğrencisi olmayan kişilerin öğrencileri şiddete başvurma konusunda yönlendirdikleri açıkça görülüyor. Grubun günler öncesinde, İstanbul Teknik Üniversitesi Maslak ve Ayazağa Kampüsü, Yıldız Teknik Üniversitesi Merkez ve Davutpaşa Kampüsü, İstanbul Üniversitesi Merkez ve Fen-Edebiyat Fakültesi'nin birçok yerine 'Tayyip rektörleri, Kolektif seni çağırıyor' ilanları astığı kaydediliyor. Yine aynı raporda, bazı öğrencilerin eylemler arasında nasıl 'organize' hareket ettiğine yer veriliyor. Örneğin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olayların ardından Meclis'te görüştüğü öğrencilerden biri olan Aziz Güler, Dolmabahçe'deki olaylı eylemde en ön sırada yer alıyordu. Güler'in 6 Ekim 2010 tarihinde meydana gelen IMF gösterileri sırasında da Beyoğlu ilçesi İstiklal Caddesi'nde SDP'li grup tarafından çıkartılan olaylara karıştığı belirlendi. Bölgede görev yapan polisler, Aziz Güler'i yüzünde maske ile görüntüledi. 26 Ocak 2010 tarihinde Beyoğlu ilçesinde Burger King'in işgal edilmesi eylemine de katılan Aziz Güler, grubun en önünde defalarca polis kamerasına takıldı. Aynı öğrenci, 1 Nisan 2010'da Ankara'daki Tekel eylemleri ile 21 Eylül 2010 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda Devrimci Karargâh terör örgütüne yönelik operasyonları protesto etmek amacıyla yapılan basın açıklamasında da yer aldı. Kılıçdaroğlu'nun görüştüğü öğrencilerden bir diğeri olan ve Dolmabahçe'deki eylemde de yer alan Cansu Akkılıç'ın da birçok eylemde ön sıralarda yer aldığı tespit edildi. 17 Şubat tarihinde Beyoğlu'nda meydana gelen İspanyol Kültür Merkezi'ni işgal etme eylemi onlardan biri. Akkılıç, Aziz Güler'le birlikte IMF olaylarında ve Devrimci Karargâh terör örgütüne destek çıkan basın açıklamasında da vardı. Ayrıca Güler ve Akkılıç'ın Dolmabahçe'deki eylemde polislere saldırdığı belirlendi.
Dolmabahçe'deki eyleme geniş bir şekilde yer verilen raporda, Çevik Kuvvet'in grubun önüne hat çektiği ve, "Bu şekilde yolu kapatarak yürüyemezsiniz. Basın açıklaması için Dolmabahçe Otoparkı'nın olduğu yere gidebilirsiniz." diye yönlendirdiği de aktarılıyor. Ancak buna rağmen eylemcilerin polise sopa, yumruk, tekme ve megafon ile saldırdığı hatırlatılarak polisin kademeli bir şekilde biber gazı ile müdahale ettiği belirtiliyor. Raporda, 5 polisin de eylemcilerin darbeleriyle çeşitli yerlerinden yaralandığı aktarılıyor.
