Avukatları tarafından Akhanlı'nın, kendilerine faks yoluyla gönderdikleri metni okuyarak duruşma boyunca susacağını ve savunma yapmayacağını söyledi. Dava dosyası içerisinde yeralan evrakların Mahkeme Başkanı tarafından okunması sırasında Akhanlı'nın, evraklara karşı hiçbir yorum yapmadığı ve duruşma boyunca tebessüm ettiği gözlendi. Duruşma sonunda mevcut delil durumu ve suç vasfının değişme ihtimali gözönünde bulundurulan Akhanlı'nın oy birliğiyle tahliyesine karar verildi.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde öğleden sonra başlayan duruşmada Yazar Akhanlı'nın kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı davanın iddianamesini okudu. Uzun yıllardır Almanya'da yaşayan sanığa hakkında istenen ceza maddelerini tek tek okundu. Akhanlı'ya devsek vermek için çok sayıda Alman ve Türk tanıdıkları ile çok sayıda Alman basın mensubu katıldı.
Bu sırada Akhanlı'nın avukatı Haydar Erol, müveklili Akhanlı tarafından kendisine faks yoluyla gönderilen ve mahkemede okunmasını istediği bir mektubu okudu. Sevgili arkadaşlar diye başlayan mektupta şu ifadeler yer alıyor; "Türkiye'ye gelişimdeki tek amacım olan babamı ziyaret etmek istememle birlikte yargıçlar üzerime boca etti. Kendi yasalarını hoyratça kullanan bencil hakimler, hakkımda yasal olmayan kararlara imza atmışlardır..." Sürgünde bulunduğu yıllardan sonra Türkiye'ye gelişinin asıl sürgün hayatının başlangıcı olduğunu belirten Akhanlı'ya ait mektubun son kısmında ise şu ifadeye yer verildi; "Şimdi verilmesi muhtemel tahliye kararı, benim için bir özgürlükten ziyade yeni ve son sürgünümün başlangıcı anlamını taşıyacak. Duruşmada mutlak suskunluğumu koruyacağım."
Daha sonra savunmasını yapması için söz verilen Akhanlı, mektubunda da belirttiği gibi önce susmayı ve tek kelime etmemeyi tercih etti. Ancak Mahkeme Başkanının ısrarı üzerine mikrofona yaklaşan Akhanlı, "Mutlak suskunluk hakkımı kullanıyorum. Mahkemeye hakaret olarak algılanmasın ama mutlak suskunluk mutlak suskunluktur. Olumlu ya da olumsuz anlamda." dedi. Bu cümlelerinden sonra saatlerce süren duruşmada Akhanlı'nın bir tek kelime bile etmediği, kendisine her sorulan soruda avukatlarını gösterdiği ve dava dosyasındaki delil niteliğindeki evrakların okunması sırasında sık sık tebessüm ettiği gözlendi. 1989'da İstanbul Eminönü'nün de bir döviz bürosunun soyulması talimatını verdiği ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Yeniden Kuruluş Birliği - Halk Kurtuluş Güçleri isimli örgütte üst düzey sorumlu olduğu iddia edilen Akhanlı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Avukat Ercan Kanar, dosyada delil niteliğinde bulunan belgelerin yasal olmadığını belirterek dosyadan çıkarılmasını ya da bir zarf içerisine konularak dikkate alınmamasını talep etti. Kanar, sanıklar için yaptırılan teşhislerin ve bu konuda tutulan tutanakların da emniyet görevlileri tarafından yasa dışı olarak tutulduğunu iddia etti. Bu taleplerin ardından mahkeme başkanı dosyadaki tüm delilleri teker teker okuyarak sanıktan diyeceğini sordu. Ancak sanık Akhanlı, duruşmanın başında belirttiği gibi konuşmadı.
"ÇAYCI YAŞLI BİRİYDİ ÖLDÜĞÜNÜ DUYDUM"
Davaya verilen yaklaşık yarım saatlik aranın ardından 21 yıl önce gerçekleşen silahlı gasp olayı sırasında öldürülen İbrahim Yaşar Tutum'un iki oğlu Önay Tutum ile Mustafa Tutum'un ifadelerine başvuruldu. Önay Tutum, olay günü kendilerine ait döviz bürosunda teslim edecekleri paraları babası ve kardeşi Mustafa Tutum ile birlikte saydıkları sırada olayın meydana geldiğini söyledi. İçeri giren üç kişinin, silahlarını çekerek 'Bu bir soygundur' demelerinin ardından birisinin gözüne sprey sıkıp kafasına da silahın kabzasıyla vurduğunu belirten Önay Tutum şunları söyledi; "O sırada çaycı Yahya Özen içeri girdi. Birden ne olduğunu anlayamadı. Onu yakalamak istediler. Ancak çaycı, ellerinden kurtularak kendini dışarı attı. Ben de bu şaşkanlıktan faydalanarak şahıslardan birini dışarı attım. Ancak onu dışarı atmak isterken silah patlamaları oldu. İstese beni vurabilirdi. Sonra içeri girdiğimde babamı kanlar içerisinde yerde yatarken buldum. Kontrol ettiğimde ölmüş olduğunu gördüm." diye konuştu. Mahkeme Başkanının, "Çaycı nerededir şimdi?" şeklindeki sorusuna Önay Tutum, "Yaşlı biriydi zaten. Ölmüş diye duydum." dedi.
Olayın ardından kendisine emniyet müdürlüğünde 30'a yakın fotoğraf gösterildiğini ancak saldırganları teşhis edemediğini belirten Önay Tutum, sanık bölümünde oturan Erdoğan Akhanlı'yı göstererek "3 Kişiden birisi kesinlikle sanık değildir.
Önay Tutum'un ifadesinin ardından sanık Akhanlı'nın avukatı Ercan Kanar söz alarak "İfadesinde olay zamanında emniyette yaptırılan teşhis sırasında aralarında Erdoğan Akhanlı'nın fotoğrafının da bulunduğu 30 kişinin fotoğrafının gösterildiğini ve bu kişileri kesinlikle tanımadığını söyledi." dedi. Mahkeme Başkanının "Ne zaman söyledi?" diye sormasının ardından Kanar, "Şimdi söyledi. İsterseniz bir daha sorun." dedi. Bunun üzerine Önay Tutum, "Kesinlikle bu kişiler değildir demem mümkün değil. Çünkü olayın üzerinden bir süre geçmiş, olay zaten anlık bir olaydı. Psikolojim de yerinde değildi." diye konuştu. Önay Tutum'un ardından ağabeyi Mustafa Tutum da kasada oturduğu sırada 3 kişinin içeri girerek "Soygun var. paraları verin." diye bağırdıklarını, babasının "Ver oğlum." demesi üzerine de yaklaşık 20 bin Mark parayı soyguncuların verdikleri çantaya doldurduğunu söyledi. Mustafa Tutum da kardeşi Önay Tutum'un ifadesine benzer bir ifade verdi. Her iki kardeş de sanık bölümünde oturan Erdoğan Akhanlı'nın, olay günü dükkana giren kişiler arasında yer almadığını ve kendisinden şikayetçi olmadıklarını söylediler.
"HAMZU KOPAL DA DURUŞMADA TANIK OLARAK DİNLENDİ"
Erdoğan Akhanlı yakalanmadan önce yapılan davada sanık olarak yargılanan ve yargılama sonunda beraatine karar verilen Hamzu Kopal da duruşmada tanık olarak dinlendi. Verilen bu karar sırasında Akhanlı'ya ait dosya, dava dosyasından ayrılmış ve yakalanmasının ardından yargılamaya kaldığı yerden tekrar devam kararı verilmişti. Bugünkü duruşmada, sanık Akhanlı'ya bazı işyerlerinin isim ve adreslerinin yeraldığı bir liste verdiği ileri sürülen eski sanık Hamza Kopal, tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde böyle bir listeyi Akhanlı'ya vermediğini, bu liste hakkında da bir bilgiye sahip olmadığını söyledi.
Duruşma sonunda mevcut delil durumu ve suç vasfının değişme ihtimaline karşı oy birliğiyle sanık Erdoğan Akhanlı'nın tahliyesine karar verildi. Duruşma, 9 Mart 2011 tarihine ertelendi. Duruşma çıkışında Akhanlı'nın yakınları ve destek vermek için adliyeye gelen tanıdıkları, sevinç gösterisinde bulundu. Yazar Günther Wallraff basın açıklaması yaptı. Mahkemenin doğru bir karar verdiğini belirten Wallraff, düşünce suçundan Türkiye'de 40 meslektaşlarının daha tutsak olduğunu belirterek biran önce onların da salıverilmeleri temennisinde bulundu.