YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, NTV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hafta sonunda polisin öğrencilere müdahalesi ile ilgili bir soru üzerine Özcan, "Gücün biraz orantısız olduğunu düşünüyorum. Fazla oldu. Tabi bunun nedenleri var. Normal bir protesto olayı olsaydı, öğrenciler sadece protesto edip kimseye zarar vermeselerdi, polise saldırmasalardı, belki şiddet bu kadar fazla olmayacaktı." şeklinde konuştu.
Toplum olarak durulması gereken yerin çok bilinmediğini söyleyen Özcan, "Ne öğrencilerimiz ne kadar ileri gideceklerini ne de polisimiz öğrencilere ne kadar şiddet uygulayacağını biliyor." dedi. Kendi öğrenciliği döneminde de aynı metotları kullandıklarını kaydeden Özcan, "Bir şey protesto edildiği zaman böyle polislerle çatışırdık, elimize geçirdiğimiz yumurta ve benzeri şeyleri karşımızdaki insana atmayı düşünürdük. Beni en çok üzen, medyanın, iletişim olanaklarının bu kadar ileri gittiği bir dönemde halen öğrencilerimizin 30 yılın teknikleri ile bu protesto hareketlerini yürütmesi." sözlerini kaydetti.
Etrafa zarar vermediği takdirde öğrencilerin yaptığı her türlü protestoya açık olduğunu ifade eden Özcan, "Ama öğrencilerden biraz daha sofistike, rafine yollarla mücadele etmesini beklerdik ki, 30 yıl eskisinin metotları iyi bir yol değil. Derhal yeni teknikler bulmaları gerekiyor." şeklinde konuştu.
"BAŞÖRTÜSÜ SORUNU PRATİKTE, ŞİMDİLİK ÇÖZÜLDÜ"
'Üniversitelerde başörtüsü sorunu artık çözüldü diyebilir miyiz?' şeklideki soru üzerine Özcan, "Bizim önerdiğimiz ve üniversitelerde bugün uygulanan çözüm pratik bir çözümdür. Gerçekten başörtüsü takan öğrencilerin okuldan atılmamasını sağlayan bir tedbir aldık." karşılığını verdi.
YÖK'ün getirdiği çözümün pratik bir çözüm olduğunu ve problemi 'şimdilik' çözdüğünü dile getiren Özcan, şöyle devam etti: "Onun dayanağı da bizim halkta gördüğümüz ortak zemin, politikacılar arasında ortak konsensus dediğimiz olaydır. O olay olduğu için biz rahatlıkla böyle bir yolu ortaya koyabildik. Böyle bir ortak anlayış olmasaydı bu getirdiğimiz tedbir çok çalışmazdı. Ama bütün partiler, aynı şekilde düşünüyorlar: Yükseköğretimde başörtüsünün serbest olmalı. Kendi aralarında oturup anlaşmış değil ise de tek tek her parti bunun böyle olması gerektiğini söylüyor. Halkın büyük bir kısmı da bunun böyle olduğunu söylüyor. Yapılacak şey, bunu bir mevzuat değişikliği ile yine Anayasa ile yapılabilecek bir şey zannediyorum, tamamen bitirmektir."
SORU KİTAPÇIKLARI ÇİPLE KORUNACAK
ÖSYM tarafından yapılacak sınavların güveliğinin nasıl sağlanacağı konusundaki bir soru üzerine Özcan, daha sıkı tedbirler alacaklarını aktardı.
Öğretmen adaylarının girdiği bir sınavda böyle şeylerin tartışılmasına çok üzüldüğünü söyleyen Özcan, "Bunlar öğretmen adayları, ama o sınavda ciddi kopya dedikoduları çıkıyor ve bu beni gerçekten çok üzüyor." ifadesini kullandı. Kopya olaylarını azaltabilmek için yeni tedbirlerin alınacağını kaydeden Özcan, bundan sonra dijital matbaaların kullanılacağını söyledi. Özcan, "Bu matbaada, bir yerde boş kağıtları koyuyorsunuz, diğer tarafta bunların basılmışları çıkıyor. Ama sürecin arasına hiçbir şekilde müdahale edemiyorsun. Yani araya girip de bir tanesini çekeyim diyemiyorsun. Arada hiçbir müdahale söz konusu olmayacak." diye konuştu.
Her soru kağıdının uç kısmında, Almanya'da üretilen ve hiçbir şekilde kopyası yapılamayan bir hologram cinsi kullanılacağını kaydeden Özcan, şunları dile getirdi: "Hologramı açmaya çalıştığınızda size açıldı diye not çıkıyor. Bunun gibi paketlere de küçük çipler var, bu çipleri koyuyorsunuz. Pakete küçük bir titreme bile yaptığınızda, derhal sinyal vererek sizi uyarıyor. Telefonunuza mesaj alıyorsunuz. Yine ciplerin üzerine paketin açılma saatini koyacağız. Paketler zamanından önce açıldığı zaman yine size uyarı gelecek. Bütün yol boyunca, yine bu çip sayesinde güzergahı takip edebileceğiz." Özcan çip sayesinde, bu paketleri taşıyacak kamyonların güzergahlarını takip edebileceklerini, nerede, ne kadar mola verildiği gibi bilgilere de erişebileceklerin söyledi.
Özcan, ÖSYM'nin tekrar güven tesis edebilmesi için kopya skandalında faillerin en kısa sürede yakalanıp, kamuoyuna tanıtılması gerektiğini vurguladı.
"KOPYA ÇEKEN KİMSE ATANMADI"
Özcan, KPSS'de kopya çekenlerin atandığının belirtildiği bir soru üzerine ise "Hayır, kopya çeken hiç kimse atanmadı. Biz ona dikkatli şekilde bakıyoruz." karşılığını verdi.
Bir önceki sınavda, 120 soruya tam cevap verenlerin büyük kısmının tekrarlanan sınava gelmediğini kaydeden Özcan, "Gelenler de o kadar bekledikleri kadar puan almadılar." dedi.
ASKER AKADEMİSYENLER
'Öğretmenler askerlikleri sırasında Doğu'daki okullarda çalışıyor. Benzer bir uygulama akademisyenler için de geçerli olabilecek mi?' sorusuyla ilgili Özcan, "Düşünüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerine o konuda bir dilekçe yazıp yollamayı düşünüyoruz. Ama bunu konuşuyoruz. Bu konuda kaç öğretim üyesi olduğunu merak ediyoruz. Onun için üniversitelere yazı da yazdık. TSK'ya bir sayı vermemiz, 'bu kadar kişi var, bundan faydalanacak, bunlara böyle bir şey yapabilir misiniz' dememiz lazım. Onları bekliyoruz." şeklinde konuştu.