Kılıçdaroğlu, TBMM'deki grup toplantısının ardından makamına geçti. Burada CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ile beraberindeki öğrenciler Aziz Güler, Emre Öztürk, Işıl Kurt, Cansu Akkılıç ve Didem Arda'yı kabul etti.
Sevigen ve öğrenciler basına kapalı kabulün ardından gazetecilere açıklama yaparak, soruları yanıtladılar. Gençlerin sabah saatlerinde ''devlet büyüklerine karşı eylem yaptıkları'' gerekçesiyle TBMM'ye alınmadıklarını ancak kendisinin Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ile görüşmesinin ardından içeri girebildiklerini belirten Sevigen, Şahin'e teşekkür etti.
Sevigen, gençlerin tek isteklerinin taleplerini duyurmak olduğunu, ideolojik bir yaklaşım içinde bulunmadıklarını vurgulayarak, içeri sokulmamalarını eleştirdi. Kimsenin gençlerden ve düşüncelerini özgürce ifade etmelerinden korkmaması gerektiğini dile getiren Sevigen, ''Korkunun ecele faydası yok. Dünya, zalimlere, zulmedenlere kalmıyor'' dedi.
Gençlerin TBMM'ye alınmaması konusunda muhataplarının görevli polisler değil, Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay olduğunu ileri süren Sevigen, ''Onlar talimat vermeselerdi, bizi engellemezlerdi'' iddiasında bulundu.
Gençlere yönelik İstanbul'daki müdahalenin kabul edilmez olduğunu belirten Sevigen, kimsenin kendini eleştirilemez görmemesi gerektiğini ifade etti. 'Bu kadar kin ve nefret niye?' diye soran Sevigen, demokrasinin ve özgürlüklerin eninde sonunda kazanacağını söyledi.
Rektörlerin olaylara ilişkin tavrını da eleştiren ve öğrencilerine sahip çıkamadıklarını ileri süren Sevigen, ''Oradaki koca koca rektörler Hababam Sınıfı'ndaki Mahmut Hoca kadar olamadılar. Öğrencilerine sahip çıkamadılar'' dedi.
Sevigen, AK Parti'nin de haksızlığa uğrayan bu gençlerin yanında olması gerektiğini belirterek, ''Buradaki arkadaşlar sorunu çözmek için herkese gitmek istiyor. Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerimiz de 'çocuklar nedir problemleriniz' deseler ne olur, kıyamet mi kopar? Bu çocuklardan niye kaçıyorlar, neden korkuyorlar? Bir tane babayiğit bekliyorum şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden. 'Çocuklar başınıza böyle bir iş gelmiş. Getir verin bakalım o dosyayı bir de biz inceleyelim' diyecek bir tek babayiğit yok mu?'' diye konuştu.
Daha sonra söz alan gençlerden Aziz Güler, Başbakan Erdoğan, İstanbul'daki protestoya ''ellerinde sopalar, taşlarla, molotof kokteylleriyle geldiklerini'' söylediğini ileri sürerek, yanlarında sadece taleplerini anlatan dosyalar olduğunu ifade etti. Üniversitelerin şekillenmesinde siyasi erkin değil öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve üniversite yönetimlerinin söz sahibi olması gerektiğini belirten Güler, ''Öğrencilerden korkan zihniyet, öğrencilerle ilgili karar almaktan vazgeçmelidir'' dedi.
Emre Öztürk ise YÖK'ün logosunun ve isminin değişmesinin, özgür üniversiteler için yeterli olmadığını söyledi. Öztürk, rektörlerin öğrencilerinin uğradığı müdahaleye sessiz kaldığını ve kendilerine sahip çıkmadığını belirterek, bunun da üzüntü verici olduğunu kaydetti.
Öğrenciler Işıl Kurt, Cansu Akkılıç ve Didem Arda da söz alarak görüşlerini aktardılar. Müdahaleyle ilgili ilgili makamlara suç duyurusunda bulunduklarını da belirten öğrenciler, bunun da takipçisi olacaklarını söylediler.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan öğrenciler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendileriyle yaptığı görüşmede, desteğini
