Dayanışma ruhu içinde hareket ederek, oda yönetiminin arkasında durmaları gerektiğini belirten fırıncı Veli Velioğlu ise, "Fırıncılık zor bir meslek. Riski ve maliyetleri çok, toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren bir işkolu. Halk sağlığıyla ilgili olarak her fırıncı ve çalışanlarının sorumluluk sahibi olması gerekiyor. Sektörde kendi kendimizi denetlememiz, aramızda iletişimi koparmamamız, mesleğimizle ilgili konularda tek ağızdan tek yürek olarak tavrımızı ortaya koymamız çok önemli. Kayıtdışı çalışan olmaması, tüketicilere hijyenik ve kaliteli ekmek yedirilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla birlikte hareket etmemiz, aynı zamanda topluma karşı olan sorumluluğumuzdur." şeklinde konuştu. Kayıtdışıyla mücadelenin İzmir'de önemli bir noktaya ulaştığını ifade eden Velioğlu, "2002 yılında kayıtdışı çalışan fırın oranı yüzde 48 civarındaydı. Sekiz neredeyse sıfırlandı. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) Başkanı Zekeriya Mutlu'nun önderliğinde ve Fırıncılar Odası Başkanı Durmuş'un çalışmalarıyla bu noktaya gelindi. Bize düşen de sektörümüzün menfaatine olan bu çalışmalara destek olmaktır." dedi.
İzmir halkına da çağrıda bulunan Veli Velioğlu, "Ekmeğin Türk toplumunda farklı bir yeri vardır. Sofranın vazgeçilmezi olan ekmek, bir nimet olarak nitelendirilir. Bu nedenle fırıncılık da diğer mesleklere benzemez. Hata kabul etmeyen, halkın temel gıdasını ürettiği için sağlığından birebir sorumlu, vebali büyük bir meslektir. Vatandaşlar, ekmek aldıkları fırınlarda fiyat tarifelerinin ve esnaf sicil kayıtlarını gösteren belgelerin asılı olmasına önem vermeli. Eksik gramajlı ekmek satan kayıtdışı yerler, çalıştırdığı işçinin sigortasını ve kazancının vergisini ödemekten kaçınan, benzer yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelerdir. İzmirliler bu işletmelere itibar etmemeli, devlete de yardımcı olmalıdır." diye konuştu.