Prof. Dr. Zafer Akçığ, açıklamasında; İzmir, Tuzla, Foça ve Gülbahçe faylarının etkili olduğunu vurguladı. Akçığ, bu fayların daha fazla tehlike oluşturduğunu söyledi. Türkiye'de herkesin İstanbul'da olacak bir depremden bahsettiğine değinen Akçığ, "İzmir, deprem riski açısından dünyada 20'inci sıradadır. Aktif fayların yanı sıra Mavişehir'den Güzelbahçe'ye kadar olan bölgede zemin yapıları da riski artırıyor." diye konuştu.
Bornova Belediyesi Kent Konseyi'nin düzenlediği 'Deprem Gerçeği ve Bornova' paneli Uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
Açılış konuşmasını yapan Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, göreve gelir gelmez sivil insiyatiflerin harekete geçirilmesi konusunda çalışma başlattıklarını vurguladı. Bu anlamda ,Bornova Belediyesi Kent Konseyi'nin önemli çalışmalara imza attığını ifade eden Sındır, "Deprem, bir çok bilimin araştırma alanına giren bir konudur. İzmir'de ve Bornova'da köyden kente göç nedeniyle sağlıksız yapılar oluştu. O yüzden bize de önemli görevler düşüyor. Bornova Belediyesi olarak Deprem Etüd Merkezi ve Yapı Laboratuarımızı kurduk. Gerekli malzemeleri aldık. Yakında hizmete açacağız. Aklın ve bilimin yolunda depreme karşı hepimizin gerekli tedbirleri almamız gerekiyor." diye konuştu.
Vali Yardımcısı Mustafa Aydın da İzmir'in jeolojik ve coğrafi yapısı nedeniyle doğal afetlere maruz kalan bir kent olduğunu hatırlattı. Aydın, olaylardan ders çıkarılması ve gerekli tedbirlerin alınmasının şart olduğunu açıkladı. Bu konuda herkesin üzerine düşen görevleri yapması gerektiğini kaydeden Aydın, öncelikle binaların sağlıklaştırılması gerektiğini aktardı.
DEÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Zafer Alku ise güvenli yapılar inşa ederek, ancak depremin etkisinin azaltılabileceğini anlattı. Prof. Alku, depreme dayanıklı binalar için de mühendis ve mimarlardan yardım alınması gerektiğinin altını çizdi. Bunun bedelinin fazla olmadığına dikkat çeken Alku, "Bir emlak komisyoncusu evin değerinin yüzde 2'si kadar komisyon alıyor. Mimar ve mühendislerin aldığı komisyon da bu kadardır. Fakat mimar ve mühendisin yaptığı iş hayatidir. Unutulmamalıdır ki deprem, en küçük hatayı bile affetmez." şeklinde konuştu.
Bornova Kent Konseyi Afet ve Kriz Çalışma Gurubu Başkanı Şefika Seyhan Has'ın yönettiği ikinci oturumun ilk konuşmasını yapan inşaat mühendisi Vedat Yorulmazel de depremden bu kadar korkulmasının nedeninin, insanların kendi binalarına olan güvensizliği olduğunu ifade etti. Çiğli'den Güzelbahçe'ye kadar İzmir'deki binaların önemli bir risk altında olduğunu vurgulayan Yorulmazel, "Betonarme yapıların beş şiddetine kadar olan depremlerde hiç hasar almaması gerekiyor. 5-7 arası ise sadece binanın taşıyıcı olmayan yerlerinde hasar olması gerekiyor. Ancak İzmir'de 5.9'da bile ağır hasar oluyor. Binaların büyük bölümü standartlara uygun değil. Şimdi bina yapımlarından yapı denetim şirketleri sorumlu. Ama şantiyenin nerede olduğunu bilmeyen şirketler var. Biz şikayet ediyoruz. Yeni de bir şey olmuyor. Bu konuda yetki inşaat mühendisleri odalarına verilmelidir." diye ifade etti.
AKUT Kurucu Başkanı Nasuh Mahruki ise afet durumlarında sivil toplum kuruluşlarının önemine dikkat çekti. AKUT'un 15 yıldır bu görevi sürdürmeye çalıştığını hatırlatan Mahruki, şöyle konuştu: "En büyük hedefimiz Türkiye'nin afetlere dayanıklı bir ülke haline gelmesidir. Bunun için hem ülkemizdeki yapıların afete dayanıklı hale getirilmesi hem de insanlarımızın gerekil bilgilerle donatılması gereklidir. Fakat Türkiye diğer konularda da yeterli bir ülke olmadan afete dayanaklı hale gelemez. Çünkü gelişme bir bütündür. Diğer konularda ortaçağ seviyesinde olup afet konusunda Japonya seviyesinde olunamaz. Gelişme bir bütündür. Ülkemizi topyekun olarak yüceltebiliriz."