Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bülent Arınç: Açığa alma işleminde tartışılacak ve yadırganacak durum yok

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç, üç generalin açığa alınmasıyla ilgili uygulamada tartışılacak, yadırganacak bir durum ol

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-26 14:18:00

Bülent Arınç: Açığa alma işleminde tartışılacak ve yadırganacak durum yok
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç, üç generalin açığa alınmasıyla ilgili uygulamada tartışılacak, yadırganacak bir durum olmadığını söyledi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, yasaların kendine verdiği yetkileri kullandığını vurgulayan Arınç, idarenin her türlü eyleminin yargı denetimine tabi olduğunu ifade etti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlediği "Kültür Başkenti'nde Haber Ajansları Buluşması" toplantısında yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Basın mensuplarının üç generalin açığa alınmasıyla ilgili soruları üzerine Arınç, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün üç generali personel kanunun kendilerine verdiği yetkililer kapsamında açığa aldıklarını ve işlemin Genelkurmay Başkanı tarafından da uygulamaya konduğunu söyledi. Üç generalin bakanlar tarafından yıllardan beri yazılı olan yetki ve belli sebeplerle açığa alındığını belirten Arınç, "Bunda yadırganacak, tartışacak, bunu garip bulacak, yakışıksız bulacak bir durum yok. Kanunlarda, yazılı hukukta var olan yetkiler zamanı, yeri geldiğinde yetkililer tarafından kullanılabilir." diye konuştu.

İdarenin her türlü eyleminin yargı denetimine açık olduğunu anlatan Arınç, "Bu üç generalin terfi edememesi noktasında kendileri Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvurmuşlar. Ve o mahkeme tarafından da yürürlük durdurulmuştur. Daha sonra sayın bakanlar tarafından yine kamuoyunun tarafından fazlaca tartışılan sebeplerle açığa çıkarılmış bulunuyorlar." şeklinde konuştu.

Sivil hükümetin kendisine yasalarla tanınmış yetkileri kullanmasından daha tabii bir şey olamayacağını ifade eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, mağdur olduğunu iddia edenlerin yargı yoluna başvurabileceğini belirtti.

Konunun başka noktalara çekilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin aleyhinde yorumlamanın doğru olmayacağını vurgulayan Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "İlk defa kullanıldığını ifade ediyorsunuz. Yeri ve zamanı geldiğinde bu yetkiler kullanılır. Kimisi geç kalındı bile diyebilir. Kimisi tam zamanı diyebilir. Ama bu yetki varsa kullanılır. Asıl tartışacağımız şeyi yetki olmamasına rağmen böyle bir cebriliğin mevcut olmasıdır. Bunu da zaten kimse iddia etmiyor. Ben olan biten her şeyi hukuk çerçevesi içerisinde görüyorum. Bu hadise Silahlı Kuvvetleri gibi Türkiye'nin göz bebeği bir kurumu yıpratacak bir konu değildir. Aksine ülkeyi yöneten hükümetin ve onun bakanların kendilerine tanınan yetkileri kullanmasından ibarettir. Bir ülkenin itibarın ve siyasi gücünün üç tane önemli erkin birbiriyle olan ilişkisi yetkilerin zamanında ve doğru biçimde kullanıldığında gerçekleşebilir."

GENELKURMAY AÇIKLAMASIYLA SÜRECİ BAŞINDAN SONUNA AKTARDI

Basın mensuplarının açığa alma işlemlerinin ardından Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamayı hatırlatarak, "Açıklama cevap niteliğinde gibi bir izlenim doğdu. Sizin görüşünüz nedir?" şeklindeki sorusu üzerine Arınç şu cevabı verdi: "Bende hiç öyle bir izlenim doğmadı. Yani süreci baştan alarak anlatmış diyebiliriz. Bu onların görevidir. Çünkü kamuoyunda bilen bilmeyen o kadar yanlış bir şekilde tartışıyor ki, konuya açıklık getirmek için süreci baştan sona anlatan bir açıklama içerisinde olabilirler. Bunu 'sert açıklama', 'olağan üstü açıklama', 'hükümete karşı açıklama' gibi kimse yorumlamasın. Bu lafların 8 yıldan bu yana Türkiye'de modası geçti. Türkiye artık yeni bir Türkiye, ileri demokrasi, özgürlükler var ve gerçekten laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti."

Herkesin yetkisini kullanma hakkına sahip olduğunu ve hukuk içerisinde sorumluluklarını da bilmesi gerektiğini belirten Arınç, sürecin baştan sonra tekrar edilerek açıklanmasına fayda görüldüğü için açıklama yapılmış olabileceğini ifade etti.

Açığa alınan üç generalin tekrar Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvurduğunu hatırlatan Arınç, hukukta yolların açık olduğunu ve itiraz ve dava açma yolu tanınmışsa bunun kullanılmasının tabii olduğunu dile getirdi.

YARGI BİRLİĞİNİ OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR

Bütün demokratik ülkelerde yargı birliğinin esas olduğuna dikkat çeken Arınç, "Yargıda paralel yapılanma olmaz. Ama Türkiye'de 60 ve 80 darbelerinden sonra maalesef sivil ve asker paralel yapılanma içine girmiştir. Maalesef şimdi Türkiye'de sivil Danıştay var, onun karşısında da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi var. Sivil Yargıtay var onun karşılığında askeri yargıtay var. Her şey bir paralel yapılanma içindedir." dedi.

Avrupa Birliği sürecinde de yapılanma süreci içerisinde de bu ikili yapının hep tartışıldığını aktaran Arınç, Türkiye'de Anayasa değişikliği isteyenler ve hukuk birliğini isteyenlerin de tekli sisteme dönüşü hep arzu ettiğini dile getiren Arınç, "Mesela CHP'nin eski programlarında bile Sayın Baykal ve onun öncesinde bile Askeri Yüksek idare mahkemesinin kaldırılması gerektiği düşüncesi raporlarda, seçim beyanları ve programlarında yer almıştır." diye konuştu.

Bu konuyu dile getirmesinin sebebini açıklayan Arınç, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açan generallerin en düşüğü Tümgeneral rütbesinde olduğunu ve buna karşı karar verecek hakimlerin ise en yüksek rütbelisi Albay olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi hakim olduğunu belirtti. Bu durumun garip olacağına değinen Arınç, "1990'lı yılların sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Devlet GÜvenlik Mahkemeleri hakkında bir karar vermişti. O kararda Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde Askeri üye bulunmasını hukuk açısından mahsurlu görmüştü. Askeri mahkemelerin hakimlerini askeri hiyerarşi ve disiplin içerisinde emir-komuta ile hareket ettiklerini, sicillerinin ve özlük haklarının komutanlara bağlı olduğunu ifade etmişti. Benim de içinde bulunduğun bu meclis bunu haklı gördü ve Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin üç kişilik heyetinde askeri üyeyi çıkardı. Buna o dönemde CHP'li arkadaşlarım da MHP'li arkadaşlarım da olumlu oy verdiğini biliyorum. Biz önce onu çıkardık ,daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kendisini Anayasa'dan çıkardık." şeklinde konuştu.

DGM içerisindeki askeri hakimin bulunmasına rıza göstermeyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve onu kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi varken, komutanların kendilerinden daha ast rütbede olan hakimlere karış dava açması ve o hakimlerin hukuka tam uygun şekilde karar verip veremeyeceklerini kamuoyunun takdirine sunan Arınç, "Böyle bir karar her zaman tartışmalı olacaktır. Tümgeneral emredecek daha düşük rütbedeki askeri hakim bunun dışında bir karar verebilecektir. Mümkündür ama Türkiye'de yaşadığımız şartlar içinde o hakimlerin işlerinin zor olduğunu düşünüyorum." dedi.

Yaşanan olayların ileride yapılacak Anayasa değişikliğinde Türkiye'nin yargı birliğine gidişinde çok ciddi davranması gerektiğini ve bu konuda parlamentoya önemli görevler düştüğünü ortaya koyduğunu bildiren Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'de meydana gelen her olay gerçek bir hukuk devletine giderken, bizim önümüzü açıyor."

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara