Dolar

34,9519

Euro

36,6142

Altın

3.021,02

Bist

10.058,63

Newsweek: Türkiye'nin büyük hırsları

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen hafta Londra'yı ziyareti sırasında yaptığı bir açıklamada, ülkesinin Avrupa'daki mevcut kasvetin içindeki parlak bir nokta olduğunu ileri sürerek 'BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin)artı T'den (Türkiye) bahsetmeye başlarsak bu bir sürpriz olmaz.' dedi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-22 14:02:06

Newsweek: Türkiye'nin büyük hırsları
ABD'de haftalık trajı 1,5 milyon olan Newsweek dergisinin 15 Kasım 2010 tarihli internet sayfasında, Owen Matthews imzasıyla "Türkiye'nin büyük hırsları" başlığı altında şu yoruma yer verildi;  

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen hafta Londra'yı ziyareti sırasında yaptığı bir açıklamada, ülkesinin Avrupa'daki mevcut kasvetin içindeki parlak bir nokta olduğunu ileri sürerek "BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin)artı T'den (Türkiye) bahsetmeye başlarsak bu bir sürpriz olmaz." dedi. Gül'ün bu iftihar duygusu, Türkiye'nin ekonomik gücünden ziyade jeopolitik hırslarının bir belirtisiydi. Çünkü finansal anlamda Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılası, BRIC grubundaki en yoksul ülke olan Rusya'nın hasılasının sadece yarısı kadar. Yine de Türkiye'nin, uluslararası alanda sahip olduğu güçten daha fazlasını hedeflediği aşikâr. Gül, Türkiye'nin AB'ye girmeye kararlı olduğunu yineledi ve NATO'nun Tahran'dan gelebilecek bir saldırıdan korunmak amacıyla kurmayı planladığı füze kalkanı sistemini destekleyeceğine dair taahhütte bulundu.

Türkiye bir taraftan kendisini Avrupa'nın gözünde daha çekici hâle getirmeye uğraşırken diğer taraftan da Tahran'ın nükleer programı konusunda Batı ile yaşadığı uzlaşmazlığın giderilmesine ilişkin görüşmelere zemin hazırlamaya çalışıyor. İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Muttaki de ABD, Avrupa, Rusya ve Çin ile görüşmeleri yeniden başlatmaya kararlı görünüyor. Muttaki geçen hafta söz konusu görüşmelerin Viyana yerine Ankara'da yapılmasını önermişti. AB'nin borç içinde bulunduğu ve ABD'nin ise ülke içinde siyasal dalgalanmalarla karşı karşıya olduğu bir dönemde İran, Batı'nın karşısında kendinden emin bir şekilde durabilir ve bu durum da Türkiye'nin ara buluculuk rolünü daha da gerekli kılabilir. Türkiye, henüz BRIC grubuna dâhil olmayabilir ancak o yolda ilerliyor.

DIE PRESSE: TÜRKİYE, NATO'DAKİ ORTAKLARINA MEYDAN OKUYOR

Tirajı günde 114 bin olan liberal sağ eğilimli Die Presse gazetesinin 18 Kasım 2010 tarihli sayısında, Jan Keetman imzasıyla yayımlanan makalede şunlara yer verildi;

--Başbakan Erdoğan, Füze Savunma Sistemi Üzerinde Komuta Yetkisi İstiyor. Oysa Bu, NATO Doktrinine Aykırı. Üstelik Sistemin Türkiye'de Kurulması Bile Henüz Tam Olarak Kararlaştırılmış Değil--

O sorun çözüldü, yenisi kapıda... ABD'nin İran'dan gelecek saldırılara karşı kurulacak bir savunma sistemi etrafındaki çabaları kısaca böyle ifade edilebilir. Obama yönetimi, selefi George W. Bush'un pazarlıkta geniş ölçüde uzlaşmaya vardığı Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin savunma sistemi için ideal mevki olmadığını idrak etti.

Şimdi savunma kalkanının NATO çerçevesinde kurulması ve Türkiye'nin anahtar bir rol üstlenmesi bekleniyor. Türkiye böyle bir kalkanla ilgilenmek bir yana, o kalkanın İran'la ilişkilerine zarar vereceği görüşünü savunuyor. Bu yüzden şartlar öne sürüyor. Bu şartlardan en önemlisi de Ankara'nın sınırlama olmaksızın savunma sistemi üzerinde komuta yetkisi talep etmesi. Hâlbuki bu NATO doktrinine aykırı. NATO Sözcüsü James Appathurai Milliyet gazetesine, NATO operasyonlarında komuta yetkisinin tek bir üyede değil, daima ittifakın bütününde olduğunu söyledi.

Fakat Türkiye cuma ve cumartesi günü Lizbon'da toplanacak NATO zirvesinde pes edecekmiş gibi görünmüyor. ABD'nin NATO nezdindeki Büyükelçisi İvo Daalder, kararın muhtemelen erteleneceğini belirtti. Daalder böyle bir durumda Lizbon'da sadece NATO'nun bu projeyi hayata geçirip geçiremeyeceği sorusunun gündeme geleceğini dile getirdi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, bir taviz verdi bile. İran'ın füzelerine karşı kalkan kurulacak bir ülke olarak net bir biçimde ifade edilmesinden vazgeçilmesini isteyen Rasmussen, bir ülkenin özellikle anılması için bir sebep bulunmadığını, çünkü füze teknolojisine sahip olmaya uğraşan çok sayıda ülkenin olduğunu söylemişti.

--Türkiye'nin Bağımsızlığını Göstermek--

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın hedefi, füze meselesini 2011 seçim kampanyasına bulaştırmamak olabilir. Bunu net bir hayır demeden başarıp başaramayacağı kuşkulu. Ayrıca genel çerçevede Türkiye'nin bağımsız olduğunu göstermek ve komşu İran'la ilişkileri mümkün olduğunca sıkıntıya sokmamak da söz konusu. Türkiye'nin tutumunu dolaylı yoldan eleştiren İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı da füze kalkanının İsrail'in korunmasına hizmet edeceğini söylemişti. Türklerin de geniş ölçüde aynı şeyi düşündüğünü, Erdoğan seçim kampanyasında hissedecektir.

Üstelik Türkiye'de füze kalkanı kurulması bile henüz kararlaştırılmış değil. NATO'nun planları şimdiye kadar yalnızca düşman füzelerini mümkün olduğunca erken algılayacak olan radarların Türkiye'de kurulmasını, savunma füzelerinin ise başka yerden, özellikle de gemilerden ateşlenebileceğini öngörüyordu.

BYEGM

 

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara