Aslen Konya Beyşehirli olan İsmail Sadi Doğan'ın babası, kışın İzmir'e gelip hamallık yapıyordu. Çocuklarının kendisi gibi hamal olmasını istemeyen Doğan, eşi Şerife ve altı çocuğunu 1974 yılında yanına alıp İzmir'e taşınıyor. Aile, bir yıl babalarının hamallık yaptığı, Ciro adındaki üzüm işleme fabrikasının depolarında kalıyor. Yoksulluk içinde bir hayat süren İsmail Sadi Doğan, o dönem yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Bir yıl boyunca bir tane gri pantolonum ve bir tane de mavi gömleğim vardı. Kirlendiğinde akşam yıkıyor, sabah tekrar giyiyordum. Mimar Kemalettin'de alay konusu olmuştum. 'İsmail seninle fotoğraf çektirelim.' diye dalga geçiyorlardı." Doğan ve ailesi, bir yıl sonra babaları Tariş'te kadrolu iş bulunca, Gümüşpala'da bir gecekonduya taşınıyor.
Tekstil atölyelerinden birine çırak olan Doğan, işe paket taşımakla başlıyor. Daha sonra tezgahtarlık ve reyon şefliğine yükseliyor. Aradan 12 yıl geçtikten sonra 1986 yılında ısmarlama terzisi olan amcaoğlu Kemal ile Akça Han'da bir iş kurmaya karar veriyorlar. Çocuk şortu üretip mağazalara toptan vermeye başlıyorlar. Daha sonra Mimar Kemalettin'e, oradan Kapılar'a, son olarak da şimdi bulundukları Tekstilciler Sitesi'ne taşınıyorlar. 110 kişinin çalıştığı 2 bin 400 metrekarelik fabrikalarında, 2-14 yaş arası 300'e yakın çocuk elbisesi ve okul kıyafetleri dikiliyor.
"Başta hep kendi işimiz olsun diye bir çabamız vardı. Allah yardım da etti." diyen İsmail Sadi Doğan, ağırlığı Ege Bölgesi olmak üzere Türkiye'nin her köşesine Palmero markalı ürünlerini gönderiyor. Son beş yıldır ABD başta olmak üzere Yunanistan, Fransa, Kazakistan ve Kırgızistan'a hem çocuk elbiseleri hem de okul kıyafetleri satıyor. 2001 krizini avantaja çeviren Doğan, maddi sıkışıklığa rağmen kimseyi işten çıkarmamasının meyvesini, daha sonra ziyadesiyle aldığını ifade ediyor. Çalışanın halini kendisinden daha iyi kimsenin anlayamayacağını söyleyen Doğan, "Ay başında borç bulurum, çalışanların maaşını öderim. Misafir geldiği zamanların dışında, personelden ayrı yemek yemedim. Beni mutlu eden, bu kadar kişinin çalışması. Yine aynı kazançlarım olsa ama bin kişiyi istihdam edebilsem." diyor.
Kendileri imalat yaptığından kaliteli ürün ortaya çıkardıklarını kaydeden Doğan, Uzakdoğu'dan gelen kalitesiz malların fiyatları etkilediğini aktarıyor. İnsanların bir gün kalitesiz ürünün farkına varacağına inanan Doğan, "Avrupa'daki kriz, Türkiye'yi öne çıkardı. Biz Avrupalıya Çin'den daha hızlı ve küçük adetler sağlayabiliyoruz. Uzakdoğu'dan gelen mallar bizi etkileyince ihracata yöneldik." şeklinde konuşuyor.