Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, vatandaşla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele aldıklarını belirterek, ''Kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir
indirim yapmadan ve asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların
yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlamak için bu çalışmamızı yaptık'' dedi.
Babacan, kamu alacaklarının
yeniden yapılanmasına ilişkin yasa tasarısı kapsamına maliye, gümrük müsteşarlığı, SGK, il
özel idareleri, TEDAŞ (7
özel dağıtım şirketi dahil), TRT, KOSGEB, TOBB ve OSB'lerin girdiğini belirterek, tasarıya göre, vergi alacaklarında 31 Temmuz 2010'dan, SGK primlerinde Haziran 2010'dan önceki dönemin kapsamda olacağını, elektrik ve su alacaklarında da 31 Temmuz 2010'dan önce ödenmesi gerekenlerin dikkate alınacağını kaydetti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte, kamu alacaklarının bir bölümünün
yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayacak düzenlemeleri içeren yasa tasarısı konusunda,
Yeni Başbakanlık binasında basın toplantısı düzenledi.
Babacan, hazırladıkları tasarının kapsamının mümkün olduğunca geniş tutulduğunu, parça parça bir çalışmadan ise derli toplu, aynı ilkeler, aynı ortak trendler çerçevesinde bir çalışma yapmak istediklerini belirterek, bu nedenle çalışmanın biraz zaman aldığını, tasarıyla uzun sürede
taksitli
ödeme imkanı sağlayacaklarını söyledi.
Babacan, uluslararası
finans piyasalarında başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik krizin
Türkiye ekonomisi üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu belirterek, 2009 yılının tüm dünyada ve
Türkiye'de ekonomik açıdan zor geçen bir yıl olduğunu, ama sağlam makro ekonomik temelleri ve kriz sürecinde aldığı önlemler sayesinde
Türkiye ekonomisinin bir çok ülkeden olumlu yönde ayrışarak krizden
hızlı bir toparlanma sürecine girdiğini hatırlattı. Babacan, böylece 2009'un son çeyreğinden itibaren de
Türkiye'de yüksek büyüme oranları, artan istihdamı ve düşen işsizlik oranının görüldüğünü kaydetti.
Bununla birlikte dış talebin
özellikle 2009 yılında düşmesi ve
kredi teminin de yaşanan
güçlüklerin şirketlerin üretim kapasitelerini tam olarak
kullanamamalarına ve buna bağlı olarak nakit dengelerinin bozulmasına neden olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle devam etti:
''Bazı işletmelerin kamuya yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesinde de gecikmeler meydana geldi. Kamuya olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanan yükümlülükler
ödeme yapılmasını sağlamak amacıyla gerçekten caydırıcı yüksek oranlar. Bir bakıma kamuya olan
ödemeyi yapmayıp bunu bir
ucuz
kredi olarak görenler için caydırıcı, yüksek oranlar var. Geç
ödemeyle ilgili krizin
Türkiye'yi etkilemiş olduğu dönemde iyi niyetli
ödeme arzusu olduğu halde şu ya da bu sebeple
ödemelerini yapamamış vatandaşlarımız ve şirketler var ve bunlar da birikmiş oldukça yüksek gecikme cezalarıyla faizlerle karşı karşıya kalmış durumdalar.
Vatandaşlarımızla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele alıp, kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir
indirim yapmadan ve asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların
yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlamak için bu çalışmamızı yaptık.
Yapılacak ödemlerde
finansman
sıkıntısıyla karşılaşılmaması için uzun sürede
taksitle
ödeme imkanını da bu tasarıda sağlamış oluyoruz. Ve bu borç alacak ilişkisinin en önemli iki muhatabı Maliye Bakanlığı ve SGK'dır.''
-TASARININ KAPSAMI-
Tasarı kapsamı içerisine giren kuruluşları, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, SGK, İl
Özel İdaraleri ile belediyeler, Büyükşehir Belediyeleri ile Su ve Kanalizasyon İdareleri, TEDAŞ, Yurtkur, TRT, KOSGEB, TOBB ile bağlı odalar ve organize sanayi bölgeleri olarak sıralayan Bakan Babacan, ''Dikkat ederseniz bu son iki kuruluş kamu sektörü değil, hukuki açıdan ama onlardan bize gelen talepler doğrultusunda biz bunları ekledik. TOBB ve OSB'ler aynı kamu alacakları kapsamında kendi alacaklarının da
yeniden yapılandırabilmek istedikleri için kapsama girmiş oldular'' dedi.
Babacan, kapsama giren alacakları da şöyle sıraladı:
''Vergiler ve vergi cezaları, gümrük vergileri ve idari para cezaları, sosyal
güvenlik primleri ve idari para cezaları, İl
Özel İdarelerinin çeşitli harç ve katkı payı gibi bazı alacakları, belediyelerin vergi
tarifeden doğan
ücret ve su alacakları. Büyükşehir belediyelerinin su ve atık su alacakları, TEDAŞ'IN elektrik alacakları.
Bu arada
özelleştirilen 7 elektrik dağıtım bölgesi var. Bu 7 dağıtım şirketi de Enerji Bakanlığımızla yaptığı görüşme uyarınca kapsamına girmek istedikleri söylediği için bunlar da bu kapsama girmiş oluyor. Bunlar hep bu
özel kuruluşların kendi rızaları ve talebiyle yapılan çalışmalar.
Yurtkur'un öğrenim
kredisi alacakları, TRT'nin elektrik payı ve bandrol
ücretlerinden kaynaklı alacakları, KOSGEB'in desteklerden kaynaklı alacakları, TOBB ve bağlı odaların oda aidat
ücretleri, OSB'lerin elektrik, su, doğalgaz alacakları ile yönetim aidat alacakları...''
-KAPSAMA GİREN ALACAKLARIN DÖNEMİ-
Kapsama giren alacakların döneminin kritik bir nokta olduğunu belirten Babacan, vergiler ve gümrük vergileri açısından 31 Temmuz 2010'dan önceki dönemleri, beyana dayanan vergilerde yine 31 Temmuz 2010 tarihine kadar verilmesi gereken beyannameleri kapsama aldıklarını bildirdi. Babacan, 2010 yılına ilişkin 31 Temmuz 2010 tarihinden evvel tahakkuk eden emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisini kapsama aldıklarını kaydetti. Babacan, ''Neden 31 Temmuz 2010?'' diyerek şöyle devam etti:
''Sosyal güvenlik primleri açısından baktığımızda Haziran 2010 ve önceki aylara ait. Haziran 2010'daki
ödeme Temmuz'da yapıldığı için, Haziran 2010'dan önceki aylara ait işlenen ve sigortalılara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası pirimi ve sosyal
güvenlik destekleri isteğe bağlı sigortalar ve topluluk sigortalarına ilişkin primler, yaşlılık emekli aylığı veya malullük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı sayılmasını gerektiren nitelikteki kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanların aylığından kesilmesi veya kendisince ödenmesi gereken sosyal
güvenlik destek pirimi.
Sosyal
güvenlik kurumunca takip edilen damga vergisi,
özel işlem vergisi ve eğitim katkı payı yine 30 Haziran 2010 tarihine kadar bitirilmiş
özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primleri 31 Temmuz 2010 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin idari para cezaları.
Elektrik ve su alacakları açısından yine 31 Temmuz 2010 tarihinden önce ödenmesi gerekenler.
Oda aidatları açısından hazırlanan tasarının yürürlüğe girmesinden önce ödenmesi gereken aidatlar diğer alacakları açısından da 31 Temmuz 2010 tarihinde vadesi geldiği halde kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ödenmemiş olanlar.''
-TAHSİLATLARIN HIZLANMASI SAĞLANACAK-
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gecikmiş alacakların yeniden yapılandırılmasının, ihtilaflı alacakların ihtilafına son vererek tahsilatının hızlandırılmasını sağlanacağını belirterek, kanundan önce başlamış inceleme ve tazminat işlemlerinin tamamlanması
sonucunda tarh edilecek vergiler için de kanundan yararlanma imkanı getirdiklerini bildirdi. Babacan, şunları söyledi:
''Matrah ve vergi artırımı. Bu önceki kesinleşmiş alacakların tahsili ile ilgili değil, yeni bir konu. Geçmişe yönelik özellikle 2006'dan sonra dönemlere uygulanacak.
Stok beyanı ve kayıtların düzeltilmesi yapılandırılan alacakların
taksitle ödenmesi vergi borçlarının
kredi kartı ile de ödenebilmesi. Süresinde ödenmeyen
taksitlerin belli şartlarla ödenmesine izin verilmesi. Varlık barışı kanunu kapsamında bildirim ve beyanda bulunmakla birlikte çeşitli nedenlerle kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara bilahare bazı haklar tanınması.''
Babacan'ın açıklamasına göre, çıkarılması planlanan yasa çerçevesinde, kesinleşmiş alacaklar kapsamında, ''alacak asıllarının tamamı, SGK tarafından uygulanan idare para cezalarının yüzde 50'si, alacak aslına bağlı olmayan cezaların yüzde 50'si, gecikme faizi, gecikme cezası, gecikme zammı yerine TEFE/ÜFE olarak günceleme oranı esas alınarak belirlenmiş tutar'' ödenecek.
Babacan böylece, ''Borcu bugüne getirirken, gecikme cezası veya faizi ile değil, anaparayı bu döneme enflasyon ile getirmiş, paranın değerini korumuş oluyoruz'' dedi.
Vergi aslına bağlı olarak kesilen cezaların tamamının, para cezalarının kalan yüzde 50'sinin, gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tamamının tahsilinden de vazgeçiliyor. TEDAŞ, TRT, KOSGEB ve OSB alacaklarında da aynı çerçeve söz konusu olacak.
-İHTİLAFLI KAMU ALACAKLARI
Babacan'ın açıklamasına göre, ihtilafın bulunduğu safhaya göre, alacak asıllarının yüzde 50'si veya yüzde 20'si, asla bağlı olmayan cezaların yüzde 25'i veya yüzde 10'u, gecikme faizi veya gecikme zammı yerine güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar, bunların hepsi toplanıp ödenecek.
Vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamı, gecikme cezası, gecikme faizi, gecikme zammı faiz geliri alacaklarından da vazgeçiliyor.
SGK'nın prim alacak asıllarında herhangi bir
indirim yapılmıyor. İdari para cezalarının yüzde 25'i ile gecikme zammı ve gecikme cezalarının yerine TEFE/ÜFE güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar ve bunların toplamı belirlenecek ve bu tutar ödenecek.
-İNCELEME VE TARHİYAT AŞAMASINDAKİ ALACAKLAR
İnceleme ve tarhiyat aşamasındaki alacaklarda, başlanmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen verginin yüzde 50'si, gecikme faizinin güncelleme oranı esas alınarak tutar hesaplanacak ve ödenecek. Kalan alacak asılları ile vergi cezaları ile gecikme faizi alacaklarından vazgeçilecek. Yani inceleme ve tarhiyat safhasında mükellefler böyle bir şeye başvururlarsa bu imkanlardan yararlanmış olacaklar.
-PİŞMANLIK BEYANI
Pişmanlıkla veya kendiliğinden beyanname veren mükelleflerin, tahakkuk eden vergilerinin tamamı, pişmanlık zammı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın hepsini
ödemeleri halinde, vergi cezalarının, pişmanlık zammının, gecikme faizinin tahsilinden de vazgeçilmiş olacak.
Gümrük vergilerinde de aynı esaslar öngörülüyor.
Emlak vergisi bildirimini süresinde vermemiş olan mükelleflere de bildirimde bulunma imkanı getiriliyor. Sadece beyanname vermiş ve ödeyememiş vatandaşlar değil, beyanname vermemiş vatandaşlara da beyanname imkanı sağlanıyor. Bu durumda, ödenmesi gereken vergilerin tamamı ile o günden bugüne kadar enflasyon ile güncellenmiş rakam tahsil edilecek.
-MATRAH VE VERGİ ARTIRIMI
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir stopaj vergisi, KDV açısından mükelleflerin 2006-2009 yıllarına ait
yeni bir bir matrah bildirimi, bir bakıma eskiden vermiş oldukları beyannamenin üzerine ilave matrah bildirmeleri durumunda, ilave ödedikleri vergi ile beraber, bu vergi türleri ile ilgili inceleme ve tarhiyata muhatap olmayacaklar.
Babacan, bunun, en son 2004 yılında yapılan uygulamaya paralel bir uygulama olduğunu belirtti.
-STOK BEYANI VE VARLIK BARIŞI
İşletmede bulunduğu halde halde kayıtlarda yer almayan mallarını kayda alma imkanı getiriliyor. Aynı zamanda kayıtlarda yer aldığı halde işletmede yer almayan mallar ve kasa mevcutları için düzeltme imkanı sağlanıyor.
Babacan, ''Yani stoklar, hatta demirbaşlar, nakit, defterde görünen ile gerçek durum farklı ise mükelleflere çok önlemli bir
fırsat penceresi açıyoruz. Gerçek durum ile kayıtları eşleme imkanı getiriyoruz. Bununla ilgili her bir kalemle ilgili ayrı rakamlar var. Mükelleflerin beyan ettikleri bu değerlerler üzerinden belli bir oranda vergi
ödemeleri halinde, herhangi bir vergi ve ceza uygulanmayacağına ilişkin düzenleme yapmış oluyoruz. İşletme kayıtlarının gerçek duruma
uygun hale getirilmesi sağlamış alıyoruz, çünkü gerçeklerle resmi kayıtlar arasındaki farklar, önemli sorunlardan biri. Bu önemli bir
fırsat kapısı'' dedi.
Varlık Barışı ile son dönemde bir takım taleplerin geldiğini belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, bununla ilgili
yeni bir kapı açmayacaklarını daha önce ifade ettiklerini hatırlatırken, ''Burada, daha önceki kanun kapsamında bildirim ve beyanda bulunduğu halde şu ya da bu sebeple kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara bir hak daha tanınmış oluyor. Bu çerçevede,
yurtdışında bulunan varlıkları süresi içinde
Türkiye'ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara, tarh edilen vergiyi vadesinde
ödemeyenlere ilave bir pencere açmış oluyoruz'' diye konuştu.
-BU KANUNDAN NASIL YARARLANILACAK
Bununla ilgili kanun çıktıktan sonra vatandaşların öncelikle yazılı başvuruda bulunması ve bununla ilgili devam eden davalardan vazgeçilmesi gerekeceğini açıklayan Bakan Babacan,
ödemelerin süresinde yapılmasının önemli olduğunu vurguladı. Babacan, şöyle devam etti:
''
Ödemeler derken cari yükümlülüklerin. (Ben eski borcumu yapılandırayım,
yeniden borç takayım), böyle bir şey yok. Yani vergi
ödemeleri günü gününe tam yapılacak ve bu kanundan yararlanılacak. Eğer vergi
ödemelerinde bir aksama olursa, o zaman bu kanunun verdiği imkanlar ortadan kalkmış oluyor. Tekrardan yüksek alacaklara dönmüş oluyoruz. Bu önemli bir ayrıntı.
Taksit süresince bu geçerli olacak. Uygulama kapsamında 36 aya kadar günlük ödemelerin de zamanında yapılması gerekiyor. O arada bir aksilik çıkarsa biz bu
yeniden yapılandırmaya tekrar başa sarmış olacağız ve bir bakıma ilk hale dönmüş olacağız. Bu önemli bir ayrıntı. Vatandaşların dikkat etmesi gerekir.''
-
TAKSİT UYGULAMASI
Ödemelerin zamanında yapılmasının önemini vurgulayan Bakan Babacan, taksitlerle ilgili ''küçük toleranslar'' getirdiklerini de belirtti.
Babacan'ın verdiği bilgiye göre, başvuruların, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapılması gerekiyor.
Kanunun TBMM'den ne zaman çıkacağına ilişkin kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığına işaret eden Babacan, ''Söz gelimi, aralık ayında çıkarsa, şubat ayının sonuna kadar başvurulması gerekiyor, kanun bir ay sarkarsa, başvurular mart ayının sonuna kadar yapılabilir'' dedi.
Ödemelerin peşin veya taksitli yapılabileceğini anlatan Bakan Babacan, genel prensip olarak
taksitler üst üste çakışmaması için 2 ayda bir
taksit
ödeme prensibi getirdiklerini, kurum
ödemelerinin çakışmayacağını söyledi.
Toplam 36 ayda 18
taksitte
ödemeler yapılabileceğini bildiren Babacan, vergi borçlarının
kredi kartına taksit olarak yansıtılması imkanı da getirdiklerini açıkladı.
Bu yasa çerçevesinde ilgili kuruluşlar ile protokol yapan bankalar ve bu bankaların kartına sahip olan vatandaşlar bu uygulamadan yararlanabilecek.
Ödemelere, SGK alacakları için, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 4. aydan, diğer kurum alacakları için ise kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 3. aydan itibaren başlanacak.
Babacan, ''Alacağın aslını bugüne kadar enflasyon ile getirdik; bu rakam, peşin
ödeme için uygulanacak rakam. İlk ay öderse borcu kapanır. Buna taksit yapmak istiyorsa, 6
taksitte yapılacak
ödemeler için bu alacağı 1,05 katsayısı ile çarpıyoruz. 6
taksit demek 12 ay demek. 9
taksitte
ödeme yapacaksa 1,07 katsayısı ile; 12
taksitte (2 yılda)
ödeme yapacaksa 1,10 katsayısı, 18
taksitte (36 ay)
ödemek isteyenlere ise borcu 1,15 ile çarpıyoruz. Peşin
ödemek daha
avantajlı olacak.
Taksitlendirirken küçük katsayılarla peşin
ödeme ile
taksitle
ödeme arasında adalet sağlamış oluyoruz'' dedi.