Modern hayat duyguları da değiştirdi
Artık devir değişti, modern hayat duyguları da silip sürdü. Bilim insanlarına göre artık duygu dünyamızı “yüceltme, gurur, ilgi, şükran ve kafa karışıklığı” da belirliyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-11-15 04:34:13
“Altı temel duygunuzu sayın” şeklindeki bir soruyla karşılaşırsanız ilk önce aklınıza gelen ne olur? Ruhbilimciler “Neşe, Üzüntü, Öfke, Korku, Şaşkınlık ve Tiksinti” olarak sıralıyorlar. İnsanların hayatlarının özeti gibi duran bu duygular, yarım yüzyılı aşkındır yoğun araştırmalara konu oldu.
Ancak artık devir değişti, modern hayat duyguları da silip sürdü. Bilim insanlarına göre artık duygu dünyamızı “yüceltme, gurur, ilgi, şükran ve kafa karışıklığı” da belirliyor. Yani iç dünyamızı etkileyen 6 ruh halinin yanına 5 tane daha eklendi. İşte ünlü bilim dergisi New Scientist bu kavramları şöyle özetledi:
YÜCELTME: Virginia Üniversitesi’nden Jonathan Haidt’ın adını koyduğu yüceltme duygusu, görünüşte evrensel bir duygu. Ancak bu duygunun yaşamımızı sürdürmeye yarayan en temel duygular arasında yer alabilmesi için bir amaç da içermesi, gelişmemizi sağlayacak edimleri devinime geçirmesi gerekiyor.
Yüceltmenin bir fizyolojik bir de güdüleyici etkisi var. Ancak, Büyük Altılı’nın tersine, yüze yansıyan belli bir göstergesi yok. Yüceltme aynı zamanda oldukça ender tanık olunan bir duygu. Kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterse de insanlar genelde bu duyguyu haftada bir kezden az yaşıyor. Heidt, yüceltme duygusunun güven yaratma amacıyla kullanılabilmesi durumunda günümüz dünyasında kişisel ilişkilerin güçlenmesine ya da onarılmasına katkıda bulunabileceğine dikkat çekiyor.
GURUR: Küstah ve kibir en tehlikelisi olarak bilinir. Ne var ki, gurur kimi zaman son derece soylu bir duygu da olabilir. Bir işi başarmanın sonucunda yaşanan, insanın kendisini mutlu ve değerli hissetmesini sağlayan o duyguyu hepimiz tatmışızdır. British Columbia Üniversitesi ruhbilimcilerinden Jessica Tracy işte bu yüzden “kibirli gurur” ile “gerçek gurur” arasında bir ayırım yapıyor.
Her iki durumda da insanlar genellikle başlarını geriye itiyor ve omuzlarını gererek göze olabildiğince büyük görünmeye çalışıyorlar. Gurur duygusunun tipik bir yüz ifadesi var, ama öteki temel duyguların tersine, bu duygunun dışa vurulmasında yüz yalnızca küçük bir rol oynuyor. Utanç, suçluluk ve sıkılganlık gibi, gurur da benlik bilincini ve kendi kendini değerlendirme yetisini gerektiriyor.
KAFA KARIŞIKLIĞI: İster tiyatroda, ister sanat galerisinde ya da yabancısı olduğumuz bir kentte dolaşırken olsun, hepimiz bu duyguyu yaşamışızdır. Ne var ki, karışıklık tanımlanması güç bir duygudur. Kaliforniya Üniversitesi’nden Dacher Keltner bunu “çevrenin yetersiz ya da çelişkili bilgi verdiği yönünde bir duygu” olarak betimliyor. Gelgelelim, kafa karışıklığı gerçekten de bir duygu mudur?
Kimi ruhbilim uzmanları bu görüşü son derece rezil bulurlarken, kimileri karışıklığı en aşırı uçlarda bir duygu olarak tanımlıyorlar. Bununla birlikte, Silvia özellikle çatılan kaşlar, kısılan gözler, kimi zaman ısırılan dudaklar gibi yüz ifadeleriyle kolaylıkla saptanabilmesi özelliği nedeniyle karışıklığın temel bir duygu olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor.
Silvia’ya göre bu duygu beynimizin bize işlerin düşündüğümüz biçimde yürümediğini, kafamızda yarattığımız dünya örneğinin yanlış ya da yetersiz olduğunu anlatmanın bir yolu.
ŞÜKRAN: Şükran duygusunun duygularla ilgili en katı ölçütleri karşılaması için daha epey bir yol kat etmesi gerekiyor. Bu duygunun insanlarda yarattığı sonuçlar kolaylıkla gözlenebilmekle birlikte -muhtemelen bir gülümseme ve başın öne eğilmesi- henüz nasıl bir yüz ifadesiyle dışavurulduğu tam olarak bilinmiyor. Şükran duygusunun hangi durumlarda ortaya çıktığı ile ilgili tartışmalar kültürlere göre farklılıklar gösterebiliyor.
Söz gelimi, ABD’de garsonlar bahşiş alıncaya dek tepenizde dikilip dururlarken, Japonya’daki meslektaşları tabağa bırakılan para üstünü müşterilerine verebilmek için peşlerinden koşturuyorlar. Şükran duygusu ilk bakışta basit bir “al gülüm, ver gülüm” düzeneğiymiş gibi görünse de, uzmanlar bunun çok daha kapsamlı bir duygu olduğuna inanıyorlar.
İLGİ: İlgi, korku ya da neşeye kıyasla insanın yüzünden çok daha güçlükle okunan bir duygu olmasına karşın, yine de kendine özgü bir yüz ifadesine sahip. İlginin de görünürde bir amacı var. Kuzey Carolina Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından Paul Silvia bu duygunun insanlarda öğrenmeyi körüklediğine inanıyor.
İlgiden yoksunluk insanlarda genellikle sinir bozucu bir etki yaratan yeniliklerden ya da karmaşık koşullardan kaçınmamıza neden olur. Silvia bu durumun evrimsel tarih açısından ele alındığında son derece mantıklı olduğuna, ancak günümüz dünyasında entellektüel gelişmeyi önleyeceğinden feci sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Kısacası ona göre ilginin gerçek gücü bizleri coşkulu ve çılgın yaşamlarımıza bağlı tutma yeteneğidir.
Haber Ara