Viranşehir 75. Yıl İlköğretim Okulu'nda 'Deprem' konulu bir konferans veren Işıkara, "Biz, 'depremde enkaz altında kalan vatandaşları nasıl kurtarırız?' mantığıyla hareket ediyor ve bu yönde çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda yapılan çalışmalar tam anlamıyla doğru uygulama değil. Bizim yapmamız gereken, vatandaşlarımızı olası bir depreme karşı nasıl koruyabileceğimize dair çalışmalar yapmaktır." dedi.
Risk oluşturabilecek durumların azaltılması için risk yönetimine ilişkin çalışmaların yapılması gerektiğinin altını çizen Işıkara, "Risk yönetimi korumadır. Yani, 'depremden vatandaşımı nasıl korurum' yöntemidir. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Kriz yönetimi ise depremde insanımızı nasıl korumaktır. Depreme karşı insanımızı korumak önemlidir. 'Okul yıkılsın çaresine bakarız' diye bir şey olmaz. Önemli olan okulun yıkılmasını önlemektir." diye konuştu.
Işıkara, depremin değil, ihmalin ve binanın insanı öldürdüğünü söyledi. 1992'deki Erzincan Depremi'nden sonra halkı uyarmak için basını kullanmayı denemeye kalktığında halkta infial olur diye deprem önlemleri konusunun gündemde tutulmadığına değinen Işıkara, 1999 depremi ile bakışın değiştiğini, büyük acılardan ders alınmaya başlandığını ve toplumun şimdi daha bilinçli olduğunu belirtti. Işıkara, deprem sigortası, kamu binalarında takviye yapılmaya başlanması, deprem tatbikatları gibi çalışmaların kamuoyunun gündeminde olduğunu söyledi.
Deprem sırasında uluslararası kuralın 'çök, katlan, tutun' olduğunu söyleyen Işıkara, ev mobilyalarının duvarlara raptedilmesinin, 48 saatlik ihtiyaca cevap verecek deprem ve ilk yardım çantası hazırlanmasının önemine işaret etti.
Deprem sigortasının önemine değinen Işıkara, kendisine "Deprem olacak mı?" diye bir soru sorulmamasını istedi. Çünkü 2009 yılında Türkiye'de 9 bin 196 adet deprem olduğunu, bunun günde 25, saatte de bir depreme tekabül ettiğini hatırlattı. Işıkara, "Deprem olacak mı?" sorusunun cevabının, "Evet, bir saat içinde deprem olacak." şeklinde olduğunu dile getirdi.