Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Koç Üniversitesi'nin tertip ettiği Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen Konferansı'nda konuşan BDDK Başkanı Bilgin, ülke ve dünya ekonomisini değerlendirdi. Dünyanın eski normalden yeni normale geçtiğini kaydeden Tevfik Bilgin, bozulan dengelerin kurulmasının yeni mimarinin temeli olması gerektiğini dile getirdi. Ülkelere bu anlamda daha iyi bir denetim ve gözetim yapmayı önerdi. "Bankacılıkta krizin teğet geçtiği iki ülke var. Bunlardan biri Kanada diğeri de Türkiye'dir." diyen BDDK Başkanı, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu iki ülkenin en önemli özelliği yerinde denetime verdiği önemdir. Avrupa ülkelerinde denetim şu ana kadar uzaktan yapılırdı. Uzaktan denetim ile bankacılar arası diyaloğu dinleyemezsiniz. Dolayısıyla bu metot yerinde değildir. Umut ediyorum Batı önümüzdeki yıllarda yerinde denetimi tercih edecektir. Ülke olarak dış dünyadan ayrık değiliz. İddialıyız ve global sisteme uymak durumundayız. Basel-3 ve G-20 kararları bizi ilgilendirir. Tabii gelişmiş ülkelerden farklılıklarımız var. Genç nüfusumuz var. Yarısı genç ve bir şeyler yapmaya hazır. Bunun yanında bankalarımız likit ve sermaye rasyolarımız yeterli. Bu saydıklarım Türkiye'nin en önemli artısıdır. 20 yıl sonra nüfus yaşlanacaktır. Onun için adımlar bugün atılmalıdır. "
ABD ve Avrupa bankaları ile Türk bankaları gelecek senenin planlarını yaptığına işaret eden Tevfik Bilgin, "Benim bankalarım aktif büyüklüklerini ilk dokuz ayda 927 milyar TL'ye getirdiler. 2011'in ilk üç ayında 1 trilyonu TL'yi aşacaklar. 2010 yılında 83 milyar lira kredi vermişler. Bu kredilerin önemli bir bölümü reel sektörü finanse etmiş. Biz, batılı muadillerimizden ayrı olarak bankalarımızı sıkıyoruz ki bu ortamda bankalarımız bu gelişmeyi gösteriyorlar." ifadelerini kullandı.
Bilgin, 2011'in bankaların gerçek resmini çekileceğini aktarırken şunları kaydetti:
"Nasıl geçmişte önlem aldıysak bundan sonra da önlem alırız. 49 oyuncumuz var. Onların genel müdüründen genel müdür yardımcılarıyla çay içiyorum. Kalp atışlarını dahi izliyorum. Onlarla ilgili karar ve tedbir alıyorum. Bankalarımız reel sektöre önemli katkılar sunuyor. Bu kuşkusuz önümüzdeki yıllar için reel akçe olacak. Kaynaklarımızı artırmalıyız ayrıca pasif kaynaklarımızda vadeyi uzatmak durumundayız. Vergi ve munzam karşılıkta uzun vadeli mevduatı teşvik edecek yol ve yordamlara ihtiyaç var. Vade bazen faizden daha önemlidir. Finansal sistem iyi giderse ekonomik büyüme iyi gidiyor. Bu ikisi arasında paralellik var. Odaklanmamız gereken temel husus buradır. Basel-2 yi uyguluyoruz ama kalan yönetmelikleri size beyan etmeyi öngörüyoruz. Basel-1 ve Basel-2 beraber gidecek. Ancak 2011'den sonra Basel-2 yi talep edeceğiz ki Basel-3 e geçebilelim.
Yeni mimaride gri alanlar bırakmamalıyız. Oyun devam ederken kaleleri değiştirmek uygun değil. Düzenlemeler öyle olmalı ki ölçmeli tartmalıyız. Bu anlamda gri alanlarla ilgili çok saptamamız olmuştur. Gri alanı az bırakan bir kurum olduğumuzu düşünüyorum. Diğer oyunculara da önem vermeliyiz. Leasing ve factoring de büyüyecek. Bunlar büyürse bankacılığa da kaynak temin edebilirler. Burada da hedge ihtiyaç var. Tabii kanunlar zamanında çıkarsa sektörlerin önü açılır. Düzenleme ve denetimin aşırı dozda olması, sert olması ufku karartır. Önemli olan bu bıçak sırtı dengeyi iyi koordine etmektir. Resmin bütününü görebilmeliyiz. Resmin her bir köşesindeki oyuncuların hedefleri farklı olabilir. Ancak asıl hedef ülkenin refahını artırmaktır."