Aziz Babuşcu, özgürlüğün sınırının, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bittiğini hatırlattı. Basının özgürlüğünün dilediğini, tahkir etmeden, küfretmeden dile getirebilme özgürlüğü olarak gördüğünü belirten Babuşcu, bunun toplumda farklı düşünceleri ortaya koyma fırsatı sağlayacağını ifade etti.
Siyasetteki üslubun medyadaki takipçileri olduğunu dile getiren Babuşcu, "Oktay Ekşi beyin yazdığı o yazı, yazının sonunda kullandığı cümle, yazının bütünlüğü içinde kullandığı üslup, tasvip edilmesi mümkün olmayan bir üsluptur. Bu kadar tecrübeye asla yakıştırılmayacak bir üslup. Yani hakaretin sonrasında, bu milletin yüzde 95'inin tasvip etmeyeceği bir üslup. Sonra da aynı üslupla bir özür beyan ediyor, ama o özrü beyan ederken de o kibirli tavrını sürdürüyor. Basın konseyinde erdem sahibi olan birisinin orada bir saniye durmaması gerekir." dedi.
Basın Konseyi'nin bu konuda basın ahlak ilkeleri açısından ilkesel bir duruş göstermesini beklediklerini söyleyen Babuşcu, "Bu ilkesel duruşu göstermemesi halinde bunun hazmedilecek bir tarafı yok." diye konuştu.
Toplumun demokratik tepkisini ortaya koymasını beklediklerini ifade eden Babuşcu, köşe yazarlarına da sert çıktı, referandumda 'Evet' oyu kullanan vatandaşların bazı köşe yazarları tarafından, 'Bir kilo nohut karşılığında aklını satan insanlar' olarak tasvir edildiğini ifade eden Babuşcu, "Beyni nohut kadar olan insanların köşe yazarlığı yaptığı bir ülkede maalesef bu tür yazıların ortaya çıkması normal. Tabii ki toplum bunlara tepki koyuyor, koymalı da. Çünkü pervasız ve ölçüsüz insanların gazeteci kimliği altında törpüleyecek olan yine toplumun kendisidir." şeklinde konuştu.
Oktay Ekşi ile ilgili olarak Hürriyet gazetesinin önünde bir tepki ortaya konulduğunu hatırlatan Babuşcu, "Ben umuyorum ki aynı tepki Basın Konseyi'nin önünde de tekrarlanmadan oradaki görevini sonlandırmış olsun." dedi.