Akbank'ın dokuz aylık finansal sonuçlarını ve gelişmeleri değerlendiren Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, global krizden başarıyla çıkan Türkiye'nin dünya ekonomisinin zorluklar içerisinde yapısal bir değişiklik yaşadığı bu dönemde bölgesinin en dikkat çekici ekonomisi olduğuna işaret etti. Türk ekonomisinin güçlü performansı ile yatırım yapılabilir ülke seviyesine doğru ilerlediğini kaydeden Akkurt, "Ülkemizin potansiyelini daha iyi değerlendirmeye yönelik olarak Türk ekonomisi ve reel sektörüne destek olmayı sürdürüyoruz." dedi. İlk dokuz ayda sadece dış borçlanma ile ekonomi için sağladıkları finansman kaynağının 4,1 milyar dolar olduğunu aktaran Akbank'ın genel müdürü şunları kaydetti:
"Temmuz ayında gerçekleştirdiğimiz 1 milyar dolar tutarındaki Eurobond ihracı ile Türkiye'de Hazine'den sonra özel sektörde ilk doğrudan Eurobond ihracını gerçekleştirdik. Bu ihraç Akbank'ın yurtdışı borçlanmada kuralları belirleyen lider banka olmasını sağladı. Güçlü bilançomuz ve muhabir ilişkilerimizle de sektörün sendikasyon kredilerinde maliyetlerin aşağıya düşmesine öncülük etmeye devam ediyoruz. Sağladığımız kaynağı Türk ekonomisinin hedeflediği atılımları gerçekleştirmesini hızlandıracak büyük projelerin finansmanına aktarmayı planlıyoruz. Aynı dönemde yüzde 19,3'lük bir artışla 53,2 milyar TL'ye ulaşan toplam kredi büyüklüğümüz, bu konudaki net ve kararlı politikamızın en önemli göstergesini oluşturuyor."
Akbank, söz konusu dönemde KOBİ ve kurumsal kredilerde yüzde 18, ihtiyaç kredilerinde yüzde 34,7 büyüdü. Bankanın kredi kartları yoluyla sağladığımız krediler de yüzde 11,3 arttı. TL mevduatı da yüzde 17,9 yükseldi. Ziya Akkurt, sektörün 3. çeyrekteki kârının nispi yavaşlaması ile ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bankaların menkul kıymet portföyünde değişik miktarlarda tüketici fiyatlarına (TÜFE) endeksli devlet tahvilleri bulunmaktadır. Bu kıymetlerin değerlemeleri TÜFE oranlarına bağlı olarak aylık bazda değişkenlik göstermekte ve dönem kârlarını etkilemektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde, TÜFE'nin negatif seyretmesi nedeniyle TÜFE'ye endeksli menkul kıymetlerden düşük gelir elde edilmesi sektörün kârını geçici olarak olumsuz etkilemiştir. Buna karşın yılın son çeyreği için açıklanan TÜFE oranları dikkate alındığında söz konusu geçici durum ortadan kalkacaktır. Sonuç olarak üçer aylık dönemler itibarıyla değişkenlik göstermekle birlikte söz konusu portföyler yıllık bazda hesaplandığında getirileri yüksek yatırımları ifade etmektedir."