Zilhicce hilali görüldü...
Zilhicce ayı hilalinin görüldüğü ve 7 Kasım Pazar gününün Zilhicce'nin ilk günü olduğu ilan edildi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-11-06 23:40:28
Zilhicce hilalinin görüldüğü resmi olarak da ilan edildi. Suudi Arabistan Haber Ajansı, Zilhicce hilalinin görüldüğünü duyurdu.
Suudi Arabistan Yüksek Mahkemesi'nden yapılan açıklamada mahkemeye ulaşan bilgiler ışığında yapılan değerlendirmede 29 Zilkade Cumartesi akşamı Zilhicce hilalinin adil birçok kişi tarafından görüldüğü ifade edildi.
Zilhicce hilalinin görülmesiyle Zilhicce ayı yarın (7 Kasım Pazar) başlayacak ve hacılar 15 Kasım Pazartesi günü Arafat'ta vakfe duracak. 16 Kasım Salı günü ise Kurban Bayramı'nın ilk günü olarak kutlanacak.
Zilhicce'nin ilk on gününün fazileti
Zilhicce hilali görününce Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oruca başlardı. Onun hiç bırakmadığı oruçlardan biri de Zilhicce'nin başından onuncu gününe kadar tuttuğu oruçtu. Zilhicce'nin onuncu günü yani Kurban Bayramı'nın 1. günü kurbanın eti ile iftar ederdi.
Alimler Zilhicce'nin ilk on gününün faziletinin büyüklüğünde ittifak etmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu günler hakkında şöyle buyurmuştur: "Hiçbir günün ameli Allah'a bu günlerdeki amellerden daha sevimli değildir." Sordular: "Allah yolunda cihat da mı?" O şöyle buyurdu: " Canıyla ve malıyla çıkıp da geri dönmeyen hariç Allah yolunda cihat da.”
Zilhicce'nin ilk on gününde yapılması müstehap olan ameller:
1. Bol bol nâfile namaz kılmak.
Farz namazları edâ etmek için câmilere erken gitmek
Bol bol nâfile namaz kılmak. Zirâ nâfile namazlar, insanı Allah Teâlâ'ya yaklaştıran en fazîletli amel olduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"(Namazda) Allah’a çokça secde et. Zirâ sen, Allah’a her secde ettikçe, o secde vesilesiyle Allah da senin (cennetteki) dereceni yükseltir, bir günahını da siler."
Bu ecir, her zaman için geçerlidir.
2. Nâfile oruç tutmak.
Hiç şüphe yok ki bu günlerin hepsini veya gücü yettiği kadarını, özellikle de Arefe gününü oruçla geçirmek, amellerin en fazîletlisidir. Çünkü Allah, orucu kendisi için seçmiştir.
Nitekim Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Allah -azze ve celle- buyurur ki: Oruç, benim içindir, onun mükâfatını da ben veririm. Çünkü o (oruçlu), şehvetini, yemesini ve içmesini benim için bırakmıştır. Oruç, cehenneme (veya cehenneme götüren şehvetlere) karşı bir kalkandır.Oruçlu için iki sevinç anı vardır: (Birincisi:) İftarını açtığında sevinir. (İkincisi: Kıyâmet günü) Rabbinin huzurunda orucunun sevabını bulduğunda sevinir. Yemîn olsun ki oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir."
Huneyde b. Halid radıyallahu anh dedi ki: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem Zilhicce'nin ilk dokuz günü, Âşûrâ (Muharrem'in onuncu) günü ve her (hicrî) ayın ilk Pazartesi günü ile sonraki iki Perşembe günleri olmak üzere 3 gün oruç tutardı."
İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Zilhicce ayının ilk on günü tutulan oruç, çok müstehaptır."
Ebû Saîd el-Hudrî’den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur.
"Bir kul, Allah için bir gün oruç tutarsa, o gün tuttuğu oruç sebebiyle Allah onun yüzünü yetmiş sene mesâfesi kadar cehennemden uzak tutar."
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Arefe günü orucu hakkında şöyle buyurmuştur:
"Arefe gününün orucunun, bir önceki sene ile bir sonraki senenin (küçük) günahlarına keffâret olmasını ümit ederim."
Fakat Arafat'ta bulunan yani hac yapan kimsenin, Arefe günü oruç tutması müstehap değildir. Çünkü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Arafat'ta oruçlu olarak vakfeye durmamış, aksine insanlar kendisinin oruçlu olmadığını görsünler diye bir bardak süt içmiştir.
3. Hac ve umre yapmak.
Bu günlerde yapılan amellerin en fazîletlisi, hac ve umredir. Hac ve umrenin en fazîletli amel olduğuna delâlet eden birçok hadis vardır.
Nitekim bunlardan birisinde Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"İki umre arasında yapılan (küçük) günahlara, bu iki umre keffâret olur (günahları siler). Kabul olunan haccın karşılığı, ancak cennetir."
4. Bu günlerde bol bol tekbir, tehlîl ve tahmîd getirmek.
(Tekbir: Allahu ekber, tehlil: Lailahe illallah, tahmid: Elhamdülillah)
Nitekim İbn-i Ömer’in -Allah ondan ve babasından râzı olsun- yukarıda zikredilen rivâyetinde belirttiği gibi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Allah Teâlâ nezdinde içerisinde sâlih amel işlenen bu on günden sevabı daha büyük ve O'nun daha çok hoşuna giden başka günler yoktur. O halde, bu günlerde bol bol tehlil, tekbir ve tahmid getirin."
İmam Buhârî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"İbn-i Ömer ve Ebu Hureyre -Allah ikisinden de râzı olsun- Zilhicce'nin ilk on gününde çarşıya çıkıp yüksek sesle tekbir getirirler, insanlar da onlarla birlikte tekbir getirirlerdi."
Yine, İmam Buhârî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Ömer -Allah ondan râzı olsun- (bu günlerde) Minâ’daki çadırında tekbir getirir, mescitte (Hayf mescidinde) bulunan ve onu işiten müslümanlar, onunla birlikte çarşı ve pazardaki insanlar da, Minâ tekbir sesleriyle inleyecek şekilde tekbir getirirlerdi."
İbn-i Ömer -Allah ondan ve babasından râzı olsun- Minâ’da bu günlerin hepsinde, farz namazlardan sonra, yatağında, çadırında, meclisinde ve yolda tekbir getirirdi.
Ömer b. Hattab, oğlu Abdullah ve Ebu Hureyre'nin -Allah hepsinden râzı olsun- fiilleri gereği, bu günlerde açıktan ve yüksek sesle tekbir getirmek, müstehaptır.
Biz müslümanlar olarak,günümüzde kaybolan ve terkedilen, hatta -üzülerek söylemek gerekirse- ilk müslümanların yaşadıklarının aksine, bazı salih kimselerin bile neredeyse unuttuğu bu sünneti, tekrar yaşatmamız gerekir.
Bu günlerde getirilen tekbirin söyleniş şekilleri:
a). Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, ya da
b). Allahu Ekber , Allahu Ekber, Lâ ilâhe illallah, Vallâhu Ekber, Allahu Ekber, Ve lillâhil-Hamd, ya da
c). Allahu Ekber, Allahu Ekber , Allahu Ekber, Lâ ilâhe illallah, Vallâhu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Velillâhil-hamd.
5. Kurban bayramının birinci gününün fazîletli oluşu.
Kurban bayramının birinci gününün fazîleti çok büyüktür. Birçok müslüman, bu günün fazîletinden, şânının değerini bilmekten ve fazîletinin sayısız oluşundan habersizdir. Bâzı İslâm âlimleri bu günü, yılın tartışmasız en fazîletli günü hatta Arefe gününden bile daha üstün görmüşlerdir.
İmam İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Allah katında günlerin en hayırlısı, Hacc-ı Ekber günü olan kurban günüdür."
Nitekim Abdullah b. Kurt'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Allah Tebâreke ve Teâlâ katında günlerin en büyüğü; kurban günüdür. Ondan sonra teşrik günlerinin başlangıcı ve cemreleri taşlamak için Minâ’da kalınmaya başlanılan gün olan onbirinci gündür."
Bâzı âlimler de aşağıdaki sebeplerden dolayı Arefe gününün daha fazîletli olduğunu söylemişlerdir:
1. Bu günde tutulan oruç, iki senenin küçük günahlarına keffâret olur.
2. Allah Teâlâ, bu günde kullarını cehennem azabından bağışladığı kadar başka bir günde bağışlamamıştır.
3. Allah Teâlâ'nın rahmet ve cömertliği, Arafat'ta bulunan kullarına yakın olur ve Allah Teâlâ, meleklerine karşı onlarla iftihar eder.
Fakat doğru olan görüş, yılın en fazîletli gününün kurban bayramının birinci günü olduğunu söyleyen birinci görüştür. Çünkü buna delâlet eden hadise aykırı başka bir hadis rivâyet olunmamıştır.
İster kurban bayramının birinci günü, isterse Arefe günü en fazîletli gün olsun, Müslüman'a düşen görev; hacı olsun, mukîm olsun, bu günlerin fazîletini idrak etmek ve eline geçen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektir. Ayrıca Zilhicce haram aylardandır, bu ayda insanlarla fiili ve sözlü mücadele yapılmamalıdır.
NEBEONLINE
SON VİDEO HABER
Haber Ara