Sarkozy, 'Derin Fransa'yı mı kurdu?
Fransa’da iktidar-para ilişkisinin ortaya çıktığı Woerth-Bettencourt davasına ilişkin gazetecilerin bilgisayarlarının çalınması, yargı üzerindeki baskılar, polisin gazetecileri takibe alması, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından bir “Derin Devlet” kurulduğu şüphelerine yol açtı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-11-02 05:18:00
Kozmetik devi L’Oreal’in varisi Liliane Bettencourt’un 2007’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nicolas Sarkozy’ye mali yardımda bulunduğunun ortaya çıkmasıyla başlayan skandallar dizi Fransa’yı sarsmaya devam ediyor. Hükümet, Bettencourt olayını “Bettencourt ve kızı arasında bir miras kavgası” olarak göstermeye çalışırken, ses kayıtları, itiraflar ve polisteki ifadeleri, soruşturma için maddi deliller sunuyor.
Skandallar Mayıs 2009 ile Mayıs 2010 arasında Liliane Bettencourt ve çevresi arasında yapılan görüşme kayıtlarının basına sızmasıyla başlamıştı. Yetkililer Bettencourt'un Sarkozy'nin 2007 yılındaki seçim kampanyası sırasında iktidardaki parti UMP'ye yasal olmayan yollardan bağış yaptığı iddialarını soruşturuyor.
SKANDALLAR DİZİSİ
Bir yandan soruşturma hükümetin baskısı altında yürütülürken, diğer yandan bir dizi yeni skandal yaşandı. Bettencourt olayına ilişkin yeni bilgiler ortaya çıkaran gazeteler iktidarın hedefi oldu. Bu dava kapsamında haber kaynağı gizliliğini koruyan yasa ihlal edildi, yargıda kaos yaşandı, istihbarat servisleri illegal yöntemlere başvurdu, gazetecilerin bilgisayarları çalındı. Sarkozy’nin Bettencourt olayı ile ilişkisini ortaya çıkaran bilgi ve belgeleri engellemek için oluşturduğu baskı ve devreye konulan yöntemler “Derin Devlet” olarak yorumlandı.
LE MONDE İKİ KEZ SUÇ DUYURUSU YAPTI
Le Monde gazetesi iki kez suç duyurusunda bulundu. Temmuz ayında Le Monde gazetesinin, Lillant Bettencourt’un mirasının idarecisi Patrice de Maistre’in gözaltındaki ifadelerini yayınlaması, Çalışma Bakanı Eric Woerth’u zor durumda bırakmıştı. Haberde Woerth'in, L'Oreal'ın varisi Liliane Bettencourt'un mali işlerine ilişkin bir soruşturmayla bağlantısı olduğu bilgisine yer veriliyordu. Le Monde gazetesinin haber kaynağını bulmak için daha önce Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, muhabirlerin peşine polis taktı, gazetecilerin telefonlarının detaylı faturaları polis tarafından gizlice incelendi. Gazete, 20 Eylül günü de kaynak gizliğinin ihlal edildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. İkinci suç duyurusu da savcının, haber kaynağını ortaya çıkarmaya çalışması üzerine 22 Ekim günü yapıldı.
DAVA HOROZLAR SAVAŞINA DÖNÜŞTÜ
İç hesaplaşma yargıya da taşındı. Nantterre Savcısı Philippe Courroye’nin Le Monde gaztesinin haber kaynağını ortaya çıkarmak için polisten telefon detaylı telefon faturalarını istediği ortaya çıkarken aynı savcı Bettencourt skandallarından biri üzerine bağımsız soruşturma yürüten hakim Isabelle Prévost-Desprez’i devre dışı bırakmak istedi. Ancak Courroye, davayı Prévost-Deprez’in elinden almaya çalışırken kendi tuzağına düştü, dosyanın tümünün başka bir savcılığa taşınması bekleniyor. Bettencourt davasının horozlar arasında bir savaşa dönüştüğüne dikkat çeken Marianne dergisine göre, davanın başka bir savcılığa taşınmasıyla birlikte gerçek bir soruşturma yürütülebileceğini ifade etti.
GAZETECİLERİN BİLGİSAYARLARI ÇALINDI
Bu sırada bir dizi hırsızlık olayı yaşandı. 21 Ekim günü Point dergisi yazı işleri müdürlerinden Hervé Gattegno ile Le Monde gazetesinden Gérard Davet’in bilgisayarları çalındı. Ardından alternatif internet gazetesi Mediapart, Lilianne Bettencourt’un evinde gizlice alınmış kayıtları içeren bilgisayarlarının kaybolduğunu duyurdu. Mediapart, olayın 7-8 Ekim gecesi çalındığını açıkladığı kayıtlarda siyasi yaşamı illegal finanse etme olayında Eric Woerth’in yanı sıra Nicolas Sarkozy’nin de adının geçtiğini belirtti.
Hırsızlık olaylarının ardından Sosyalist Parti (PS), merkezci parti MoDem ile Ulusal Gazeteciler Sendikası (SNJ) tepki göstererek, hırsızlık olayının aydınlatılmasını istedi. PS ve SNJ, hırsızlıklara ilişkin koordineli soruşturma başlatılmasını istedi.
‘SERSERİ DEVLETİ’
Nicolas Sarkozy ise Le Monde gazetesinin sorusunu yanıtlarken, “Bunda beni ilgilendirecek bir şey göremiyorum” dedi. Ancak hükümet partisi UMP’den hırsızlıkları kınayan herhangi bir açıklama gelmemesi dikkat çekti.
Mediapart, Sarkozy’nin açıklamasına sert tepki göstererek, “Kendi Cumhurbaşkanlığının bir ‘Serseri Devlet’ organize ettiğinden şüphe duyulduğunda; Cumhuriyet servislerinin yasadışı davranmasından şüphe duyulduğunda ve istihbarat servislerine başvurulduğunda, Cumhurbaşkanı birinci derecede ilgilidir” diye kaydetti. Gözetilen hedeflerin, çalınan materyaller, düzenlenen operasyonların temel bir varsayımı ortaya koyduğuna işaret eden Mediapart, bir veya birkaç görevlinin koordineli bir girişimin kendilerini şu soruyla devletin derinliklerine götürdüğünü belirtti: “Bu görevli veya görevliler devlet mekanizmasının bir sorumlusunun talebi üzerine mi davrandılar?”
DERİN DEVLET
Bettencourt olayının her şeyden önce “Sarkozyzmin öteki yüzü” olduğunu kaydeden Mediapart, Sarkozy’nin bir “Derin Devlet” kurduğu yorumunda bulundu. Medipart şöyle yazdı: “Derin Devlet, bundan birkaç yıl önce Türk rejiminin gerçek doğasını karakterize etmeyi yarayan bir formüldür” diyerek, tüm yasa ve kontrollerin üzerindeki bu yapının devlet darbesine kadar gittiğini hatırlattı.
“Nicolas Sarkozy tarafından kurulan Derin Devlet’in neye benzediğini keşfetmekteyiz” diyen Mediapart, “Bu formül şoke edebilir, aşırı görünebilir. Ama dört aydır Bettencourt Devleti skandalı ve Devlet aygıtının anahtar sektörlerinde yol açtığı depremlerin ortaya çıkardıklarının boyutudur” ifadelerini kullandı.
Kaynak: ANF
Haber Ara