Dolar

34,8657

Euro

36,6002

Altın

3.046,47

Bist

10.058,47

Mısır'ı, diktatörüyle başbaşa bırakmak...

Mısır'da seçim öncesinde muhalifler bastırılırken, demokratik değişimle özel olarak ilgilenmiyor gibi görünen Obama sesini çıkarmıyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-11-02 07:46:00

Mısır'ı, diktatörüyle başbaşa bırakmak...

Mısır'da seçim öncesinde muhalifler bastırılırken, demokratik değişimle özel olarak ilgilenmiyor gibi görünen Obama sesini çıkarmıyor.

ABD Başkanı Barack Obama eylülde Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’le bir araya geldiğinde, Beyaz Saray’ın açıkladığı özete göre, ‘canlı bir sivil toplum, açık siyasi yarış ve Mısır’da güvenilir ve şeffaf seçimlerin’ gerekliliğinden dem vurmuştu. Zamanlaması yerinde bir müdahaleydi bu: Mısır’daki parlamento seçimlerinin gelecek ay yapılması öngörülüyor ve geniş tabanlı bir demokrasi yanlısı hareket reformlar yapılması, en başta da rejimin ülke içi ve dışı seçim gözlemcilerini kabul etmesi yönünde bastırıyor.

17 özel televizyon kapatıldı

O zamandan bu yana Mübarek, ABD Başkanı’nın istediğinin tam tersini yapıyor. Mısır hükümeti seçim gözlemcilerini reddetmekle kalmayıp muhalefet hareketlerine ve medyaya karşı bir baskı furyası başlatmış durumda. Son parlamento seçimlerinde sandalyelerin yüzde 20’sini kazanan Müslüman Kardeşler’e mensup 260’tan fazla eylemci tutuklandı. Önde gelen muhalif gazetecilerden İbrahim Eissa gazetesinin yayın yönetmenliğinden kovuldu ve sunuculuğunu yaptığı bir televizyon programı yayından kaldırıldı. Eissa’ya göre hükümet baskısını gösteren adımlar bunlar. 17 özel televizyon kanalı kapatıldı ve şirketlere sokak protestolarını canlı yayımlama imkânı veren izinler de iptal edildi. Hükümet ayrıca, muhalif medya ve örgütleyiciler tarafından kullanılan cep telefonu mesajlarına da yeni kısıtlamalar getirdi.

Bush değişim yaratabilmişti

Mübarek’in cendereyi sıkılaştırması, Mısır’ın 2005’teki son büyük seçim sezonundaki tavrıyla keskin bir tezat teşkil ediyor. O dönemde medya üzerindeki kontrolünü gevşetmiş, başkanlık için ilk kez farklı adayların seçime girebilmesini sağlayan bir anayasa değişikliğine gitmiş ve hapisteki başlıca laik rakibini salıvermişti. Bütün bunları, dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un ağır baskısı altında yapmıştı; Bush açıkça, Mısır’ın Arap dünyasındaki siyasi reformun ‘öncüsü olması’ çağrısında bulunmuştu
.
Mısır’ın bulunduğu noktadan geriye gitmesi Obama’nın hatası değil. Fakat Mübarek’in attığı adımlar Ortadoğu çapındaki ortak bir hesabı yansıtıyor: Rejimler, bu ABD Başkanı’nın, selefinden farklı olarak, demokratik değişimle özel olarak ilgilenmediğini düşünüyor. Obama İsrail’in Batı Şeria’daki yerleşimleri meselesiyle çok daha ilgili; o ve üst düzey yardımcıları İsrail Başbakanı Binyamin Netahyahu’ya açıkça baskı yapıyor ve bazen de onu epey bir fırçalıyor. Obama, Mübarek’in inadından benzer bir rahatsızlık duyuyorsa bile, bunu henüz göstermiş değil.

İsrail kadar öncelikli olmalı

Elbette daha alt kademelerdeki yönetim yetkilileri sözünü esirgemiyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael H. Posner bu ayın başında Kahire’de düzenlediği basın toplantısında, medya ve seçim gözlemcileri meselelerinden konuşurken, “İnsan hakları ve demokrasi konusu bizim için hayati önemde” ifadesini kullandı. Fakat Mısır’ın muktedirleri Dışişleri Bakanlığı’nın bu tür ikazlarını kulak arkası etmeye alışık. Obama, Mübarek’e söylediklerinde ciddiyse -ki öyle olmalı- bu meseleye de İsrail’in ihlalleriyle aynı önceliği tanımak ve şahsi dikkat hasretmek zorunda.

The Washington Post / Başyazı, 29 Ekim 2010 Çeviri: Radikal

 

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara