İngiltere basınında iki konu öne çıkıyor: Amerika Birleşik Devletleri'nde bugün yapılacak Kongre seçimleri ve Yemen'den Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderilen bombalar.
Amerikan seçmeninin bugün Başkan Barack Obama ve partisi Demokratları cezalandırmaya hazırlandığını belirten Financial Times, partinin bu darbeyi hak etmediğini, ancak Cumhuriyetçilerin beklenen başarıyı hakettiğinin de söylenemeyeceğini savunuyor. Yazıda dikkat çeken satırlar şöyle:
"Ancak yönetim bu adımların hiç birinde kamuoyunun desteğini arkasına alamadı. Obama seçmenin şikayetlerine kulak tıkadı. Parti hem kendi içinde hem de Cumhuriyetçiler ile münakaşa etti, ancak kendini seçmene anlatamadı."
"Tüm bunlara rağmen Cumhuriyetçiler halkın artan desteğini bir güven oyu olarak algılamamalı. Çünkü Demokratların politikalarına bir alternatif sunmadılar."
Independent ise Obama'nın, tüm hatalarına rağmen kendisini iktidara getiren değişim vaadini yerine getirebileceği görüşünde. Obama'nın ekonomi alanında istediklerini gerçekleştirememiş olmasını karşılaştığı popülist dirence bağlıyor gazete ve şöyle devam ediyor:
"Tüm bu popülist öfkeye rağmen yolundan şaşmadığı, Amerikan seçmeninin basit iç güdülerine teslim olmadığı için Obama övgüyü hak ediyor. Ülkesini bu ekonomik çalkantı döneminden çıkarmasını da bu kararlılık sağlayacak."
"Ayrıca iyimser olmak için başka gerekçeler de var. Eğer Cumhuriyetçiler beklendiği gibi Kongre'de kontrolü ele geçirmeyi başarırlarsa eskisi gibi her şeye hayır deme lüksleri olmayacak. Bazılarına göre Demokratların bu seçimde alacağı yenilgi, Obama'nın başkanlığında yeni ve olumlu bir sayfa açabilir."
Yemen bombaları
Geçtiğimiz hafta Yemen'den Amerika Birleşik Devletleri'ne kargoyla gönderilmek istenen bombalar İngiltere basınında tartışılmaya devam ediyor.
Cuma gününden beri tartışılan, "Havayolu güvenliği yeterli mi?" sorusu yanıtını bulmuş görünüyor. Guardian manşetinde, İngiltere hükümetinin havaalanlarındaki güvenliği artırmaya hazırlandığını duyuruyor. Habere göre yeni adımlar henüz netleşmedi. Ancak yolcu profiline bakılarak, kontrollerin sıkılaştırılacağı anlaşılıyor.
Gazete başyazısında da İngiltere hükümetini gelişmeler karşısında temkinli davrandığı için tebrik ediyor. Hükümetin aceleci davranmadığı, örneğin terör tehdidi seviyesini hemen yükseltmediği hatırlatılıyor.
Olayın İngiltere basınında tartışma konusu olan bir başka boyutu da, bombaların patlamadan bulunmasının Suudi Arabistan'dan gelen istihbarat ile sağlanması. Times gazetesi yazarlarından Richard Beeston Suudilerin istihbaratının çok önemli olduğunu, ancak bedelinin de ağır olduğunu hatırlatıyor. Ne demek istediğini şu satırlarla anlatıyor Beeston:
"2006 yılında İngiliz silah devi BAE Systems ile Suudi Arabistan arasındaki silah anlaşmasında yolsuzluk yapıldığı iddiaları ortaya atıldığında, dönemin başbakanı Tony Blair soruşturmayı durdurmuştu. Çünkü Suudiler bu soruşturmanın devam etmesi durumunda istihbarat paylaşımını kesecekleri tehdidinde bulundular."
"Aslında bu ilişki bugün de hassas bir dönemden geçiyor. Kral Abdullah'ın torunu Prens Suud bin Abdülaziz bin Nasır el Suud Londra'da hizmetçisini öldürmekten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Suudilerin istihbaratı önemli olabilir. Ama bir de bedeli var."
Yemen'den Amerika'ya gönderilen bombalar ile gelişmelerde tartışılan bir başka boyut da bu ülkedeki El Kaide tehdidi. Financial Times bu sorunun çözümünün askeri yöntemler olmadığını dile getiriyor.
Yemen hükümetine silah satmak ya da El Kaide hedeflerini insansız uçaklarla vurmak yerine bu ülkenin modern bir yönetime kavuşmasına katkıda bulunmayı öneriyor. Yemen devletinin halka eğitim, sağlık hizmeti sunabilmesi, altyapının geliştirilmesi durumunda El Kaide'ye desteğin gerileyeceğini savunuyor Financial Times.
Daily Telegraph ise aynı görüşte değil. İngiltere Genelkurmay Başkanı Sir David Richards'ın şu anda Yemen'de yeni bir cephe açmaya niyetleri olmadığı söylediğini, ancak ileride bunun gerekli olabileceğini de ima ettiğini aktaran gazete, bu ihtimalin dışlanmaması gerektiği görüşünde. Gazete başyazısında şöyle diyor:
"El Kaide Somali ya da Kuzey Afrika'ya yayılmaya çalıştığı sürece, muhtemeldir ki planladığı saldırılardan biri başarıya ulaşacak. İşte o zaman, Batı'nın askeri çözüm konusundaki soğuk kanlılığı bir seçenek olmaktan çıkacak."
Kaynak: BBC Türkçe Servisi