BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
"BU CUMHURİYET ÇIT KIRILDIM DEĞİL"
Başbakan Erdoğan, Başsavcı'nın bildirisine sert cevap verdi. "Bu cumhuriyet çıt kırıldım bir cumhuriyet değildir" dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısında partililere seslendi.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyleydi:
Tarihi eserlerimiz bizi bir millet olarak belirleyen yeryüzüne attığımız nişanlardır. Geçmişimiz bizim nasıl bir tarih yazdığını gösteren işaretlerdir. O şehitlikler. Omuz omuza çarpışmış, karavanasını paylaşmış, yan yana şehit düşmüş Mehmetçiklerin naaşlarıyla doludur. Bu milleti millet yapan bu değerlerdir.
Cumhuriyet erdemli bir yönetim biçimidir. Bu milleti vesayet altına almaya kalkanlar gereken cevabı almıştır. Cumhuriyet, istiklal ve demokrasi bu milletin değiştirilemeyecek karakteri haline gelmiştir. Cumhuriyet, belli bir zümrenin ve elitlerin değil, bu milletin tüm unsurları tarafından kurulmuştur.
Cumhuriyet tüm korkuları bitirmiştir... Bölünme ve ayrışma gibi korkular cumhuriyetimizin yapısına terstir ve aykırıdır. Ülkenin birlik ve bütünlüğünün tehlikede olduğu vesvesesiyle bir korku cumhuriyeti oluşturmaya çalıştılar. Buradan nemalanmaya çalıştılar. Bu ülkenin hakimi savcısı yargıcı askeri polisi bu cumhuriyetin ne kadar sahibiyse işçisi köylüsü emekçisi bu ülkenin vatandaşı da o kadar sahibidir. Hiç kimse şahsi ve zümrevi heveslerini ve makam hırslarını bu milletin bekasının üzerine koyamaz. Cumhurun üzerinde bir irade olamaz. Halka rağmen değişeme ayak diremek cumhuriyetein yapısına ayak diremektir. Halka rağmen halkçılık yapamaz. Ankara'nın dışına çıkamayanlar bunu hissedemez. Sadece bedenen değil ruhen de çıkamayanlar bunu hissedemez.
Cumhuriyeti milli irededen kopuuk olarak yüzelttiğini zannedenler yanılıyor. Yaşananlar bu sahiplenme duygusunun sonucudur. Hiç kimse bu cumhuriyeti bu milletten daha çok sevdiğini iddia ederek bu milletin iradesine karşı çıkamaz. Biz bir kabile devleti değiliz.
Biz geçmişin sağlam temel taşları üzerinde yükselen bir Türkiye'yiz. 2023'te ilk 10'da bir Türkiye hedefindeyiz. Geçmişte Ulus'ta günün kıyafetine uygun değil diye kasketli köylünün oraya girişi, yasaklandı. Sakal yasaklandı, bıyık yasaklandı. Bugün aynı üniversite kapısında genç kızların başörtüsünün yasaklandığı gibi. Bugün cumhuriyet halkla birlikte yüceltmektedir. Çözümsüz gibi duran problemlerin aslında çözümü olduğunu cümle alme gösterdik. Eskiden içeride öcü ile dışarıda dış mihrak ile hep korkutulurduk. Siyaset dili bu korku dili ile hareketsiz bırakılır. Bu evhamlar hep bizi savunmasız bırakırdı.
Cumhuriyetimiz bugün 8 yıl öncesine kadar daha mı zayıftır. Tüm siyasi fikirlerden soyutlanarak, başını elinin arasına alsın, ne de olsa benim yanımda değil, '8 yıl öncesine göre daha mı zayıf noktadayız diye sorsun. Türk lirası 8 yıl öncesine göre daha mı değersiz, yoksa değer mi kazanmıştır. Bu ülkenin yollarında dolaşan arabalara bakın. Yapılan duble yollara bakın... Daha mı kötü durumdayız.
Paralarına bakın! O gün "özür dileyeceğiz" diyenler özür dilemeyi unuttular. Attık 6 sıfırı ne oldu. Attığımız her adımda cumhuriyet tehlike altına girer zayıflar diyenler. TRT Şeş ne oldu? Pompalanan korkuların boş olduğunu milletçe gördük. Bu cumhuriyet çıt kırıldım bir cumhuriyet değildir. Bu cumhuriyet kökü derinde olan ve büyük bir değişimle kurulmuş büyük bir cumhuriyettir.
BAŞSAVCIYA SERT CEVAP
Sütotukoyu muhafaza etmek ve yasaklarda ısrar etmek bu cumhuriyet yapılacak en büyük haksızlıktır. Şimdi cumhur cumhuriyetine sahip çıkıyor. 2010'un Türkiye'sinde statükocu zihniyet artık kabul edilemez. Milletin iradesinin üzerinde bir muhafızlık görevinde kendisini görenler Allah aşkına bu yetkiyi siz kimden alıyorsunuz. Milleti küçümseme milletin vekilini hçe sayma yetkisini nereden alıyorsunuz. Millet yanılıyor mu? Siz millete patronluk mu yapmaya kalkıyorsunuz.
HSYK seçimlerinde aday olanlar aday oldular, aday olmak istediler ama sesi çok çıkan bir zümrenin yargıda neye tekabül ettiği ortaya çıktı. Kimse milli iradenin hakimiyetinden azade değildir. Türkiye'ye demokrasi geldi ama hala birilerinin haberi yok. Ortada siyasallaşan bir yargı yok. Ortada tarafsız bir yargıya dönüşüm var. Bizim hiç bir gizli gündemimizi, gizkli bir niyetimiz ve gizli ajandamız yok.
Demokrasinin en güzel yanı halkın iradesini gözetmektir. Kimse bu makamların devamlı müdavimi değildir. Millet getirir millet götürür. Kim kaybederse görevi bırakır. Bizim için en büyük makam bne milletvekilliği ne bakanlık ne başbakanlıktır. Bizim için en büyük makam milletin gönlünde yer etmektir. Biz millete tepeden bakamayız.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI VE MUHALEFETİN TAVRI
Yasaklar noktasında ideal noktaya ulaşmış değiliz ama çok samimi bir mücadele vermiyoruz. Birileri engel çıkarıyor diye yasaklarla mücadeleden zvazgeçecek değiliz. Stotükocu zihniyet yasaklarla mücadelemizi engellemek için her yola başvuruyor. 8 yıl boyunca bu meseleyi çözmek için 4-5 yıl hep izledik. Başörtüsü yasağı temel bir insan hakkı ihmali olduğu ve Türkiye'nin bir ayıbı olduğunu araştırmalar ortaya çıkardı.
Referandum öncesi CHP'nin yeni Genel Başkanı bunu gündeme getirdi. Biz de samimiyetle destek vereceğimizi söyledik. Hatta siz lokomatif olalım, biz vagon olalım dedik. Ama bunlar bizi dövme niyetinde... Bizim amacımız üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. CHP bunu istismar şeklinde kullanmışsa bunun bedelini öder.
Cummhurbaşkanı resepsiyonuna cumhur gelecek diye referandumu protesto etmeyi düşünen bir CHP 1940'dan bugüne gelememiş bir CHP'dir. CHP, Başsavcı'nın bildirisinin hedefi değil mi? Hayır bu uyarıdır. birilerine mesajdır diyor. CHP geçmişte yapılan bildirilere uyarılara olduğu gibi aynen çanak tutmaktadır. CHP'li milletvekillerine bunun üzerinden bu milletin iradesine bir saygısızlık, milletin iradesini hiçe sayma değil mi bu?
CHP, Genel Başkanı partisinin ideolojik kanadını hesaba katmadan bu sözü vermiş ve bunun altında ezilmiştir. İnsan hakkı bir şarta bağlabilir mi? Nefes alıp verme nasıl tabi bir insan hakkı ise giyeceği kıyafeti seçmek de tabii bir insan hakkıdır. CHP makus talihine uygun olarak bir kez daha milletin gerisine düşmüştür.
MHP'nin tavırlarının da güven vermediği ortaya çıkmıştır arkadaşlar. Arkadaşlarım da oraya gittiler. 411 milletvekilinin onayıyla alınan karar... MHP bir kez dsaha srtatükonun yanında yer almıştır ve ülkücü kanadı hayal kırıklığına uğramıştır. MHP hayır tavrıyla tabanıuna bile kendisii ikna edememiştir. Ak Parti yasaklara karşı mücadelede bir kez daha yalnız kalmışrtır. Ancak milletle başbaşa kalmıştır. Biz başörtüsü sorununu bir temel insan hakkı sorunu olarak görüyoruz. 2011 seçimleri ve ardından başlayacağızmız anayasa çalışmaları özgürlüklerin dikkate alınacağı bir süreç olacaktır. Son bir kaç ay içinde yaşananlar kimin samimi olduğunu göstermiştir. Hakem millettir. Özgürlükler konusunda yine son kararı millet verecektir. Şimdilik bu meseleyi milletin vicdanına havale ediyoruz.
Meselenin siyasetin müdahalesi olmadan çözüm yoluna girmesi umut vericidir.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ:
CHP ŞARK KURNAZI
MHP lideri Devlet Bahçeli, türban sorununun çözülememesinden AK Parti kadar CHP'nin de sorumlu olduğunu savundu. CHP'nin şark kurnazlığı yaparak başörtüsünün çözümünü başka meselelere bağladığını söyledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti'nin yanında yer almak için içten içe heveslenen CHP'nin, başörtüsü yasağının kalkması konusunda gerekli istek ve samimiyete sahip olmadığını savundu.
Her meselede ''başı ve sonu belli olmayan bir siyasi yaklaşımla'', ''önce ben yaparım'' diyerek öne çıkan anamuhalefetin, şimdiye kadar temel sorun alanlarına yönelik hiçbir değerli fikir beyan etmediğini ileri süren Bahçeli, ''Ne yazık ki CHP, AKP ile birlikte milletimizi hayal kırıklığına uğratmakta ve anlayışındaki bulanıklıkları özellikle başörtüsü konusunda fazlasıyla açığa çıkarmaktadır'' dedi. Bahçeli, şunları kaydetti:
''Öyle ki çarşaf giymiş hanımefendilere parti rozeti takarak, samimiyet ve siyasi dürüstlük ispat edilemeyecektir. Referandum öncesinde sırf siyasi kaygılar gözetilerek 'Başörtüsü sorununu biz çözeriz' diyerek ortalığa atılmak ve arkasından bu meselenin akıbetini, mesela, seçim barajının düşürülmesine ya da YÖK meselesine bağlamak esasında başörtüsü sorununu çözmemek için oluşturulan şark kurnazlığından başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Kabul edemeyeceğimiz bir boyuta ulaşmaya başlayan başörtüsü sorununu, fırsatı ganimet gören bir anlayışla pazarlık malzemesi yapmak, anamuhalefet partisinin düştüğü çukurun derinliğini göstermesi bakımından ibretliktir. Başörtüsü sorununun odaklandığı alanın üniversiteler olduğu malumdur. İşin içine, kafa karışıklığı yaratacak ve şüpheleri tetikleyecek başka hususları sokmak, başörtüsü sorunu üzerinden korkuları depreştirmek, en başta çözümsüzlüğe lojistik destek sağlayacaktır. Yoksa CHP'nin ve AKP'nin istediği bu mudur? Elbette başörtüsüyle ilgili yapılacak düzenlemenin yeri ve adresi ortadadır. Özellikle bazı illerimizde, ilköğretim çağındaki çocukların okula başörtüsüyle girmeye çalışmaları ve ailelerinin de bunu körüklemesi, meselenin bu safhasında endişeleri haklı olarak artıracak ve çözüme yönelik umutları zedeleyecektir.
Eğer hükümet, başörtüsü serbestisinin sınırlarını kesin çizgilerle ortaya koymaz ve yapılacak düzenlemenin yalnızca üniversitelerle sınırlı kalacağını kamuoyuna taahhüt etmezse, tabiidir ki toplumsal tansiyon yükselecektir ve konuyu kaşımak isteyen çevreler harekete geçecektir.
Artık başörtüsü sorununun beklemeye ve gecikmeye tahammülü kalmamıştır. Bu çağda, kılık kıyafetlerinden dolayı kızlarımızın üniversite eğitiminden mahrum edilmeleri son derece ilkel ve geri bir yaklaşımdır. Bundan dolayı laikliğin tehlikeye düştüğünü kim iddia ediyorsa ve bunun üzerinden milletin temsilcilerini açıkça kim tehdide yelteniyorsa unutulmasın ki çözümsüzlüğün devam etmesini en başta onlar istiyordur.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp başı örtülü olan için 'Senin için bu mücadeleyi vereceğim' diyemiyor'' sözlerini anımsatan Bahçeli, ''Bu seviyesiz ve başkalarına görev hatırlatan değerlendirme sahibinin, bu ülkede Başbakanlık makamını işgal ediyor olması inanın bana büyük bir talihsizliktir'' dedi. Erdoğan'a ''Bu sorunun çözüm yeri nettir. Vatandaşlarımızı itham etmekten, özellikle başı açık hanımefendileri suçlamaktan bir an önce vazgeçmek senin ve partinin hayrına olacaktır'' diye seslenen Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan'ın kendisinde ve çevresinde olmayan hoşgörüsüzlüğü ve samimiyetsizliği başkalarına yıkmaya ve ihale etmeye çabalaması da mutlaka geri tepecek ve bu zihniyete Türk kadını en güzel cevabı mutlaka verecektir'' diye konuştu.
'HER ŞART ALTINDA DESTEK OLMAYA HAZIRIZ'
MHP'nin çözüm konusundaki görüşlerinin bilindiğini belirten Bahçeli, AK Parti ile 2008 yılında yapılan mutabakatın tüm unsurlarına bağlı olduklarını söyledi.
Bahçeli, ''Başörtüsü sorununun bu kapsamda ele alınıp çözüleceğine inanmaktayız. CHP'nin uzlaşma sürecine aktif katılımı olmadığı takdirde, AKP'nin daha önceden belirlediğimiz esaslar çerçevesinde TBMM çatısı altında başlatacağı girişimi her şart altında desteklemeye hazır olduğumuzu taraflarına duyurmak isterim'' dedi.
Bahçeli, Cumhuriyeti içine sindiremeyenlerin, nesiller boyunca aktardıkları öfke ve garezin, her fırsatta kendine yeni ittifaklar bulduğunu ve sürekli olarak mutasyona uğrayarak kılıktan kılığa girdiğini ifade etti.
''Geleneklere saygı altında maskelenmiş ikiyüzlülükler, inançlara bağlılık ekseninde üzeri örtülmüş tahammülsüzlükler, geçmişin yüceltilmesi etrafında gizlenmiş derin nefretler ve demokrasinin geniş perspektifine tutunmuş kötü emellerin'' Cumhuriyet'in karşısındaki odaklar olarak varlığını her geçen güçlendirdiğini belirten Bahçeli, bugün Cumhuriyeti tartışanların, başına numara vermeye çalışanların, üniter yapıyı parçalamayı arzulayanların, ayrılmaya ve dağılmaya rumuzlu mesajlarla davetiye çıkaranların, önceki nesillerinin de bugünkünden farksız olduğunu kaydetti.
'BAŞBAKAN'IN BİZE ŞEREFİ ÖĞRETECEK KADAR SİCİLİ BERRAK DEĞİL'
Bahçeli, ''Ankara'da bölücü menşeli bir siyasi partinin kongresinde, Türkçe dışındaki bir başka dilde marş okunmuş ve burada konuk olarak bulunan iktidar partisine mensup milletvekilleri bu marşı ayakta dinleyecek kadar alçalmışlardır'' dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''AKP'nin, PKK ile yaptığı mutabakat tüm iğrençliğiyle medyaya yansımıştır. Biz, Referandum öncesinde AKP ile PKK arasındaki ilişkiye ve müzakereye dikkat çekerken, Başbakan kendisinden geçercesine bunu reddetmiş ve bu iddiayı şerefsizlikle suçlamıştı. Görüldüğü kadarıyla, PKK terör şebekesinin aldığı eylemsizlik kararı, AKP hükümetiyle karşılıklı mutabakat çerçevesinde olgunlaşmıştır. Tarafların uymak ve uygulamak üzere, birbirlerine taahhüt ettikleri hususlar olduğu açıklamalarla ortaya çıkmış ve altı konu hakkında anlaşmaya varıldığı belirginleşmiştir. Bu demektir ki, PKK, AKP ile masaya oturmuş ve kan üzerinden pazarlık yapmıştır. AKP hükümeti de buna çanak tutmuş ve zillete boyun eğmiştir. Şimdi sıra kimin şereften mahrum olup olmadığı konusuna gelmiştir. Başbakan Erdoğan bize şerefi ve haysiyeti öğretecek kadar sicili ve niyeti berrak biri değildir ve kötü sözlerini aynısıyla kabullenmek durumundadır.
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU:
RECEP BEY'DEN İNCİLER KİTABI YAZIYORUZ. İSİM UZUN GELİRSE RECEPLARUSE OLABİLİR
Haftalık olağan parti grubunda hedefine Başbakan Erdoğan'ı koyan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu çok sert konuştu ve Başbakan Erdoğan'ı 'omurgasız' davranmakla suçladı.
İşte CHP liderinin konuşmasının satır başları:
Bu iktidar döneminde faili meçhullerin hesabını sormak gibi bir kaygı taşımadığını görüyoruz. Aradan 24 saat geçmeden bir önerge verdik ve orada yine AKP milletvekillerinin oylarıyla faili meçhullerin aydınlanması mümkün olmadı. AKP diyor ki faili meçhulleri araştırmak milletvekillerinin görevi mi diyor. Böyle bir parlamentoyu biz kabul etmiyoruz. Yine burada Diyarbakırlı kardeşlerime seslenmiştim. Dünyadan bir ilkten bahsetmiştim. Bir Başbakan'ın yeni bir hapishane sözü vermesini başka bir yerde göremezsiniz.
12 EYLÜL'DEN SONRA FAİLİ MEÇHULLERE GELDİ
Sevsinler seni... Gecenin karanlığında bir kör kurşunla saldırıya uğrayan kişinin acısını hepimiz yüreğimizde hissediyoruz. Ancak milletvekilleri faili meçhullerin araştırılmasını istemiyor. 12 Eylül'de işkenceden geçenlerin acısını sömürdüler sıra faili meçhullerin acısına sıra geldi.
Liberal aydınlara sesleniyorum.. Tuzu kurulara sesleniyorum.. Yetmez ama evetlere sesleniyorum... Yıllarca faili meçhulleri siz yazdınız yıllarca. AKP'nin maskelerinin altındaki yüzü yazın. Samimi olun diyor. Asıl sayın Başbakan'a sormak lazım. Siz gerçekten samimi ve dürüst müsünüz?
2 Nisan 2010 Başbakan Kızılay genel kurulunda konuşuyor. 'Kendi bir parça nimetlerini başkalarına veriyorlar. Açıkça söylüyorum.. Namussuzların yatacak yeri yoktur' Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Sayın İnönü'nün dediği gibi 'En az namussuzlar kadar namuslular da cesur olmalı'... Siz hükümetin Deniz Feneri davasına sahip çıktığını görüyor musunuz? Kızılay'da bu konuşmayı yapan Başbakan'a hatırlatıyorum: Onların yatacak yeri var mı? Ona niye sahip çıkmıyorsunuz? İşlerine gelmiyor değil mi? Sayın Başbakan asıl senin yatacak yerin yok.. Ama o vurgunu yapanların yatacak yeri var orası da AKP'nin koynu. İşin bir garip yönü de bu isimlere AKP belediyeleri ihale veriyor.
Almanya'da mahkum olacaksın Türkiye'den ihale alacaksın. Adı geçen kişiler Başbakan benim arkamda diyebiliyor.
Sayın Başbakan, bizim Cumhurbaşkanı adayımız bunlardır diye geldi mi? Hayır.. Ve eğer sen verdiğin sözün arkasında durmuyorsan sana omurgasız derler.
Sana omurgalı diyebilir miyiz
Çiftçiler kendilerine doğru söylemeyen Başbakan'ı sandığa gömsün. Ofer'i hepiniz bilirsiniz. Önce ben onu tanımam dedin sonra Davos'ta tanıştık dedin.. Ardından Bilkent Otel'de Ofer'i mutfak kapısından içeri aldın. Şimdi sana omurgalı diyebilir miyiz?
SENİN PEYGAMBER SEVGİN BİR GÜNLÜK MÜ
Rasmussen'e çıkar milletin önünde efelenirsin Hz. Muhammed'in karikatürlerinden ötürü haklı olarak çıkışırsın ama bir gün sonra NATO Genel Sekreteri yaparsın. Senin peygamber sevgin bir günlük mü?
Dokunulmazlık konusunda 2002'de dokunulmazlık kalkacak dedi. Sonra sorulunca birinci yılda olmaz dedi. Allahın seversen daha ne kadar kıvıracaksın. Ben senin maskeni indireceğim Başbakan... Verdiğin sözün arkasında dur ve dokunulmazlığı kaldır.
Sen halkı niye kandırıyorsun? İnsan başka türlü kıvırır mı ya?
2 Eylül 2004.. TBMM'de ceza yasası görüşülüyor. Görüşmeden sonra AKP'li vekiller zinayla ilgili bir takım önerge getirdiler. AB'den endişe mesajları geliyor. O zaman Başbakan il başkanları toplantısında konuşuyor: 'Ab üyeleri Türkiye'nin iç işlerine karışır mı' diyor. Bir süre sonra AB'ye giden Başbakan orada başka bir şey söylüyor. Bir adam aynı ay içerisinde 180 derece kıvırabilir mi?
16 Ekim 2010 AKP Kızılcahamam'da kamp yapıyor ve şunu söylüyor: 73 milyon vatandaşın teminatı benim diyor. Eğer sen teminatsan yandık. Bir genel başkan yardımcısı çıkıp demokrasilerde güvenceler yasalardır diyor..
Sayın Başbakan hiç meraklanma hepsini tek tek anlatacağız, ve senin gerçek yüzünü de halka göstereceğiz. Hiç bir zaman söylemlerimizden vazgeçmedik. Sayın Başbakan unutmasın benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil. Arkadaşlarıma talimat verdim Recep Bey'in yalanları diye.. Biraz daha kalın olursa adını Receplarus diyeceğiz. Kimsin? Bir söylediğini 24 saat geçmeden yalanlayan bir isim Türkiye'ye başbakanlık yapabilir mi?
Parlamentoda Sayıştay yasası görülüyor. Bütün demokrasilerde Sayıştay var. Denetleme ekonomik ve verimlilik açısından değerlendiriliyor. AKP Sayıştay'ın performans denetimi yapmasın önerisi yapıldı. Bunun arkasında ne var? 7 aydır Sayıştay Başkanı'nın önünde duran raporlar neden işlenmiyor? Meclis Başkanı neden susuyor?
Yerel medyayı da izliyoruz. 'Namazın kazası bile var ama Çine Barajı'nın açılışının kazası yok' diyebilen bir AKP'li yerel yönetici var. Yaşlıları da baraj açılışına götürüyorlar. Siz yaşlılardan ne istiyorsunuz... Eğer Başbakan vicdanlı bir adamsa o il başkanını görevden alır. Cumhuriyet kadın erkek eşitliğidir, medyanın özgürlüğüdür..
Bütün bu eleştirileri yaparken kimse karamsarlığa kapılmasın... Çünkü CHP var. Yoksulluğu kadar olmaktan çıkaracağız. Hukukun üstünlüğünü bu ülkede egemen kuracağız. Bizim yolumuz açık engeller olsa da yolumuzu açacağız.
Biz zaten arkadaşlarıma talimat verdim. Bir kitap yazıyoruz. Recep Bey'den inciler diye. İsim uzun gelir sığmazsa RECEPLARUSE da olabilir. Çünkü bu tutarsızlıklar ansiklopedi olsa sığmaz.