M. FATİH GEDİMAN / TIMETURK
Gazeteci - Yazar Abdurrahman Dilipak TBMM İnsan Hakları Araştırma Başkanlığı Zafer Üskül’ün, ilköğretimde okuyan bazı öğrenci velilerinin kızlarını başörtülü şekilde okula göndermelerine karşı ortaya koyduğu tepkiye ilgili olarak olayı “sürç-i lisan” olarak gördüğünü söyledi.
Timeturk'e konuşan Dilipak, bu ailelere karşı ancak zamanlama konusunda bir eleştiri sözkonusu edilebileceğini, onun dışındaki tepkilerin doğru bir şey olmadığını söyledi. Öğrenci ailelerinin provakatif amaç taşıyıp taşımadığının somut bulgu ve tanıklara dayandırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Dilipak konuyla ilgili şöyle dedi: “Üskül sürç-i lisan etmiştir. Hele bu öğrencilerin devlet tarafından alınabileceği iddiası son derece vahim bir iddiadır. Bu insanlar son derece sabırlı insanlardır. Zorunlu resmi, TSE damgalı din dersi, resmi ideoloji, resmi tarih, resmi din dayatması, militarist dayatma biçiminde algılanan Milli Güvenlik dersi, Laikçi dayatmalar, okul bahçesinde yapılan törenler, andlar bütün bunlar bir asra yakın bir zamandır devam etmektedir.
Tevhid-i tedrisat kendi başına bir felakettir zaten... İşin ilginç yanı Tevhid-i tedrisatı dayatan militarist kadrolar Askeri eğitimi bu düzenlemenin dışında tutmuşlardır.."
"Başörtüsü sorunu diye bir sorun yok. Hukuk devleti sorunu, insan hakları sorunu var." diyen Dilipak sözlerini şöyle sürdürdü: "Sorun çarpık, Sovyetik laiklik anlayışından kaynaklanıyor. Sorun 60 darbesinin değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen devrim yasalarından kaynaklanıyor.
Şapka kanunu ve bazı kisvelerin giyilmesini yasaklayan yasadan kaynaklanan sorunlar var. Bu memlekette hala hacı, hoca, şeyh, efendi demek yasak. Şapka giymek mecbur ama savcısı da hakimi de şapka giymiyor artık. Hacı demek yasak ama devlet “nasıl hacı olunur” bunun yönetmeliğini yayınlıyor.. Olayın bırakın hukukla ilgisini, akılla ilgisi yok.
Başörtüsü ile ilgili olarak, gerçekten çözüm aranıyorsa, devlet bu işten elini çeker. Bir yasal düzenleme yapmak gerekiyorsa, başka inanç, ifade ve örgütlenme hürriyeti olmak üzere, temel hakların kullanımını engelleyenlerin cezalandırılmasına yönelik bir yasal düzenleme yapılabilir.
İnanç, üniversitelerde de, akıl baliğ olduktan sonra orta öğrenimde de, meslek hayatında da bağlayıcıdır. Unutmamak gerekir ki, Virjinya İnsan Hakları Bildirisinde de ifade edildiği gibi, “devlete sadakatımız, dinimize sadakatımızın teminatı olmak durumundadır.” Devletin, anaya ve yasaların varlık ve meşruiyet temeli, başta inanç, fikir, örgütlenme ve ifade hürriyeti olmak üzere, devletin, anayasa ve anayasaların varlık ve meşruiyet temelleri ile ilgilidir.
Çözüm:
Dilipak çözüm olarak önceliğin 29 Ekim resepsiyonunda olduğunu bildirirken, "Bakalım devletin zirvesinde ne oluyor. 2. Adım ordu evlerine subay anneleri, kışlaya asker anneleri girebiliyor mu? Bir sonrası Meclise başıörtülü kadın aday girebilecek mi? Dini, fesefi, vicdani kanaat sahiplerinin hayatın her alanında kendilerini, başkaları için açık ve yakın bir tehlike oluşturmadığı, genel ahlak, kamu güvenliği, kamu sağlığına yönelik bir tehdit oluşturmadığı sürece özgürce ifade edebilmeleri esastır ve bu sağlanana kadar da bu sorun devam edecektir. Gün gelecek bu ülkede rahibeler kendi kıyafetleri ile, Yahudiler Kipaları ile, sih erkekler sarık ve sakalları ile eğitim de alacak, kamu görevi de üsleneceklerdir. Bu ülkede gün gelecek herkes inandığı gibi yaşayacak, düşündüğünü özgürce ifade edebileceği bir düzen kurulacak. Katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı, adaleti, barışı, özgürlüğü öne çıkartan bir hukuk devleti anlayışı devlete hakim olacak, CHP içindeki bazı kadrolar bunu istemese de."
TEPKİ BÜYÜK: "İSTİFA ETMELİ YA DA İHRAÇ EDİLMELİ"
Öte yandan Üskül'ün açıklamaları ile ilgili basın açıklaması yapan MAZLUMDER ve ÖZGÜRDER Üskül'ün istifa etmesi gerektiğini, partiden de ihracını beklediklerini bildirdiler. İşte o açıklamalar:
AK Parti Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül’ün açıklamasına karşı çıkan Mazlum-Der Bursa Şube Başkanı Şakir Çalışan "Çocukların hangi hallerde anne babalarından devletin koruması altına alınabileceği evrensel hukuk çerçevesinde yasa koyucu tarafından belirlenmiştir. Çocukların kılık kıyafetleri vesayet altına alınmayı gerektiren bir durum değildir. Bazı veliler kendi inançları doğrultusunda yürürlükteki kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı talepte bulunmuş olabilirler. Ancak insan hakları komisyonu başkanı sıfatını taşıyan yılların hocası Zafer Bey de gayet iyi bilir/bilmelidir ki, yasalara aykırı olması bir hakkın insan hakkı talebi olarak ileri sürülmesine mani değildir.
Anne babanın çocuk üzerindeki haklarından biri de şüphesiz dini inancı doğrultusunda eğitmesi ve hayata hazırlamasıdır. Anlaşılıyor ki, bazı veliler çocuklarının ilköğretimde de dinen sorumlu olduğunu ve örtünmesi gerektiğini düşünüyor ve çocuklarına da bu yönde telkinde bulunuyorlar. Bunu da çocukları üzerindeki en tabi hakları olarak görüyorlar. Bundan başka mümkündür ki bazı çocuklar da bizzat kendi tercihleriyle başlarını örtüyor olabilir. Sayın başkan anne babanın veya çocukların böyle bir hakkı olduğuna inanmıyor olacak ki; devletin örtünen çocukları anne babanın elinden alabileceğini söylüyor. Gerekçe de bu velilerin çocuklarının eğitimini engellemesi. Bu gerekçe 28 Şubat zihniyetinin hortlamasıdır. Zira o zaman da öğrenciler başörtülü oldukları gerekçesiyle hem okula alınmıyor, hem de devamsız sayılıp sınıfta bırakılıyordu. Açıklamada ayrıca ikna odaları kurulmasını ima eder şekilde “idare önce veliyi ikna etmeye çalışır. Şu anda yapılan bu. İkna olmazlarsa cezalar var” beyanlarına yer verilmiştir ki bu da 28 Şubat yasakçı zihniyetinin sıkça başvurduğu bir yöntemdir." dedi.
Üskül'ün istifasını isteyen Çalışan şöyle devam etti: "Başta Meclis İnsan Hakları komisyonu başkanı olmak üzere en doğal insan hakları taleplerini provokasyon gibi kötü niyetli bir okumaya tabi tutan bütün siyasileri halktan özür dilemeye, bu açıklamalardan sonra insan hakları savunuculuğu kimliğinin üzerine oturmadığı açıkça anlaşılan Zafer Üskül’ü de komisyon başkanlığından istifaya davet ediyoruz."
Özgür Der, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül'ün çocuklarını başörtülü olarak ilköğretime göndermekte ısrar eden aileleri tehdit etmesine sert tepki gösterdi.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül'ün, ilköğretim çağındaki çocuklarını başörtülü olarak okula göndermekte ısrar eden aileleri uyararak, devletin bu çocukları ailelerinden alabileceği şeklindeki açıklamasına sert tepki gösterdi. Özgür Der Diyarbakır Şube başkanı Av. Serdar Bülent Yılmaz tarafından yazılı olarak yapılan açıklamada, Zafer Üskül’ün partiden ihraç edilmesi gerektiği vurgulandı.