Tirajı günde 39.582 olan Kathimerini gazetesinin 19 Ekim 2010 tarihli sayısında, Aleksis Papahelas'ın Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı mülakatta şunlara yer verildi;
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Aleksis Papahelas'a ve SKAI televizyonunun "Yeni Dosyalar" programına verdiği mülakatta, Türk savaş uçaklarının Ege'de Yunan adaları üzerinden uçuşlarının Türk Silahlı Kuvvetlerinin "hassasiyetinden" kaynaklandığını söyledi. Hükûmetinin konuyla ilgili olarak askerî düzene "uyarılarda" bulunduğunu ima eden Erdoğan, izlenen yollara mesafeli yaklaşıyor. Buna paralel olarak bölgedeki bütün savaş uçakları uçuşlarının NATO kontrolü altında olmasını öneren Erdoğan, böylece gerginliğin ve aynı zamanda silahlanma harcamalarının da sınırlanacağını belirtti, hatta kamuoyunu "silahsızlanmaya" davet etti. Ege'de Türk oşinografi gemilerinin varlığıyla ilgili olarak da bunun üniversiteye bağlı merkezden yapılan ve kendisine göre tahrik olmayan denizaltı aramaları olduğunu söyledi.
Erdoğan "casus belli" konusunda ulusal güvenlik metninde kesin bir ifadenin henüz yer almadığını vurguladı, nihai gelişmeyi ve nihai metinle ilgili olarak alınacak kararları açık bıraktı. Barış yönündeki adımların karşılıklı olması gerektiğini, Ankara'dan tek taraflı hareketin beklenmemesi gerektiğini ima eden Erdoğan, gerginlik yaratmak isteyenlerin tuzaklarından uzak durulması gerektiğini ifade etti.
Ege'de enerji yataklarından yararlanma konusunda açıklama yapan Erdoğan, Yunanistan-Türkiye karşılıklı yararlı iş birliği olanağı ve yakın bir zamanda iki taraf arasında bir anlaşma yapılmaması için bir neden görmediğini belirterek aksi hâlde her iki ülkenin de kayba uğrayacağını sözlerine ilave etti. Genel olarak iki ülke arasında Ege merkezli geniş iş birliği yetenekleri ve perspektifleri olduğunu belirtti. Ancak Erdoğan'ın yasa dışı göç ve Türkiye'nin yasa dışı göçmen akınını engelleme yönünde sarf ettiği çabalara dair açıklamaları genel ve kısa oldu.
Atina'da İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesi olasılığına dair bir soruya verdiği cevapla Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki uçurumun hâlâ büyük olduğunu gösteriyor. Netanyahu'nun zirvede olmasının kendisinin olmamasına neden olacağını belirten Erdoğan, Gazze'ye insani yardım taşıyan konvoya silahlı saldırıya değindikten sonra İsrail'in Orta Doğu'da çok önemli bir dostu, Türkiye'yi kaybetme noktasında olduğunu vurguladı.
--Karşılıklı Barış Adımları... "Casus Belli"ye Hayır--
PAPAHELAS: Hükûmetiniz ulusal güvenlik dogmasını yeniden gözden geçiriyor. "Casus belli" ve kaldırılması olasılığıyla ilgili bazı bilgiler var. Bu, Parlamentonuzda yapabileceğiniz bir şey. Yunanistan'dan buna bir karşılık bekler misiniz?
ERDOĞAN: Hazırlanmakta olan metnin nasıl ifade edileceğine bakacağız. Başka bir deyişle ülkeler "casus belli" yaratan durumlar uygulamamalı. Hiçbir ülkenin bunu istemediğine inanıyorum. Şu anda farklı bir dönemdeyiz. Barış yönünde adımların atıldığı bir dönem. Elbette karşılıklı. Bunu da yaptığımızda Yunanistan da bizler de sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Ve sanıyorum, bütün çabalar barış yönünde sürdürülen çabalarsa savaş nedeni konusu olmayacak. Bu nedenle çeşitli muhafazakâr görüşleri, geçmişe yapışıp kalan görüşleri yok etmeliyiz ve sanıyorum Sayın Papandreu ile -kendi tarafından o da bunu yapıyor- durumun gidişatını değiştirmeye çalışıyoruz.
Gerginlik yaratmak isteyenlerin tuzaklarına düşmemeliyiz ve basın da bu tür bir yol takip etmemeli diyebilirim.
PAPAHELAS: Yıl sonuna kadar iki ülkenin Ege ile ilgili bir anlaşmaya varabileceklerine inanıyor musunuz? Örneğin hidrokarbon, doğal gaz vb. yataklarından yararlanma yönünde ortak çalışma yeteneği var mı?
ERDOĞAN: Bu konuda anlaşmaya varmamak için herhangi bir neden görmüyorum. Bu konuların çözülmesi için görüşmeler devam ediyor. Bu alanda iş birliği yapmak için hazır olmalıyız. Bizi ortak çıkarımız yönlendirmeli. Bence bu adımları atmalıyız. Aksi hâlde Yunanistan da Türkiye de kayıplara uğrayacak. İş birliği ve ortak faaliyetten hem Yunanistan, hem Türkiye yarar sağlayabilir. Zaten biz şu anda Yunanistan'a ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla doğal gaz ihraç ediyoruz. Bu boru hattının, dostluk boru hattı olduğuna inanıyorum. Müteakiben İtalya ve Arnavutluk yönünde genişletilecek ve bu konuda herhangi bir ön yargımız yok.
Ege'nin bir dostluk ve barış denizi olmasını, her iki tarafa kazanım sağlaması gereğine inanıyoruz. Anlaşmalıyız, ortaklaşa yatırımlar yapmalıyız ve o zaman ulusal düzeyde kazanımlar elde edeceğimize inanıyorum, her ülke kendi açısından ve aynı zamanda uluslararası düzeyde de. Çeşitli alanlarda iş birliği yapmayı başardığımızı sanıyorum. Örneğin doğal afetlerle ve orman yangınlarıyla mücadelede, depremlerde vb. konularla ortak mücadele yönünde anlaşmalar imzalandı. Bu alanda da neden devam etmeyelim.
--Kamuoyu "Askersizleştirilmeli"--
PAPAHELAS: Kısa bir süre önce silahlanma harcamalarının kısıtlanması gereğinden söz ettiniz. Sizle mutabık olabilirim fakat birçok Yunan, Türk uçaklarının küçük Yunan adaları üzerinden uçtuğunu veya bir Türk savaş gemisinin Atina'nın çok yakınına geldiğini görünce kaygılanıyor. Silahlı Kuvvetlerinizi bu tür tahrik edici eylemlerden neden uzak tutmuyorsunuz? Bu, iki ülke arasında yapılanmakta olan ortama çok yardımcı olacaktır.
ERDOĞAN: Savaş uçaklarının Yunan adaları üzerinden uçuşlarının eskiden olduğu kadar sık olmadığına inanıyorum. Belirli uyarılar yapıldı, özellikle de Türkiye'deki referandumdan önceki dönemde sanıyorum savaş uçaklarının uçuşlarına ara verilmişti. Biz aslında adaların üzerinden uçuşların hiç olmamasını istiyoruz. Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Silahlı Kuvveleri bu konuda hassastır. Ben de şuna üzülüyorum: Yunanistan'ın savaş uçakları çok geniş bir alanda uçuş gerçekleştiriyorlar. Başka bir ifadeyle bizim kıta sahanlığımıza kadar ulaşıyorlar. Bizim katedecek bu kadar büyük mesafemiz yok. Burada da karşılıklı bir anlayış gerekiyor sanıyorum.
Ortak bir ittifakın, NATO'nun üyesiyiz ve bu uçuşların maliyeti de yüksek sanıyorum. Bizim tarafta daha azdır diyebilirim fakat yine de bir yüktür. Bir taraftan bir savaş uçağı kalktı mı öteki taraftan da bir uçağın kalkması zorunlu.
Uçakların merkezi artık NATO olmalı, oradan kontrol edilmeleri gereğine inanıyorum. Savaş uçakları bu tür uçuşlar yapabilir fakat NATO tarafından kontrol edilmeli. Kamuoyumuzun psikolojisini değiştirmeliyiz. Kamuoyu askersizleştirilmeli. Konulara askerî açıdan bakmamalı. Sanıyorum dostum Sayın Papandreu da bu tür bir gelişme istiyor.
Yine görüşeceğiz, bu kez bu fırsatı bulacak mıyız bilmiyorum, belki gündemde değil. Yorulduğumuzu söylemem gerekir. Bütün bunlardan bir yorgunluk var.
--Karşılıklı Bilgilendirme--
Ayrıca üniversite araştırma merkezlerine ait olan gemilerin denizaltı arama faaliyetinde bulunmalarının tahrik edici olmadığına inanıyorum, bilimsel araştırmalardır. Taciz eden savaş gemileri varsa bunu bilmiyorum. Ege'de seyreden geminin bilimsel arama amacı vardı. Savaş gemilerinin izlediği rotalar hakkında karşılıklı bilgi edinmemiz gerekir.
Aynı zamanda kıta sahanlığıyla ilgili konular var. Bu konular olmasaydı iyi olurdu, karşılıklı anlayışın askerî harcamaları hafifletmemize yardımcı olacağına inanıyorum. Birbirimizle yakınlaşmak için büyük mesafeler katedeceğiz.
--Netanyahu'nun Kongreye Katılması, Benim Katılmamam İçin Bir Neden--
PAPAHELAS: Yunanistan'ın karşı karşıya geldiği sorunlardan biri yasa dışı göç. Çok sayıda göçmen Türkiye'nin sınırlarından geçiyor ve Yunanistan'a geliyor. Bu da çok büyük bir sosyal sorun oldu. İyi organize edilmiş, disiplinli bir ülke olan Türkiye'nin isterse sınırlarını kapatabileceğini hissediyoruz ve birçok Yunan bu akını neden durdurtmadığınızı soruyor.
ERDOĞAN: Türkiye'den Yunanistan'a kaçak göç akını istenen bir şey değil. Bu insanlar Türkiye'den gitmiyor, bildiğiniz gibi Türkiye geçiş toprağı ve bu ticareti yapanlar var. Konu bizi de ilgilendiriyor. Türk Emniyet yetkilileri uzun zaman konuyla uğraştılar ve sorunun önüne geçmek amacıyla uğraşmaya devam ediyorlar. Ve biliyorsunuz, iadeleri konusunu ele almaya çalıştığımız Dikili Limanı da var.
PAPAHELAS: İsrail Başbakanı Sayın Netanyahu'nun iklim değişikliği zirvesi nedeniyle Atina'da olması olasıdır. Olası görüşmenize ilişkin haberleri nasıl yorumluyorsunuz?
ERDOĞAN: Ben açık konuşan bir kişiyim, gizli gündemim yok. Hiçbir zaman olmadı. İklim değişiklikleriyle ilgili toplantıya davetli olarak Atina'ya geleceğim. Ve orada, elbette, Yunanistan Başbakanı Sayın Papandreu ve Malta Başbakanı bizi misafir edecek. İsrail Başbakanı katılırsa o zaman ben katılmam. Bunu kabul edemem. Kısa bir süre önce uluslararası sularda insani yardım taşıyan gemilerimize karadan ve havadan saldırıldı, silahlı bir saldırı oldu ve 9 kurban verdik.
Bildiğiniz gibi (BM) İnsan Hakları Konseyi raporu İsrail'in bu tepkisini kınadı. BM, Pakistan ve başka ülkeler de bu konuda, Gazze Şeridi'ne insani yardıma karşı İsrail tepkisine dair sorular ortaya koydu. Bu konuyla ilgili olarak sanıyorum ki İsrail, Orta Doğu'da çok önemli bir dostu, Türkiye'yi hemen hemen kaybetme noktasında bulunuyor. Bu nedenle ben İsrail Başbakanı ile ve yakın çalışma çevresiyle konuşamam. Bu hükûmetin, politikasını yansıtan küstahlığı bence ödemesi gerekir. Bütün liderleri bu tutum karşısında sessiz kalmamaya davet ediyorum. Konuyu Sayın Papandreu ile görüştüm ve tepkisi nedeniyle kendisine teşekkür ettim. Yunanistan ile İsrail'in ikili ilişkileri beni ilgilendirmeyen konular ve bu konu hakkında konuşmak için bir nedenim yok.
BYEGM