Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aralık ayındaki Washington ziyareti sırasında, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesi sonrasında temelleri atılan "ABD-Türkiye Ekonomik, Ticari ve Stratejik İşbirliği Çerçevesi"nin koordinatör bakanlar düzeyindeki toplantısı Washington'da yapıldı.
Toplantıda, Türkiye'yi koordinatör bakanlar olan Babacan ve Çağlayan, ABD'yi ise Ticaret Bakanı Gary Locke ile Ticaret Temsilcisi Ron Kirk temsil etti.
Babacan ve Çağlayan, toplantının ardından Türkiye'nin Washington büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenledi.
ABD'nin bu tür işbirliğini Avrupa'da bir tek Polonya ve Rusya ile yaptığını belirten Babacan, bunun ABD'nin Türkiye'ye verdiği önemi gösterdiğini söyledi. Babacan, toplantıya Dış Ticaret, savunma, sağlık bakanlıkları gibi pek çok kurumdan 32 kişilik ekiple katıldıklarını, ABD tarafından da ticaret temsilliği, Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri, Enerji ve savunma bakanlıklarından oluşmak hemen hemen aynı oranda bir katılım bulunduğunu ifade ederek, toplantıda Türk ve Amerikan bürokrasisisin en yüksek ve en geniş şekilde temsil edildiğini anlattı. Babacan, "Bu hem bizim hem ABD tarafının bu yapıya verdiği önemi gösteren önemli bir sinyal" dedi.
YAPILAR TEK ŞEMSİYE ALTINDA
Gündemin çok geniş konuları kapsadığını dile getiren Babacan, şimdiye kadar ki Türkiye ile ABD arasında oluşturulan tüm ekonomik yapıların da bu yapının şemsiyesi altında toplandığına işaret etti.
Babacan, toplantıda, Türkiye'nin başta tarım ürünleri olmak üzere farklı ihraç ürünlerini ABD'ye satabilmesi ve Türk işadamlarının daha rahat vize alabilmesine yönelik sorunları dile getirdiklerini, ABD'nin de GDO'lu ürünlere yönelik Türkiye'deki uygulamaların ABD'nin ihracatına ilişkin sorunları gündeme taşıdığını belirtti.
Faydalı geçen toplantıda tüm konuların açık konuşulduğunu bilderen Babacan, "Böylece ilgili bütün kurumların resmin tümünü görmesini sağlayan ortamı sağlamış olduk. Artık hem onlar hem biz resmin tümünü görüyoruz. Bunun, sorunların çözümünde ve fayda alanlarının geliştirilmesinde faydası çok olacaktır" diye konuştu.
Bakanlar düzeyindeki ikinci toplantının gelecek yıl sonbaharda Türkiye'de olacağını, ancak diğer yetkililer, kurumlar ve teknisyenlerin irtibat ve çalışmalarının süreceğini vurgulayan Babacan, yapının her iki ülkelerin liderlerinin talimatıyla, bakanlar düzeyinde oluşturulması ve güçlü bir siyasi sahiplenmeyle konuların üzerinde durulacak olmasının önemine işaret etti.
"YENİ BİR SAYFA"
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da bu konunun, siyasi ve askeri işbirliğinin ticaretle taçlandırılması, iki ülke ilişkilerinde "yeni bir sayfanın başlangıcı" anlamına geldiğini söyledi.
Çağlayan, "Çözüm, sonuç odaklı bir çalışma performansı göstereceğimiz kanaatindeyim. Sadece toplantılar yapılıp konuşulacak değil, sorunların tespit edilip, üzerine gidildiği ve belli amaçlar dahilinde çalışılacak bir ortam sağlanıyor" diye konuştu.
Toplantıda, ABD tarafının ilaç üretimi ve GDO'lu ürünler konusundaki sorunları ilettiğini, kendilerinin de siyah incir, nar gibi bazı tarım ihracat ürünlerine uzun yıllar süren ambargoları konuştuğunu kaydeden Çağlayan, siyah incir gibi Türkiye'nin dünyaya sattığı ürünün ABD'de yıllarca engellenmesinin prestij olarak da sorun olduğunu dile getirdi. Çağlayan, toplantıda karşı tarafın bu konuyla süratle ilgileneceğini belirttiğini ifade etti.
Çağlayan, Türk işadamlarına yönelik vize sorunlarıyla ilgili olarak da "ABD korumacılığa karşı olduğunu söylüyor ama Türk işadamına uygulanan vize, başlı başına bir korumacılık unsurudur, ticarette teknik engeldir ve haksız bir rekabet uygulamasıdır. Bizim Türk iş adamları vizeden dolayı maça başlarken bir-sıfır mağlup başlıyor" dedi.
Bu konu üzerinde de çalışmalar yapılacağını söyleyen bakan Çağlayan, toplantıda, ABD tarafında da olumlu izlenimler edindiklerini belirterek, stratejik işbirliği çerçevesinin "bugüne kadar yapılanların en iyisi" olduğunu söyledi.
"TEK TARAFLI AŞK"
Bakan Çağlayan, Türkiye ile ABD arasındaki ticaretin istenen düzeyde olmadığını hatırlatarak, Türkiye'nin ABD'ye ihracatı 8 yılda değişmezken, ithalatın 3 katı armasını "tek taraflı, platonik bir aşk" olarak tanımladı.
Bunun dengelenmesi gerektiğini bildiren Çağlayan, artık ABD'yi New York, California, Teksas, Illinois, Florida ve Georgia olmak üzere 6 eyalete bazında değerlendireceklerini ve buralara daha fazla ağırlık vereceklerini anlattı.
Çağlayan, stratejik işbirliği çerçevesi kapsamında kurulacak Türk-Amerikan İş Konseyi'nin de önemli roller oynayacağını söyledi.
Konsey için ABD tarafının 8 isim belirlediğini, Türkiye'nin tespit edeceği 12 ismin gelecek hafta içinde belli olacağını ve ABD'ye bildirileceğini belirten Çağlayan, iş konseyinin ilk toplantısının kasım-aralık ayında yapılmasının planlandığını kaydetti.
Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu başlatmış olduğumuz mekanizmayı bakanların sadece yılda bir araya geldiği bir toplantı olarak değil, daha düzenli bir mekanizma olarak işletmek, çalışma grupları ve komiteleri daha gündemli ve takvimli olarak bir araya getirmek, bürokratları sık sık bir araya getirmek amacındayız ve bizim de bakanlar olarak bunlara mutlaka izlememiz ve ilerlemeleri mutlaka görüyor olmamız gerekiyor ki arkadaşlarımıza bunlara göre hedefler verelim.
Bu çerçevede dünyanın en fazla ithalatını yapan Amerika'ya biz genel ticaretten almış olduğumuz payı yakalayabilsek, yani yüzde 1'lik bir pay elde edebilsek, yaklaşık 15-16 milyar dolar ihracatı ABD'ye yapmamak elden değil. Böyle bir ithalat içinde Türkiye çok net bir şekilde bu ihracatı yapabilecek bir seviyede."
"TİCARETİ ARTIRMAMAK İÇİN NEDEN GÖRÜNMÜYOR"
Bakan Çağlayan, bir soru üzerine, savunma sanayinde iki tarafın da karşılıklı ihracat yaptığını belirterek, Türkiye'nin ABD'den 8.5 milyar dolarlık ithalatında, savunma sanayinin 376 milyon dolarlık kısmı oluşturduğunu ve yüzde 5'in altında kaldığını söyledi.
Çağlayan, başka bir soru üzerine, ABD'de her eyalette farklı alanlarda farklı ithalat ürünlerinin ortaya çıktığını anlatarak, otomotiv, makine, inşaat malzemeleri, mermer, demir-çelik sektörü gibi alanlarda ticaretin geliştirilebileceğini bildirdi.
Çağlayan, "ABD'ye ticaretimizi artırmamak için bir neden görünmüyor" dedi.
Türkiye'nin iyi bir beyaz eşya üreticisi olduğuna dikkati çeken Çağlayan, ABD'nin standartlarına uygun beyaz eşya ihracatının önemli olduğuna işaret etti.
"İRAN İLE TİCARET KONUŞULMADI"
Babacan, bir soru üzerine, toplantıda İran ile ticaret konusunun görüşülmediğini söyledi.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarının yerinin ayrı olduğunu, ABD'nin tek taraflı kararlarına Türk şirketlerinin kendilerinin bakıp karar vermesi gerektiğini belirten Babacan, şunları kaydetti:
"ABD'nin tek taraflı kararları bizi Türkiye Cumhuriyeti devletleri olarak bağlamaz. İran'la iş yapan bankalarımız, şirketlerimiz bakacaklar, bakıp kararlarını kendisi verecek. Onların serbestçe karar verip kendi yollarını çizmeleri gerektiğini düşünüyorum. Burada bir paranoyaya, yersiz korkuya gerek yok bankalarımız, şirketlerimiz için. Mutlaka konuyu detaylı incelesinler, ona göre karar versinler. Bugün gündeme gelmedi, bu toplantıda gündeme gelmesi de yanlış. Çünkü ABD'nin tek taraflı aldığı kararı ikili ortamda tartışmaya açmak yanlış."
"TÜRKİYE'YE YÖNELİK DEZENFORMASYON VAR"
Bakan Babacan da kendisine yöneltilen bir soru üzerine, toplantıda "pazarlık ve müzakere" anlayışının değil, birlikte, herkesin kazanacağı çözümler üretmeye yöneldiklerini söyledi.
Babacan, ABD'ye ticarette eyalet eyalet yaklaşmanın önemli olduğunun altını çizdi.
Savunma sanayi alımlarında da artık ofset anlayışına gidildiğini belirten Babacan, alınan teknolojinin ne kadarının Türkiye ile paylaşacağı veya ürünün bazı parçalarının Türkiye'de de üretilmesi gibi paket üzerinde müzakereler yapıldığını, düz alıcı mantığının uygulanmadığını ifade etti.
Babacan, bir başka soru üzerine, özellikle son aylarda Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili olarak "yoğun bir dezenformasyon yapıldığını gördüklerini" söyledi. Dış politika gündeminde bazı kritik konuların bulunduğunu, bunların çoğunluğunun ABD'nin dış politika gündemiyle uyuştuğunu ama hepsinin uyumlu olmasının söz konusu olamayacağını belirten Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye, kuşkusuz ABD ile müttefik, dost bir ülkede, pek çok konuda ortaklığımız, ortak anlayış anlayışımız vardır, ama bu demek değildir ki yüzde 100 her konuda beraber, aynı hareket edeceğiz.
Hangi ilişki olursa olsun, ilişkide ihtilaf yoksa o ilişkide sağlıklı olmayan bir şey olduğunu gösterir. İhtilaf yoksa demektir ki bir tarafın diğer tarafa baskısı, sindirmesi söz konusudur. İtilaf her sağlıklı ilişkinin tabiatında vardır ama önemli olan ihtilafı ortaya koyup, neyse konular açıkça, dostça konuşabilmek, çözüm üretebilmektir.
Bizim özellikle enformasyon konusunda çok çok dikkat etmemiz gerekiyor, Türkiye'yi doğru anlatma konusuna çok çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Türkiye'nin Irak ve Afganistan'a katkısı çok çok önemli. Bizim dış politika çizgisinde barış, istikrar adına yaptığımız pek çok şey, aslında Amerika'nın dış politika ve dış çıkarlarına da çok aykırı olmayan şeyler.