'100 Yaşı Devirmenin Sırları' yazı dizisinin sergisini açan gazeteci Esra Tüzün, 'Anadolu'da yüz yaşını geçmiş 33 bin kişi var. Hepsi taş devri diyetiyle besleniyor ve beş vakit namaz kılıyor.' diyor.
William Shakespeare, 'Neşe ve kahkaha olduktan sonra varsın kırışıklıklar gelsin.' der. Türkiye'de 100'üne merdiven dayayan ve yüzündeki kırışıklıklara aldırmadan gönül rahatlığıyla gülen binlerce insan var. İnanmazsınız ama Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji bölümünün araştırmalarına göre ülkemizde 100 yaşını deviren 33 bin kişi bulunuyor.
Anadolu'daki yaşlıların en önemli özellikleri hayatın içinde olmaları, gülüp eğlenmeleri, karanlık, kuytu bir köşede ölümü beklememeleri. Sabah Gazetesi Sağlık Editörü Esra Tüzün, geçtiğimiz ay hayatın içindeki bu insanlara mercek tutmuş, 100 yaşını görenlerle ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştı.
Tüzün; yaşantıları, inanışları, hayata bakış açıları ve tabii ki sağlıklı bünyeleriyle hepimize örnek teşkil edecek 25 ismi 100 Yaşı Devirmenin Sırları başlıklı sergisine taşıdı. İçlerinde kimler yok ki! Elinden dört şişi hiç düşürmeyen Halime Teyze (109), Kahramanmaraşlı doksan yıllık berber Ali Yılmaz (103), doğal olmayan hiçbir lokmayı ağzına koymayan Mehmet Dede (121), yoğurtsuz sofraya oturmayan Hatice Nine, Türkiye'nin en yaşlısı Nuri Dede (125)... Kimi elinde bastonuyla güç gösterisi yapmış, kimi bahçesinde yetiştirdiği güllerin içinde objektiflere poz vermiş. Hepsi içten, doğal, gülümseten insanlar.
EsraTüzün, yaşlılar projesine dört ay önce başlamış. Yabancı bir ajansın 'Genetik mi, sosyal çevre mi yüz yaşına gelmede daha etkili?' haberini görüp araştırmaya koyulmuş. Türkiye'deki yaşlıların haritasını çıkaran Akdeniz Üniversitesi'yle bağlantıya geçmiş. Gidebileceği noktaları belirledikten sonra İstanbul'a en yakın illerden başlayarak Anadolu'yu keşfe koyulmuş. Arabaların çıkamadığı yaylalara yürüyerek gitmiş, eşini yanına alarak belde bucak dolaşmış. Tüzün, dört ay içerisinde Türkiye'nin her tarafını gezdiğini söylüyor. Zaten bu süre zarfında başka hiçbir haber ile uğraşmamış.
'100 yaşını deviren insanların temel özellikleri nelerdir?' diye soruyoruz kendisine. Sergideki fotoğrafları gösterip cevap veriyor: "Taş devri diyeti yapıyorlar. Hayatın içindeler, yükseklerde yaşıyorlar, hırslı değiller, paylaşmayı çok seviyorlar, su ya da deniz gören yerde yaşıyorlar, alkol ve sigara kullanmıyorlar, çok inançlılar, istisnasız hepsi beş vakit namazını kılıyor. Hemen hepsi sıkıntılar içinde büyümüş, dünya savaşlarını, Cumhuriyet'in kuruluşunu, darbeleri dünya gözüyle görmüş. Öyle el bebek gül bebek yaşamamışlar. Açlık çekmişler, çocuklarını, torunlarını kaybetmişler. Altı aylık askerlik kısalmalı diye konuşulurken onlar üç yıl askerlik yapmış. Ama her şeye rağmen sağlıklı bir şekilde bugünlere gelebilmişler."
Taş Devri diyeti nasıl yapılıyor?
Taş devri diyeti yapan yüzyıllık çınarlarımız ilk insanın beslenme modelini örnek alıyor. Zeytinyağı, sucuk, pastırma, süt ürünleri kullanıyor; un, şeker ve tahıl ürünlerini ağızlarına koymuyorlar. Taş devri insanın bol bol yediği böbrek, yürek, kokoreç ve işkembenin yanı sıra taze meyve, sebze tüketiyorlar. nüne gelen sütü içmiyorlar. Sadece ekşiyen, kesilen ve kaymak bağlayan sütleri içiyorlar. Bir de her gün mutlaka 2-3 tane yumurta yiyorlar. Köy tavuğu ve yalnızca yüzeyde yaşayan balıkları yiyor; mısır, ayçiçeği ve konalı yağları kesinlikle yemiyorlar. Günde 8 bardak su içilmesi bu diyetin olmazsa olmazı. Günde iki diş sarımsak, bir baş kuru soğan, 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu ise diyetin ana maddesi.
Zaman