İngiliz basınından özetler

Konferans sırasında yapılacak harcama kesintilerine ilişkin tartışmaların öne çıkması bekleniyor.

Başbakan David Cameron ve Çalışma Bakanı Iain Duncan Smith de bazı sosyal yardımların kesileceğinin mesajını vermişti.

George Osborne da 109 milyar sterlinlik bütçe açığının silinebilmesi için hızlı adımlar atılması gerektiğine işaret edecek.

Osborne, herhangi bir gecikmenin en çok yoksulları vuracağı ve ülkeyi on yıl sürebilecek bir borç dönemine teslim edeceği uyarısında bulunacak.

Muhafazakar Parti’nin eğilimi

Independent gazetesi ise Muhafazakar Parti'nin çalışmalarını yakından takip eden ve parti tabanının görüşlerini yansıtan ConservativeHome adlı internet sitesinin kendileri için yaptığı bir anketin sonuçlarını aktarıyor okuyucularına.

1727 parti üyesinin katıldığı ankete göre her 10 kişiden 6'sı, Başbakan Cameron'un hükümeti ayakta tutmak için, koalisyon ortağı Liberal Demokratlara çok fazla taviz verdiği görüşünde.

Ankete katılanların yüzde 64'ü, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılıp ayrılmaması konusunda bir referandum düzenlenmesini istiyor.

Liberal Demokrat Başbakan yardımcısı Nick Clegg ise şüphesiz parti üyelerinin belki de en çok destek verdikleri isimlerden biri.

Ankete katılanların yüzde 88'i, Clegg'in diğer Liberal Demokratlara benzemediği ve kabinedeki bir çok bakanla kıyaslandığında Clegg'i tercih ettiklerini söylüyor.

Muhafazakarlar koalisyonun İngiltere için iyi bir tercih olduğuna inansalar da Liberal Demokratlarla farklı görüşte oldukları Avrupa, insan hakları, üniversite fonları, vergi ve ceza politikaları konusunda sorunların kapıda olduğu uyarısında bulunuyor.

Terör saldırısı uyarısı

Haftasonunda Washington yönetiminin, İngiltere, Almanya ve Fransa'da terör saldırısı uyarılarında bulunması, İngiltere'de hemen tüm gazetelerde yer buluyor.

Uyarıya gerekçe olarak El Kaide'nin Mumbai kentinde düzenlenen saldırıya benzer komando tarzı eylem hazırlığında olduğu yönünde alınan istihbarat gösterilmişti.

El Kaide'nin İngiltere, Fransa ve Almanya'daki bazı kentlerde eşgüdümlü saldırılar planladığı bildirildi.

Ancak İngiltere'de terörle mücadele ve güvenlik birimleri, uyarının yeni bir istihbarata dayandığı haberlerini reddetti.

İngiltere'de yetkililer terör alarmı seviyesini de Ocak ayından bu yana aynı kalan 'ciddi' seviyesinde tutuyor ve bir üst aşama olan "kritik" seviyeye geçirmeyi planlamadığını söylüyor.

Fransa ve Almanya'da ise alarm seviyesi yükseltilerek güvenlik önlemleri artırıldı.

İnsansız uçaklar

Daily Telegraph gazetesi, Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon ve Merkezi Haber alma Teşkilatı CIA'in, Taliban ve El Kaide örgütüyle savaşında, Afganistan'daki insansız uçak ve füzeleri gizlice Pakistan'a kaydırdığını yazıyor.

Amerikan ordusu, strateji değişikliği kapsamında Predator ve Reaper tipi insansız uçakları CIA'ye kiraladı. Gazeteye göre bu strateji değişikliği, Obama yönetiminin, Pakistan'ın, kendi topraklarındaki aşırılık yanlısı İslamcı hücreleri hedef almakta isteksiz olduğu ya da yetersiz kaldığı görüşünün önemini gösteriyor.

NATO helikopterlerinin üç Pakistanlı askeri vurması sonrası Amerika Birleşik Devletleri ile Pakistan'ın ilişkileri gerilmiş, İslamabad yönetimi Afganistan'daki birliklere ikmal güzergahını sınırı kapatarak bloke etmişti.

Militan oldukları düşünülen bir grup saldırgan da Cuma günü sınır kapandığı için bir depoya çekilen NATO tankerlerini ateşe vermişti.

İnsansız uçak faaliyetlerinde artışın kısmen, Batı Avrupa'daki terör saldırısı planlarını bozmayı amaçladığı belirtiliyor.

Amerikalı yetkililer, İngiltere, Fransa ve Almanya'yı hedef alabileceği düşünülen bu tür planların ardında Usame bin Ladin ve diğer El Kaide liderlerinin olduğu görüşünde.

İngiltere ekonomisi ve yabancı işçiler

Financial Times gazetesi, "yabancı işçi sayısı artıyor" diyor. Gazetenin yaptığı bir analiz, İngiltere'deki işletmelerin ekonomik kriz sırasında İngiltere doğumlu işsizlerin sayısı keskin şekilde arttığı halde, daha fazla yabancıya iş vermeye devam ettiklerini ortaya koydu.

Veriler, İngiltere ekonomisinin farklı bölümlerinde resesyonun etkilerinin de farklı olduğunu gösteriyor.

Ancak Başbakan Cameron'un İngiltere'ye göçü doksanlı yıllar seviyesine düşürme planlarının maliyeti de yapılan analizde hesaplanmış. Araştırmaya göre yabancı işçilerin İngiltere ekonomisine ciddi katkıları bulunuyor.

Buna göre yeni gelen göçmen sayısına sınır getiren düzenlemelerin 2011 yılından itibaren uygulanmaya başlaması, gelecek beş yılda 33 milyar sterline mal olabilir.

İngiltere hükümeti söz konusu düzenlemenin olası ekonomik etkilerini değerlendirmek üzere bağımsız bir rapor hazırlanması talimatını vermişti.

Bu raporun, göçmen sayısını sınırlamaya yönelik düzenlemeler uygulanmadan önce kabinede tartışılması bekleniyor.

Aşırı sağ politikalar

Guardian gazetesinin yorum sayfalarında ise Slovenyalı ünlü düşünür Slavoj Zizek'in bir makalesi dikkat çekiyor. Zizek, Avrupa genelinde aşırı sağ politikalar yüzünden herkesin, göçmenlikle mücadelede 'mantıklı' politikalara ihtiyaç olduğu fikriyle zehirlendiğini yazıyor.

“Geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Çingeneleri sınırdışı etmesi tüm Avrupa'da tepki çekti, ama bu durum sınır dışı işlemlerini durdurmadı - ki bunlar, Avrupa siyasetinde çok daha derin bir buzdağının görünen ucu.

“Bir ay önce de üst düzey bir banka yöneticisi ve Sosyal Demokratlara yakınlığıyla bilinen Theo Sarrazin, Almanya'yı karıştırdı. Çok sayıda göçmenin ulusal kimliğini korumasına izin vermesinin, Alman ulusunu tehdit ettiğini savunuyordu.

“Kısa süre öncesine dek Avrupa ülkelerinde seçmenin çoğunluğuna hitap eden başlıca iki ana parti tipi öne çıkardı: Hristiyan, liberal muhafazakar gibi merkez sağ partiler ve sosyal demokrat, sosyalist merkez sol partiler.

“Ancak Batı'da yakınlarda yapılan seçim sonuçları farklı bir kutuplaşmanın yavaşa yavaş yükselmeye başladığının işaretlerini veriyor.

“Artık genellikle liberal kültürel bir gündemle küresel kapitalizmi savunan merkezci bir parti yapısı, ağırlık kazanıyor. Bunlar, genelde etnik azınlıklara, eşcinsellere, kürtaja hoşgörülü yaklaşıyor.

“Karşısında ise giderek güçlenen göçmen karşıtı popülist partiler... ki Bunların uçları neofaşist gruplara dek uzanıyor.”

İkiz Kuleler ve İslam merkezi

ABD'de 11 Eylül saldırılarının düzenlendiği İkiz Kuleler'in hemen yakınına İslam merkezi inşa edilmesine yönelik planlar ciddi tepki çekmiş, hatta bazı küçük kiliselerin liderleri, Kuran yakma eylemleri düzenleme tehdidinde bulunmuştu.

Daily Telegraph, söz konusu merkezin tasarımlarının uzmanların beğenisine sunulduğunu aktarıyor.

İngiltere'deki iktidardaki muhafazakar Partinin, yıllık olağan kongresinin dün açılması sonrası bugün de Maliye Bakanı George Osborne'un yapacağı konuşma merakla bekleniyor.

Gazeteye göre petekli bir ön cephesi bulunan 16 katlı bir bina taslağı gündemde; binada bir restoran, aşçılık okulu, sanat stüdyoları, bir oditoryum ve kreş dahi olacak.

12'inci katına kurulacak 11 Eylül anma salonu ise her dinden insana açık olacak.

Tasarlanan binanın ön cephesindeki peteklerin içinde Yahudiliğin sembolü Davut'un Yıldızı ile Süleyman'ın Mührünü andıran şekiller de var.

Ancak gazeteye göre bu bina daha çok Süpermen'in Kutuplar'daki Yalnızlık Kalesi'ni andırıyor.

bbc

İngiliz basınından özetler

İngiliz basınından özetler (4 Ekim 2010):