İngiliz basınından özetler
İngiliz basınından özetler (1 Ekim 2010):
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-01 09:34:00
Dergi, Başbakan Erdoğan'a karşı yöneltilen, muhalif sesleri bastırma suçlamasının, Bekir Coşkun'un Habertürk gazetesinden kovulmasıyla birlikte yükseldiği yorumunu yapıyor.
"Hükümet karşıtları merkez medyadan ayıklanıyor"
Economist özetle şöyle devam ediyor:
"Gazetenin sahibi Bekir Coşkun'un hükümetten gelen baskı nedeniyle değil, "saldırgan üslubunun" gazetenin çizgisine uymaması nedeniyle görevinden alındığını söyledi. Ancak, hangisi doğru olursa olsun, hükümet karşıtı gazetecilerin sürekli olarak merkez medyadan ayıklanıyor olması, Erdoğan'ın eleştirilere karşı hoşgörülü olmadığı görüşünü güçlendiriyor."
Dergi, hükümetle medya devi Aydın Doğan arasında 2009 yılı Eylül ayında yaşanan vergi cezası sorununun ardından, Doğan grubuna ait kuruluşların AK Parti karşıtı bazı isimleri görevden düşürüp, bazılarını ise kovduğunu da aktarıyor. Economist, Aydın Doğan'ın medya grubunu Rupert Murdoch'a satmak üzere görüşmeler yaptığı yolunda haberler olduğunu da yazıyor.
Economist ayrıca, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun, Türkiye'de 40'ın üzerinde gazetecinin cezaevinde olduğunu, 700 gazetecinin de yargılandığını ve bunların çoğunun ayrılıkçı propaganda yapmakla suçlanan Kürtler olduğunu duyurduğunu da aktarıyor ve bu gazeteciler arasında İrfan Aktan ve Mehmet Baransu'nun adını sayıyor.
Türkiye'de medya patronlarının, geçmişte de bugün olduğu gibi ticari çıkarlarını korumak için devletin baskısına boyun eğdiklerini yazan Economist bugünün farkının ise, Kürt de, laik de, ordu karşıtı da olsalar herkesin baskı altında olması olduğunu da belirtiyor.
BBC grevinin zamanlamasına içerden tepki
Gelecek hafta iki günlük greve gidecek olan BBC'yle ilgili Guardian'da yer alan bir haberle devam ediyoruz.
Gazete, önde gelen 36 BBC gazetecisinin, meslektaşlarına açık bir mektup yazarak, iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin kongresi sırasında greve gitmemelerini istediğini duyuruyor.
Mektubu yazan sunucu ve muhabirler, Liberal Demokratlar ve İşçi Partisi'nin kongrelerinin BBC grevine denk gelmemiş ve bu kongrelerin geniş bir şekilde işlenmiş olmasından yola çıkarak, Muhafazakâr Parti kongresi sırasında grev yapmanın, kurumun siyasi tarafsızlığına uymadığını savunuyor.
Guardian, mektubu yazan gazetecilerden bazılarının, muhafazakârların kongresini izlemek zorunda hissederlerse grevi kırıp çalışabileceklerini de belirtiyor.
Polisin Müslüman semtlerini sürekli gözetim altında tutma planı
Gazetede yer alan bir başka haberde ise İngiltere'nin Birmingham kentinde polisin binlerce Müslüman'ın yaşadığı bir bölgenin sürekli gözetim altında tutulmasını sağlayacak bir kapalı devre kamera sistemini hukuka uygun olup olmadığına bakmadan ve danışmadan kurduğunun yine polis raporuyla belgelendiği duyuruluyor.
Guardian, terörle mücadele şubesinin, halkın yerleştirilen kameraların trafik suçlarına karşı olduğuna inanmasının sağlanmış olduğunun daha önce özel bir Guardian haberiyle ortaya çıkarıldığını da aktarıyor.
Kamera gözetleme sisteminin asıl amacının ortaya çıkması üzerine projenin iptal edildiğini aktaran gazete, polisin kent sakinlerini bilerek yanıltmış olmasının kurum ile halk arasındaki ilişkileri zedelediğini de belirtiyor.
"Maliki ABD ve İran'a ortak bir amaç verdi"
Financial Times gazetesi, Irak'taki iktidar mücadelesi üzerine bir makalede Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin Amerika Birleşik Devletleri ve İran'a, çıkarlarının ortaklaştığı bir amaç verdiği yorumunu yapıyor.
Roula Khalaf ve Andrew England imzalı yorumdan öne çıkan satırlar şöyle:
"Amerika Birleşik Devletleri ve İran, Irak'ın tartışmalı Başbakanı Nuri el Maliki'nin, ülkenin bir sonraki hükümetini yönetmeye en uygun aday olduğu konusunda anlaşıyor gibi görünüyor. Nüfuzları en yüksek yabancı güçler, aynı amaç için çalışıyor olmalarına rağmen, Maliki gibi toplumu bölen bir siyasi figürü, seçimler üzerinden altı ay sonra dahi Iraklılara kabul ettiremediler. Siyasi tıkanıklığın hâlâ sürüyor olması, yabancı güçlerin nüfuzunun sınırlarını da gösteriyor. Allawi'den daha çok oy alan ve özelllikle Iraklı Sünni Arapların desteklediği Iyad Allawi, laik bir Şii olmasına, Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye gibi bölgesel güçlerin desteğini almasına rağmen, kendisini kabul edilebilir bir başbakan olarak ortaya koyamadı."
"İran'a virüs saldırısının ardında İsrail olabilir"
Daily Telegraph gazetesi, İran'ın Buşehr nükleer reaktöründeki kişisel bilgisayarlara bulaşan virüsün İsrailli hackerlar tarafından üretilmiş olabileceğiyle ilgili ipuçları olduğunu duyuruyor.
İran'ın en yeni nükleer reaktöründeki çalışmaları durduran virüsün kodunda Tevrat'tan bir alıntı olduğunun fark edilmesi üzerine, uzmanlar virüsün siber savaş üzerine uzmanlaşan İsrallli elit bir askeri birim tarafından üretildiği yolunda şüphelere kapıldı.
Virüste geçen sözcük, İran'ın Yahudi kraliçesi Esther'in ilk adı olan İbranice Hadassah sözcüğü.
Daily Telegraph, İsrail'in geçmişte İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek için önleyici saldırı yapmakla tehdit ettiğini de aktardıktan sonra, İran nükleer reaktöründeki bilgisayarlara bulaşan virüsün, devlet dışı gruplara da fikir verebileceği için büyük tehlike arz ettiği görüşünü de ifade ediyor.
"Kadınlarda cinsel işlev bozukluğunu ilaç firmaları icat etmiş"
Independent gazetesinde yer alan ve kadınlarda cinsel işlev bozukluğunun, aslında çoğunlukla ilaç firmaları tarafından piyasa yaratmak için üretilmiş bir hastalık olduğunu iddia eden habere yer veriliyor.
Gazete, Avustralyalı bilim adamı Ray Moynihan'ın ilaç firmalarının bir yandan kadınlar için Viagra benzeri bir ilaç geliştirmek için yatırım yaparken, bir yandan da bu tür ilaçlara talep yarattığını söylediğini aktarıyor.
Independent'ın aktardığına göre, ilaç firmaları, tıp konusundaki kanaat önderleriyle de birlikte çalışarak, toplumda kadınlarda cinsel işlev bozukluklarının yaygın olduğu kanısını yaratmaya çalışmış.
Gazete, firmaların, bunun için kadınların büyük çoğunluğunda cinsel işlev bozukluğu bulunduğuna işaret eden araştırmalar yayımladıklarını da ifade ediyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara