Dolar

34,8656

Euro

36,6613

Altın

3.038,07

Bist

10.058,47

Türkiye yeni bölgesel güç

Türkiye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun savunduğu ve Erdoğan hükûmetinin tam olarak benimsediği dış politikada, sadece kendi bölgesinde değil bütün uluslararası önemli konularda söz sahibi olan gelişmiş uluslararası bir oyuncu olduğu mesajını verecek, dışa dönük, aktif ve çok yönlü diplomasi doktrini uygulamaya koydu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-30 11:48:00

Türkiye yeni bölgesel güç
Kathimerini gazetesinin 26 Eylül 2010 tarihli sayısında, Dora Antoniu imzasıyla yayımlanan haber-yorumunda şunlara yer verildi;

BM Genel Kurul Toplantısı bir bakıma uluslararası ilişkilerin, uluslararası ve bölgesel kuruluşların önceliklerinin ortaya çıktığı, ittifakların kurulduğu ve rekabet yaşandığı, her ülkenin uluslararası gerçek sahnede rol talep ettiği bir tiyatro sahnesidir.

Türkiye bu yıl New York'ta yapılan BM Genel Kurul toplantısına bu boyutta katıldı. Türk heyetinin katılımı, özellikle de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görüşmeleri ve görüşmelerin içeriği sadece güçlenmekte olan bir Türkiye'nin değil, güçlü bir bölgesel güç imajını verdi. Komşumuz da bu rolü istiyor. Gül'ün İsrailli mevkidaşı Şimon Peres ile görüşmeyi reddetmesi ve İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat ile görüşmesi, Türkiye'nin bu dönem yaptığı tercihleri ortaya koyuyordu.

Türkiye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun savunduğu ve Erdoğan hükûmetinin tam olarak benimsediği dış politikada, sadece kendi bölgesinde değil bütün uluslararası önemli konularda söz sahibi olan gelişmiş uluslararası bir oyuncu olduğu mesajını verecek, dışa dönük, aktif ve çok yönlü diplomasi doktrini uygulamaya koydu. Türkiye uluslararası alandan gelen uyarıları görmezden gelerek Doğu'ya yöneliyor. İran ile iletişim ve iş birliği yollarını açık tutmaya özen gösteriyor. Bu yakınlaşmanın nedeni büyük olasılıkla İran'daki zengin hidrokarbon yataklarıdır. Türkiye er veya geç, şu veya bu şekilde Batı-İran ilişkilerindeki krizin aşılacağını biliyor ve şimdiden ertesi gün için konumunu belirlemeye çalışıyor.

Açılımlar

Türkiye her yöne açılım yapıyor: Balkanlar'daki Müslümanlarla ilişkilerini geliştiriyor ve Türk şirketlerinin yatırımları aracılığıyla ekonomik iş birliğini ilerletiyor. Kafkasya'da sözlü olarak da olsa bölgedeki ülkelerle ilişkilerinde var olan açık yaraları kapatma isteğini dile getiriyor, kısa süre öncesine kadar ise İsrail ile yaşanan krizden önce Orta Doğu'daki müzakerelerde etkin rol talep etmişti. Her fırsatta bütün dünyadaki Müslümanların temsilcisi ve koruyucusu olarak ortaya çıkmaya çalışıyor. Atina'da cami inşa edilmesine dair Yunanistan'dan sürekli talepte bulunması da bu amaca hizmet ediyor. Atina'da yaşayan Müslümanların Türkiye ile hiçbir ilgileri yok, bu kişiler genellikle Asya veya Afrika ülkelerinden gelenler.

Ankara'nın süper güç olma yönündeki tercihleriyle yansıttığı özgüven üç noktaya dayanıyor: Şüphesiz Türkiye'yi geniş bölgede özel bir jeopolitik ilgiye sahip anahtar oyuncu niteliğini kazandıran coğrafi konumu. Bu, büyük enerji yataklarının bulunduğu, aynı zamanda da Afganistan'a devam eden operasyon kadar İran ile ilişkileri nedeniyle uluslararası toplumun ilgisini çeken bir bölgedir.

İkinci nokta, şu anda gelişmekte olan ve derin ekonomik krizden kurtularak toparlanmaya çalışan Batı karşısında kalkınma olanaklarına sahip olan ekonomik durumu. Son olarak da Türkiye gerçekten Müslüman dünyasıyla köprü oluyor.

Bütün bu faktörlerin yarattığı özgüven, Türk hükûmetinin ülkesi için büyük oyuncu rolünü talep etmesini sağlıyor. Türkiye son yıllarda İsrail ile çatışmak ve ABD'nin isteklerini göz ardı etmek gibi, daha önce akla dahi getirilemeyecek hareketlerde bulunuyor. Aynı zamanda Türkiye uluslararası diplomatik "haritada" rol alabilmek için çaba sarf ediyor. Türkiye'nin yurt dışındaki diplomatik temsilcileri 1991'de 136'yken, 2009'da 198'e ulaştı. İçinde bulunduğumuz yıl sonuna kadar da bunlara daha 26 temsilciliğin eklenmesi bekleniyor. Yeni büyükelçilikler en fazla Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde bulunuyor. Uzmanlar, Türk girişimcilerin bu ülkelere "yayılmacı politikasının", diplomatik heyetlerin de bu ülkelere yayılmasına neden olduğu görüşünde.

Diplomatik düzeyde de Türkiye'nin olabildiğince fazla temsil edilmesi hedefleniyor. Buna en uygun örnek NATO Genel Sekreter Vekili konumunu elde etmiş olmasıdır. NATO açısından zor bir dönemde Türkiye, ekonomik krize gönderme yaparak varlığını daha güçlü bir şekilde göstermeye niyetli görünüyor.

BYEGM
SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara