Dolar

34,8673

Euro

36,6659

Altın

3.022,65

Bist

10.055,90

AB, Fransa faşizminden hesap sormalı!

Paris insan haklarına aykırı ve yasadışı Roman politikasına son vermeli; etnik kökene dayalı sınırdışı uygulaması devam ederse AB hukuki işlem başlatmalı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-09-29 13:53:00

AB, Fransa faşizminden hesap sormalı!
Paris insan haklarına aykırı ve yasadışı Roman politikasına son vermeli; etnik kökene dayalı sınırdışı uygulaması devam ederse AB hukuki işlem başlatmalı. Sarkozy gerçeği çarpıtıyor ve adaletle dalga geçiyor.

Bu, Fransız ve Avrupalı vatandaşlara yönelik bir çağrıdır. Avrupalı devlet başkanlarının 16 Eylül’de Brüksel’de yaptığı toplantıda, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ülkesinin Romanya ve Bulgaristan kökenli Romanları sınırdışı etme politikası hakkındaki sorularla baş etmek zorunda kaldı. Fransa’nın, hem kendi iç kanunları ve düzenlemeleri çerçevesinde uygulamakla yükümlü olduğu Avrupa hukukuna aykırı olan hem de Fransa Anayasası’yla BM İnsan Hakları Sözleşmesi’nde kutsal kabul edilen insan haklarını ihlal eden sınırdışı politikası, BM kurumlarının, Avrupa Parlamentosu’nun, Avrupa Komisyonu’nun Adaletten Sorumlu Üyesi Viviane Reding’in ve bizzat (anlaşmaların uygulanmasının garantörü olan) Avrupa Komisyonu’nun haklı eleştirilerine yol açtı. Reding toplantıda, dünya kamuoyunun kınamasını dile getirdi.

Anti-cumhuriyetçi gelenek dirildi

Sarkozy ise dikkatleri Reding’in formülasyonundan başka yöne çekerek, dik durup ‘insan haklarının ulusu’ üzerinden saldırıya geçti. Sarkozy, Fransa hükümetinin polise verilen talimatlara dair yalanlarını önemsiz gibi gösterdi, ‘suçluları’ sınırdışı etme yönündeki ‘egemenlik’ hakkını savundu ve Fransa’nın, diğer devletlerin daha sessizce yaptığı veya yapmaya hazırlandığı bir şeyi ‘açıkça’ gerçekleştir-diğini ima etti. Sarkozy son olarak, oturma ve dolaşım izniyle ilgili meseleleri ırkçı bir biçimde kendi çıkarına kullanmasının yol açtığı ahlaki hastalığın ve toplumsal şiddetin sorumluluğunu, diğer Avrupa devletlerine ve bizzat Avrupa kurumlarına yükledi.
Fransa ve Avrupa vatandaşları, hakikatin çarpıtılmasını ve adaletle dalga geçilmesini kabul edemeyiz. Etnik kökene dayalı kriterleri ve bunları hayata geçiren polis prosedürü (özellikle de cinsiyet ve yaşa bakarak sınıflama ve ‘istenmeyen’ bireylerin zorla bir araya getirilmesi) göz önünde bulundurulduğunda, bu ‘temizlik’ politikası ve 2010 yazında Paris’te yapılan tahliyeler, 1930’ların anti-demokratik ve anti-cumhuriyetçi geleneğini hayata döndürüyor. Reding gibi biz de ‘Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bir daha asla bu tür bir duruma tanık olmayacağını’ düşünüyorduk. Avrupa gerçekten de, kendisini yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın mirasına karşı inşa etmişti. Genel olarak Avrupa için geçerli olan aynı zamanda Fransa için de geçerli olmalı.

Resmi şovenizmle savaşmalıyız

Dolayısıyla, Fransa hükümetinden insan haklarına aykırı olan yasadışı uygulamalarına son vermesini talep ediyoruz. Hükümet bunu yapmazsa, Reding’in de zaten uyarıda bulunduğu gibi, Avrupa Komisyonu’nun Avrupa hukukunun gerektirdiği gibi yasal işlem başlatması gerekiyor. Bu bağlamda yurttaşlarımıza da başka Avrupa ülkeleri aynı sebeplerden dolayı suçlanıyor olsa yapacakları gibi, resmi şovenizmle savaşma ve demokratik prensipleri savunma çağrısında bulunuyoruz.

Şunu rahatça söyleyebiliriz: Kimse Fransa’nın sorumluluklarından kaçma gurursuzluğundan istifade etmemeli. Romanlar kıta çapında eziyete maruz kalıyor. Bu eziyete kurumsal ve profesyonel anlamda ayrımcılık, polisin tekrarlanan gaddarlığı ve hatta bazen de yetkililer tarafından teşvik edilen veya en azından hoşgörülen pogromlar eşlik ediyor.

Üyelerden hesap sorulmalı

Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu devletlerden, hem kurallara uyup uymadıkları ve ‘göçebeler’e uygulanan oturma-dolaşım yasaları konusunda hem de Romanların şartlarının iyileştirilmesi için ayrılan toplumsal dayanışma fonlarının nasıl kullanıldığı konusunda hesap sormalı.

AB’nin bütün üyeleri Avrupa’daki bütün demokratların da desteğiyle, bir yanıyla ortak siyasi projenin anlamını da ilgilendiren bir politika oluşturarak Roman karşıtı ırkçılığı ortadan kaldırmak için geç kalmadan harekete geçmeli. Avrupa, üye devletlerde yabancı düşmanı ve ırkçı uygulamaları yasaklamalı. Fransa da demokrasinin bu yükümlülüğünden kaçınmamalı.

Etienne Balibar (felsefeci) / Jean-Loup Amselle (antrolopolog) / Cecile Canut (dilbilimci) / Eric Fassin (sosyolog) / Tony Gatlif (yönetmen) / Thomas Lacoste (yönetmen) / Christopher Mileschi (yazar) / Sophie Wahnich (tarihçi), 28 Eylül 2010)


Haber Ara