Türkiye, Avrupa'ya bir adım daha yaklaştı!
Türkiye, ordunun adeta kendi hukukuna tabi olduğu merkeziyetçi bir yarı-demokrasiden daha Avrupalı sayılabilecek bir demokrasiye ilerleyecek gibi görünüyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-14 08:25:00
1962’den bu yana AB’ye katılmaya çalışan bir ülke olarak Türkiye’nin Batı’da pek az bilinmesi veya anlaşılması üzüntü verici. İç siyasetini derinlemesine anlamak zor, bu nedenle yeni bir anayasaya dair referandum ülke dışında pek heyecan yaratmadı.
Çok yazık, zira oylamanın sonucu Türkiye’nin, ordunun adeta kendine ait bir hukuğa tabi olduğu son derece merkeziyetçi bir yarı-demokrasiden, daha Avrupa tarzı sayılabilecek bir demokrasiye ilerleyişi açısından önemli bir işaret. Bugün askerleri sivil mahkemelerde yargılamak zor. Dahası generallerin yargıçlar üzerinde büyük etkisi var; yargıçlar, ister dini ister ayrılıkçı eğilimde olsun, ordunun laik devlet vizyonuna tehdit teşkil eden her partiyi kapatma eğiliminde.
Ülkenin ılımlı İslamcı Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın sunduğu referandumda, seçmenlere, başka konuların yanında, ordunun mahkemelere daha fazla hesap verebilir hale getirilip getirilmemesi ve parti kapatma yetkisinin yargıçlardan Meclis’e geçip geçmemesi soruldu. Erdoğan’ın karşıtları, tıpkı geçmişte yaptıkları gibi, ilerici olduğu söylenen bu reformların arkasında gizli bir amaç bulunduğunda ısrar ediyor; onlara göre AKP, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Türkiye’yi kuran Kemal Atatürk’ün laik düzenini ortadan kaldırmak istiyor.
Baskıcı politika geride kaldı
Erdoğan’ın dindar olduğu kuşku götürmez. Fakat bugüne kadar gizli anti-demokratik niyetler beslediğine dair hiçbir kanıt yok. Tam aksine, başbakanın Kürt ayrılıkçılarla konuşmak gibi girişimlerinin büyük çoğunluğu laik seleflerinin uyguladığı baskıcı politikaları geride bırakan dikkat çekici bir ilerleme niteliği taşıyor.
Britanya uzun yıllardır Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor; doğru bir tavır sergileyerek, ülkenin Batı’ya daha sıkı bağlanmasını, gerek demografik açıdan gerek güvenlik açısından önemli bir kazanım olarak görüyor. Bu görüşün bir dizi nedenden dolayı Avrupa’da hâkim olmaması üzüntü verici. Bu nedenlerin bir kısmı ırkçılık ve İslamofobi’yle ilgili. Fakat yerinde itirazlar da yok değil; bunlar, Avrupa’nın sırf Türkiye’nin kulübe katılma arzusunu yerine getirmek adına demokrasi ve insan hakları standartlarını düşürmemesi gerektiği kanaatine dayanıyor.
Referandum başarılı olursa, bu itirazların bir kısmı geçersiz hale gelecek. Türkiye’nin kendi içindeki durumu iyileşecek ve üyeliğini engellemek isteyen AB ülkelerine karşı çıkarken daha sağlam bir zemine basacaktır.
The Independent / Başyazı, 13 Eylül 2010
Çeviri: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara