Peşinden gittiklerinin geçmişine iyi bak
Nariç'ten Bahçeli'ye mektup: Peşinden gittiğin CHP, Türkeş'in idamla yargılanmasını sağladı
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-05 11:14:00
Alparslan Türkeş'e en yakın isimlerden olan Ali Sahir Nariç, Bahçeli'nin 'evet' diyeceklerini açıklayan ülkücülere 'müsvedde' demesi üzerine 30 yıllık suskunluğunu bozmuştu. Nariç, MHP'lilerin niçin 'evet' demesi gerektiğini Devlet Bahçeli'ye, mektup göndererek açıkladı.
"Devlet Bahçeli'ye açık mektup" başlıklı mektupta Nariç, Alparslan Türkeş'in şahsi gayretleri ile topladığı mütevazi bir sermaye ile bir Hergün gazetesini kurduklarını aktardı. Nariç, "Hergün gazetesi, Ülkücü camianın tek sesi ve tek ümidi olarak çıkmış, bütün mesuliyeti bana verilmişti. 12 Eylül gününe kadar zor şartlarda yayına devam ettik. Ancak 12 Eylül günü gazetemiz kapatıldı. Bütün müracaatlarımıza rağmen neden kapatıldığını öğrenemedik, cevap dahi alamadık. Bundan sonra darbeci güçlerin zulümlerine maruz kaldık. Binlerçe gencimiz nedeni belli olmayan suçlamalarla işkenceler gördü. Bunlar sizin bu günkü ifadenizle ülkücü müsveddeleridir." ifadelerini kullandı.
Nariç, Bahçeli'ye hitaben sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizin bugün arka bahçe olarak peşinden gittiğiniz CHP var ya! 1944 senesinde 'Turancılık' iddiasıyla Alparslan bey ve arkadaşlarının idam talebiyle yargılanmasını sağladı. Akıl almaz işkencelere muhatap olan bir gurup milliyetçi Yassıada benzeri yargılanma şekline tabi tutuldu.
İsmet İnönü 'Bunlara Cumhuriyet'in en acı ilaçlarını vereceğiz.' şeklindeki konuşmasıyla talimat alan mahkeme günlerini biz yaşadık. Kendilerine işkence yapıldığını söyleyen tutuklunun durumunu soran mahkeme başkanına Savcı Kazım Alöç, göğsünü gere gere 'Biz bunları huzurunuza vatan hainleri, alçaklar olarak getirdik. Pera Palas otelinde mi yatıracaktık? Haklarında ne mümkünse yapılmıştır' demek suretiyle işkenceleri aleni olarak itiraf etmiştir."
CHP'nin Alparslan Türkeş'e zulmünün bunlarla da sınırlı olmadığını söyleyen Nariç, "27 Mayıs askeri darbe harekatı içinde yer alan Türkeş bey ve arkadaşları, başlangıçtan 6 ay sonra yani 13 Kasım 1960'da yeni bir darbe ile sürgüne gönderildi. Oradan yani Hindistan'dan yazdığı mektupta aynen şu ifadeler mevcuttur: 'Ben partilerin didişmesini durdurmam ve CHP'nin entrikalarına karşı memleketi korumak üzere bu ihtilale karıştım. Fakat kendi menfaatlerine ve hırslarına karşı beni engel görenlerin suikastine uğrayarak zorla evimin kapısı kırılarak sürgüne gönderildim. 27 Mayıs'tan sonra Gürsel'i, Menderes ve arkadaşlarını İsviçre'ye göndermek üzere ikna ettim. Fakat CHP'nin komite ve ordu içinde aletleri olan Mucip Ataklı, Osman Köksal, Ekrem Acuner, Cemal Madanoğlu, Sami Küçük, Fikret Kuytak tarafından bu teşebbüsüm baltalandı. Ve çok şahsiyetsiz olan… de bunların fitnesiyle ilk aldığımız karardan vazgeçti." diye konuştu.
Yeni anayasa metninin Alparslan Türkeş'in görüşlerine ve ideallerine uygun olduğunu dile getiren Ali Sahir Nariç, mektubuna şu sözlerle son veriyor: "Konuşmaları ve kitapları ortadayken aksi söylenemez. 'Hayır' oyu kullanmanın ne memlekete ne de MHP'ye fayda getirmeyeceği ortada iken hangi akla hizmet ediyorsunuz? Neden 'hayır' denmesi gerektiğini izah edemiyorsunuz? CHP'nin güdümünden ayrılın ve tarafsız davranın. Herkes kendi vicdani sorumluluğu gereği oyunu kullansın. Aksi halde tarih, millet ve Yüce Allah huzurunda sorumlusunuz."
CİHAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara