'Koşaner, TSK direnişinin simgesi oldu'
Eski tip bir laik olan Koşaner'in genelkurmay başkanlığına getirilmesi, Türk ordusunun AKP hükümeti döneminde yaşanan değişime direnişi olarak okunabilir.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-04 12:52:00
Kendisini rejimin bekçisi ilan etmiş güçlü ordu, Türkiye tarihinde hiçbir zaman AB’nin ve Tayyip Erdoğan’ın İslamcı muhafazakâr hükümetinin darbeleri altında olduğu kadar geri çekilmeye zorlanmamıştı. Türkiye’ye AB üyeliği amacıyla tavsiye edilen reformlar, zaten bir dizi skandal ve davayla sarsılan ordunun imtiyazlarını ciddi oranda azalttı.
Koşaner’in atanması ağustos başında, hükümetle beş gün süren sıkı pazarlıklardan sonra Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) tarafından onaylandı. Tümü Balyoz soruşturmasında adı geçen ve aralarında kara kuvvetleri komutanlığı için düşünülen General Hasan Iğsız’ın da bulunduğu 11 kişiyse Erdoğan tarafından veto edildi.
Ordunun kaos ortamı yaratma ve sivil iktidarı devirme amacıyla 2003’te tasarladığı varsayılan bu komplo nedeniyle 200 asker tutuklandı. Son 50 yılda dört darbe gerçekleştirmiş ordu, kendisine göre Türkiye’yi tehdit eden dış ve iç tehlikelere karşı kendisini hâlâ bir kale gibi görüyor.
2007’den ve kurumlara sızmış bir askeri-ulusalcı grup olan Ergenekon şebekesinin dağıtılmasından beri bu tip suçlamalar iyice arttı. Taraf gazetesinin PKK’yla mücadelede bir dizi ihmal ve kusurun suçlularını ortaya çıkarması resmi propagandayı kırdı ve ordunun itibarını da ciddi biçimde zedeledi.
Hükümetin onayıyla, hatta bizzat emriyle yürütülen davalar, ordunun siyasi gücüne gitgide daha fazla karşı
çıkıldığını doğruluyor. Katı Kemalistler, Türk rejiminin demokratikleşmesi ve demilitarizasyonu nedeniyle, 2002’de seçilen ancak yolu sürekli yargı ve ordu tarafından engellenen ‘İslamcıların’ iktidarı tamamen ele almasından korkuyor. Bu bağlamda NATO’daki ikinci büyük güç olan 700 bin kişilik ordunun başına general Koşaner’in getirilmesi değişime direniş eylemi olarak okunabilir.
Eski tip bir laik olan Koşaner, 2008’de küreselleşme ve etnik çeşitliliğin ulus devlet üzerindeki ‘zararlı’ etkilerini reddetmekten çekinmemişti. Görevi devralırken yaptığı konuşmasına da Türk medyasını tehdit ederek damgayı vurdu ve ‘demokrasi ve insan hakları adına’ ulusal modelin sorgulanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Guillaume Perrier / Le Monde
Çeviri: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara