Seyyid Kutub: Ramazan insanı olgunlaştırır
Son iki asra damgasını vurmuş olan önemli Müslüman düşünürlerden Şehid Seyyid Kutub'un şehadetinin 44. yıldönümü nedeniyle ölümsüz eseri "Fizilali'l Kur'an"dan Ramazan ve oruç bölümlerinden derleme yaptık;
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-31 13:30:00
Üstad Seyyid Kutub "Fizilali'l Kur’an" isimli değerli tefsirinde oruç ayetlerini açıklarken, orucun mahiyeti, faydaları ve Kur'an ayı Ramazan ile bağlantısına güzel göndermelerde bulunuyor.
Kutub'un kitabında öncelikle oruç ve cihad arasındaki ilişkiye yer vermiş olması dikkat çekici. Kutub, Allah yolunda cihad etmesi farz kılınan bir ümmete oruç tutmanın da farz kılınmasının son derece doğal olduğunu, orucun cihad için vazgeçilmez bir aşama olduğunu söylüyor.
İRADEYİ GÜÇLENDİRMEK
Oruç, insana bedensel ihtiyaçlarını bastırma becerisi, azim ve sabır eğitimi vererek insanı hayvandan üstün kılan iradesini geliştirir, güçlendirir.
Cihad nasıl ilahi hayat düzenini yeryüzüne hâkim kılmak, insanlığa önder ve örnek olmak amacıyla çeşitli meşakkatler ve engellere karşı koymayı gerektiriyorsa, oruçta insana bu görevini kolaylaştıracak azmi ve sabrı öğreten, Allah ile itaat ve boyun eğme ilişkisi kurma ortamıdır. Bunların yanı sıra oruç, bedensel ihtiyaçları ve istekleri geride bırakarak, Allah katında hoşnutluk ve sevgi kazanmaktır. Oruç insanın nefsine karşı girdiği bir cihaddır.
Meşakkatler ve engellerle çevrili, nefsani arzu ve isteklerin pusu kurduğu bu yolda insan, ancak orucun verdiği eğitim doğrultusunda Allah’a itaat edip, zorluklarla başa çıkabilir.
TAKVA VE UYANIKLIK
“Ey müminler, sizden önceki ümmetlere olduğu gibi, günahlardan arınasınız diye, sayılı günler olarak oruç tutmak size de farz kılındı.” (Bakara/183)
Ayetten de anlaşılacağı üzere orucun en büyük hikmeti, insana Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak her türlü ameli işlemeye iten takvada gizlidir. İnsanın kalbine uyanış getiren ve onu akla gelebilecek her türlü günahtan uzak tutan takvadır.
Bu ayetin hitap ettiği mü’minler, Allah katında takvanın ne kadar önemli olduğunu bilirler, bu nedenle takva ruhlarının göz diktiği ve ulaşmak istedikleri bir amaçtır. İşte, Allah bu mü’minlere yol gösterecek olan haritayı önlerine koymuştur; O da oruçtur…
Kutub aynı zamanda, orucun eğitim yönüne değinmeden geçmiyor; ”Eğer bilirseniz, oruç sizin için daha hayırlıdır.” diye devam eden ayetlerin, İslam eğitiminin Müslümanlara kazandırmak istediği bazı unsurlarına dikkat çektiğini belirtiyor. Bu unsurlar; irade eğitimi, dayanma gücünü geliştirmek, Allah’a ibadeti şahsi rahata tercih etmek.
Orucun farz kılınmasında ki amaçlardan biride, insanın Allah’ın kendisine verdiği nimetleri görmesi ve hamdetmesidir. Müslümanlar olarak bizler oruç tutarak, Allah’a hakkıyla şükretmeye ve O’na yakınlaşmaya çalışıyoruz.
İNSANI HAZIRLAMAK
Şehid Seyyid Kutub, orucun cihada ilk adım, zorlukları aşmaya hazırlık, eğitimde temel bir unsur ve Allah’a şükretmek için bir yol olduğunu açıkladıktan sonra, orucun bir amacının da tüm ibadetlerin amacı olan “insanın yeryüzünü imar etmesi ve böylelikle ahiret hayatına hazırlanması” olduğuna değiniyor.
Aynı zamanda Kutub, ibadetlerin çoğu zaman insana bedensel ya da zihinsel faydaları olduğu doğru olsa da, orucun yalnızca bu faydalarına odaklanılmasını yanlış buluyor.
Dikkat çekmek gerekir ki Kutub, orucun faydalarını inkâr etmiyor, yalnızca orucun tüm hikmetinin sınırlı beşeri bilimler sayesinde keşfedilen birkaç fayda ile sınırlandırılmasını eleştiriyor.
ORUCA TEŞVİK
Allah-u Teala bizlere orucu farz kıldığında her ne kadar bizleri bunu yerine getirmekle sorumlu tutsa da, içten gelerek ve isteyerek bu şükrü yerine getirmemizi sağlayacak duygularımızı yine nimetler ve ödüller ile tetikler.
Şunu iyice anlamak gerekir ki, Allah nasıl bizleri oruca teşvik ediyorsa, bizler de Allah’a aynı istekle yaklaşmalı ve ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
SAYILI GÜNLER
İnsan, tabiatı dolayısıyla anlayışlı olmayı ve anlaşılmayı sever. Bu gerçeği idrak eden Seyyid Kutub, Allah’ın bu az sayılı oruç günlerinde kullarına nasıl kolaylıklar sağladığını, hastaların iyileşene ve yolculukta olanların yolculukları bitene kadar oruçtan muaf tutulmuş olmaları ile delillendiriyor… Aynı zamanda ayetin hükmünün hastalığın ağırlığına ya da yolculuğun sıkıntısına bağlı olmadığını, mutlak anlamda kolaylık istendiğini ve İslam’ın zorluk dini olmadığını vurgulayıp bu konuda daraltma getiren ve bazı şartlar koşan fıkıh âlimlerine ihtilaf ediyor.
Bu mutlaklıktaki yani hastalığın ve yolcuğunun geniş manada ele alınmasındaki hikmete gelince, tamamını bilmemiz imkansız, Allah’ın bize verdiği bu kolaylıkta kim bilir bizler için daha ne kadar fayda vardır?!
Bu din Allah’ın dinidir, insanların değil… Hangi konumlarda kolaylık verip hangi konularda zora başvurulması gerektiğini en iyi o bilir. Durum ne olursa olsun, işin en doğrusu, her meseleyi Allah’ın istediği şekilde ele almak ve benimsemektir.
ORUCUN KUR’AN İLE İLİŞKİSİ
Seyyid Kutub, oruç ve Kur’an ile ilgili şunları belirtiyor;
Kur’an-ı Kerim, sayesinde karanlıktan aydınlıklara çıkan, baştan şekillenen, korkularını cesarete çeviren ve karşılarına çıkan düşmanlara galip gelen Müslüman ümmetinin kitabıdır. Oruç, Kur’an olmasa böyle bir ümmet haline gelemeyecek olan bir topluluğun Allah’a şükrüdür. Oruç emri mübarek bir gecede peygamberimize vahyedilmiş bir emirdir.
Özetle, her Müslüman mübarek Ramazan ayında Allah’a şükür ve hamdı, onun emirlerine itaati aynı zamanda kendisini hem dünya hem de ahiret hayatına hazırlamayı görev edinmelidir. Ancak bu şekilde oruçlarımız kabul olunacaktır.
Ramazan sonrası günlerde de bu ayda Kur'an gıdasından ve gölgesinden nasıl faydalanıyorsak öyle faydalanmalıyız.
Diğer makaleler için tıklayın:
Kur'an-ı Kerim, Sosyoloji ve Onur
Seyyid Kutub'un Şehadetinin 44. Yılı
Haber Ara