İngiltere basınından özetler
İngiltere basınından özetler (26 Ağustos 2010):
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-26 15:05:00
Gazete Nadir'in, şirketi Polly Peck'in batışıyla ilgili olarak milyonlarca sterlinlik yolsuzluk suçlamalarıyla karşılaşmak için, gönüllü olarak Londra'ya döneceğini belirtiyor.
Nadir'in, Londra'nın pahalı semtlerinden Mayfair'de aylığı 20 bin sterlinlik bir evde kalacağı ve kefalet koşulları gereği, 3 Eylül'de mahkeme önüne çıkacağı kaydediliyor.
Asil Nadir'e yeni verilen İngiliz pasaportuna da Büyük Yolsuzluklarla Mücadele Dairesi'nin el koyacağı ifade ediliyor.
Haberde Nadir'in, 'Bu uzun süredir devam eden davanın adil bir şekilde sonuçlanmasını umuyorum. Tamamen güvendiğim tek şey masumiyetim ve bu bana güç veriyor' sözlerine yer veriliyor.
Gazete, Türk vatandaşlığı da bulunan Nadir'in davasını Ankara'nın da yakından izleyeceğini söylüyor.
Times, Büyük Yolsuzluklarla Mücadele Dairesi'nde Nadir'in davasıyla ilgilenen yetkililerin çoğunun ya emekli olduğunu, ya da işi bıraktığını, bu yüzden de yeni bir avukat ve araştırmacı ekibinin dava belgelerini raflardan alıp üzerinde çalışmaya başladığını kaydediyor.
BP'nin imaj kaybı
Guardian manşet haberinde, petrol devi BP'nin Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan çevre felaketi nedeniyle Grönland'daki petrol arama faaliyetlerinde yer alma iddiasını kaybettiğini duyuruyor.
Guardian, daha önce bölgede petrol arama lisansı elde etmek istediği bilinen şirketin, bu iddiasından vazgeçtiğini belirtiyor.
Guardian'a göre, BP'nin İngiliz rakibi Cairn Enerji'nin bölgede büyük doğalgaz yatakları bulunduğu açıklamasını izleyen bu gelişme, BP'nin sadece Amerikan sularında değil, dünyanın çevre açısından hassas diğer bölgelerinde de faaliyet gösterme kabiliyetinin kalıcı hasar aldığını gösteren ilk işaret.
Gazete bazı üst düzey kaynakların, Grönland hükümeti ve BP yetkililerini, BP'nin dışarıda kalması yönünde anlaştıklarını söylediğini de kaydediyor.
Adı açıklanmayan bu kaynaklardan biri, 'Greenpeace gemisi, harika bir güvenlik sicili olan Cairne Enerji'yi taciz ederken, BP'ye yeşil ışık yakmanın siyasi bir çılgınlık olacağını herkes fark etti' diyor.
Bin sterline bakanla görüşme
Daily Telegraph ise bugün 'Muhafazakârlar kişi başı bin sterline bakanlarla görüşme fırsatı satıyor' manşetiyle çıkmış.
Gazete, Muhafazakâr Parti'nin Kongresi'ndeki bağış yemeğine katılmak için bin sterlin ödeyen işadamlarının, bakanlarla görüşebileceğini yazıyor.
Daily Telegraph, Başbakan David Cameron'ın partinin para kaynakları konusunda şeffaflık vaat etmesine karşın, bakanlarla görüşen işadamlarının kimliklerinin açıklanmayacağını söylüyor.
'Roman gerilimi artıyor'
Financial Times, Fransa'nın Romanları sınır dışı etme politikası konusundaki gerilimin arttığını yazıyor.
Haberde, Fransa Başbakanı Francois Fillon'un, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'ya bir mektup yazıp, birliğin Romanya'ya yaptığı yardımların, 1 milyon 700 bin Roman azınlığın topluma entegre edilmesi için kullanmasının sağlanmasını istediği kaydediliyor.
Ancak Komisyonun Adalet ve Temel Haklar'dan Sorumlu Üyesi Viviene Reding'in, Fransa'nın tavrının Avrupa Birliği hukukuna uygun olup olmadığının araştırılmasını istediği belirtiliyor.
Haberde, Reding'in 'Hiç kimse sadece Roman olduğu için sınır dışı edilmemeli.' şeklindeki sözlerine yer veriliyor ve komisyon üyesinin bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yapılan açıklamalarda açık bir ayrımcılık ve kışkırtıcılık olduğunu düşündüğü belirtiliyor.
Financial Times ayrıca, Fransa'nın bu politikasını, uluslararası insan hakları kuruluşları, Katolik kilisesi ve iktidar partisi UMP'nin bazı üyelerinin bile eleştirdiğini hatırlatıyor.
Financial Times'ta gelecek hafta Washington'da başlayacak Orta Doğu barış görüşmelerinin ele alındığı bir makale dikkat çekiyor.
'Meselenin özü İsrail işgali'
David Gardner imzalı makalede genel olarak, görüşme sürecinin pek umut vaat etmediği görüşü vurgulanıyor. Yazar, barış için İsrail işgalinin sona ermesi gerektiğini söylüyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;
'Sorunun özü, İsrail'in devam eden işgali. Arap topraklarında kurulan Yahudi yerleşimlerindeki en büyük artış, yüzde 50'yle barış adamları İzak Rabin ve Şimon Peres'in iktidarda bulunduğu 1992-96 yılları arasında oldu. Çoğu İsrailli, hem barış görüşmeleri yapmak, hem de silahlı direniş seçeneğini elinde tutmak isteyen Yaser Arafat'a dikkat çekecektir. Ama Oslo'yu öldüren işgaldi. On yıl önce başlayan ikinci İntifada, özünde Oslo savaşıydı. Barışın anahtarı belli. 2000 yılında Bill Clinton'un ortaya koyduğu parametreler. 22'si Arap, 57 Müslüman ülke ve 2007'deki Mekke anlaşmasının bir parçası olarak Hamas'ın da desteklediği Arap Barış İnisiyatifi. İşgal sona ermeli. Amerika Birleşik Devletleri ve Orta Doğu dörtlüsü bunu sadece zikredemezler, talep de etmeliler'
Pakistan'daki selin Nato'ya etkisi
Daily Telegraph, Pakistan'da yaşanan büyük sel felaketinin şu ana dek pek dikkat çekmeyen bir boyutunu haberleştirmiş.
Gazete, felaket nedeniyle Afganistan'daki NATO birliklerine malzeme ulaştırılmasında sıkıntı yaşandığını yazıyor.
Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin İslamabat Büyükelçiliği'nden bir yetkili, sıkıntının operasyonlarını etkileyecek düzeylerde olmadığını belirtiyor.
Fazla tuzlu salatalar
Independent'taki bir habere göre İngiltere'de yapılan bir araştırma, ülkede sağlıklı yiyecek diye satılan salataların çok büyük çoğunluğunda, bir paket patates cipsinden daha fazla tuz bulunduğunu ortaya koydu.
Salataların onda birinde de, McDonald's restoranlarında satılan Big Mac'ten daha fazla tuz olduğu belirtiliyor.
bbc
SON VİDEO HABER
Haber Ara