40 dakika fazla mı oruç tutuyoruz?
Kafa karıştıran iddialara Diyanet'ten yanıt geldi
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-25 21:26:00
Hürriyet'in haberine göre, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır Türkiye’de en az 40 dakika fazla oruç tutulduğunu iddia etti.
Aynı zamanda Süleymaniye Vakfı, Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı da olan Prof. Bayındır, “Takvimler hatalı oldu için Türkiye’de en az 40 dakika önce oruca başlanmaktadır. Ben sahurda imsak saatinden en az 20 dakika sonraya kadar yiyiyorum, gün ağarıncaya kadar” şeklinde açıklamada bulundu.
İÇİNDEN ÇIKILMAZ SIKINTILAR
Süleymaniye Vakfı’nın web sitesinde konuya ilişkin bir yazı yayınlayan İlahiyatçı Bayındır, takvimlerde var olduğunu iddia ettiği hatanın sebebinin güneşin doğuşundan önceki beş ayrı tan arasında yapılan yanlış seçim olduğunu belirterek "Oruç, tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar, Allah rızası için yemeyi içmeyi ve cinsel ilişkiyi terk etmektir. Eskiden çıplak gözle bakılır, ufuk boyunca ışığın yoğunlaştığı görülünce yemeye içmeye son verilirdi. Artık gözlemin yerini takvimler almıştır. Ama takvimler hatalı olduğu için Türkiye’de en az 40 dakika önce oruca başlanmaktadır. Ekvatora yakın bölgelerde bu süre azalmakta ise de kuzey bölgelerinde birkaç saati bulmaktadır. Buna yatsı ile ilgili hatalar da eklenince içinden çıkılmaz sıkıntılar doğmaktadır.” dedi.
BU ZULME SON VERİLMELİ
“Hatada ısrar edilmesi, oruca başlama ve yatsı namazı vakitlerini bir zulüm aracı haline getirmekle kalmamış, kutuplara doğru içinden çıkılmaz problemlere kaynaklık eden bu hata sebebiyle İslam’ın itibarına da gölge düşürülmüştür.” yorumunu yapan Bayındır'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı'na da çağrıda bulundu: "Bir an önce bu büyük hatadan dönülmeli, Müslümanlara ve İslam’a yapılan bu zulme son verilmelidir."
NASIL HESAPLANIR?
Prof. Dr. Bayındır, imsak vaktinin hasaplanışı şöyle açıkladı:
"Eskiden çıplak gözle bakılır, ufuk boyunca ışığın yoğunlaştığı görülünce yemeye içmeye son verilirdi. Artık gözlemin yerini takvimler almıştır. Ekvatora yakın bölgelerde bu süre azalmakta ise de kuzey bölgelerinde birkaç saati bulmaktadır. Buna yatsı ile ilgili hatalar da eklenince içinden çıkılmaz sıkıntılar doğmaktadır."
DİYANET'TEN AÇIKLAMA
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulunun imsak vaktini belirlerken astronomik tan olan 18 dereceyi esas aldığı belirtilerek, “Usulüne uygun yapılamayan gözlemlerle, namaz ve oruçla ilgili vakitler konusunda tereddütler uyandırmak doğru değildir” dedi.
Dünyanın kendi ekseninde dönmesinden kaynaklanan sabah doğu ufkunda şafağın belirmeye başlaması, güneşin doğuşu, güneşin öğleyin tepe noktasına gelip batıya meyletmeye başlaması, güneşin batması, batı ufkunda akşam şafağının kaybolması gibi alametlerin takvim ve saatin bulunmadığı dönemlerde uygulandığı hatırlatılırken, ancak günümüzde namaz ve imsak vakitlerinin saat ve takvimle belirlenmesinin, şafak ve fecr gibi atmosferik alametleri gözlemekten çok daha kolay olduğu vurgulandı.
Astronomik olarak sabah şafağının başlangıcının, güneşin 18 derece ufka yaklaşma vakti olarak tespit edildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Buna astronomik tan denilmektedir. Bu vakitte astronomik olarak sabah şafağı başlamaktadır. Ancak bu şafağın çıplak gözle görülebilmesi, kişinin bulunduğu yere göre farklılık gösterebilir. Dolayısıyla özellikle günümüzde yerleşim birimlerinin ışık ve pus yoğunluğu dikkate alındığında çıplak gözle yapılacak gözlemlerle sağlıklı sonuçlara varılması oldukça zordur.
Bazı İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar daha ihtiyatlı hareket etmek için güneşin 19 derece ufka yaklaşmasını esas alarak imsak vaktini daha erkene almaktadır. Nitekim Mescidi Haram ve Mescidi Nebevi gibi Müslümanlar açısından çok önemli iki merkezde de uygulama buna göredir. Ancak Din İşleri Yüksek Kurulu imsak vaktinin başlangıcı olarak birazda kolaylık olması açısından bilimsel bir ölçüt olan astronomik tanı, yani 18 dereceyi esas almaktadır. Böylece Diyanet İşleri Başkanlığının hesaplarında imsak vakti, 19 dereceyi esas alan takvimlere göre güneşin doğuşuna biraz daha yakın olmaktadır.”
Vakitlerin bu şekilde hesaplanıyor olmasının, güneşin hareketleri gözlenerek hadisi şeriflerde belirtildiği biçimde oruç ve namaz vakitlerinin belirlenmesi alternatifini asla ortadan kaldırmayacağı vurgulanan açıklamada, “Ancak şafağın izlenmesi, usulüne uygun olarak yapılabildiği takdirde bir anlam ifade eder. Usulüne uygun yapılamayan gözlemlerle, namaz ve oruçla ilgili vakitler konusunda tereddütler uyandırmak doğru değildir” denildi.
AA
Haber Ara