Öfkeli kanada sordu: Ne oldu size?
Saadet Lideri Numan Kurtulmuş'un, basına verdiği iftarın bir grup fanatik tarafından basılıp yağmalanması üzerine yazar Sibel Eraslan, gelişmeleri anlatan bir yazı kaleme aldı. Eraslan, "Ne oldu size?" diye sordu.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-22 12:11:00
Yaşananları an be an telefonla takip ettikten ve facia boyutunu ekranlardan izledikten sonra bu yazıyı kaleme aldı.
İşte Eraslan'ın "Ne oldu size?" diyen yazısı:
"BUNU DA GÖRECEKMİŞİZ... İFTAR BASKINI..."
Ramazan günlerindeyiz... Rahmet ve bereket ayındayız... Kur'an-ı Kerim'in inzal olduğu vakitlerdeyiz... Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi'nin hürmetine, kurdun kuşun bile selam durduğu incelik, af ve merhamet zamanlarındayız...
Kardeşine oruç açacağı vakit kalkan elleri nereye yazacağız, nereye koyacağız?
Hangi tartı tartacak iftar sofrasını tekmeleyip dağıtan bu kör öfkeyi?
Allah rızası dediğimiz şey boş ve kof bir söylev miydi?
Ne oldu size?
Kardeşlik andınızı zikreden Kur'anı Kerim'i nereye kaldırıp koydunuz?
Kardeşinizin içeceği bir bardak suyu, iftar vaktine dar edip ateşten bir Kerbela'ya çevirmekle mi namlanacağınızı zannediyorsunuz?
Ne oldu size?
Gözleriniz var ama hırs bürümüş, göremiyorsunuz...
Kulaklarınız var ama hiçbir merhamet, hiçbir istimdad sözünü işitemiyorsunuz...
Dillerinize öfkeli dikenler batmış, dünya ihtirasından başka bir şey konuşamıyorsunuz...
Ne oldu size?
Kardeşin kardeşi vurduğu kırdığı bir düzeyde, kalplerinize perdeler inmiş... Mühürlerle kilitlediğiniz kalbinizdeki imza Allah'ındır, unuttunuz mu ne oldu size?
Müslüman elinden, dilinden ve belinden emin olunan kişidir oysa...
Elinizden ve dilinizden emin değiliz. Siz, vehne mağlup olmuş ahir zamanın fena tecrübelerinden birisi olarak hatırlanacak işlere yeltenmemelisiniz...
Bunca yıldır inancından, kimliğinden, varlığından dolayı yokluğa mahkum edilmiş nesillerin, “ben de varım” azmindeki medeniyet mücadelesi bu kıyılara mı vuracaktı?
Beli bu yolda bükülmüş, saçları bu yolda ağarmış, gün yüzü görmeden toprağa karışmış yüz binlerce inançlı kardeşimiz, sizlerin haline ahh... ediyor...
Bu ne kötü bir alışveriş?
Kırk yıllık uzun ve nice emekler isteyen bir umudu, kardeşinin iftar sofrasını tekmeleyerek berhava etmek...
Aklınızı yitirmiş olmalısınız...
Bağdat işgalinde kötülüklerle iş gören işgalperesetleri hatırlattınız. Ezan vaktini dar ettiniz kardeşlerinize. İftar açacak dudaklara suyu çok gördünüz. Mü'min sofralarına ateş düşürdünüz.
Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun.
Bunun için mi geceler gündüzlere katılarak koşuldu... Bunun için mi zindanlara düşüldü? Bunun için mi itildik kakıldık ama yılmadan yürüdük tüm dikenli yolları? A benim canım kardeşim, bunun için mi bölüştük bir dilim kuru ekmeği? Uykusuz geceleri, aç susuz teptiğimiz yolları... Babalar çocuklarını göremeden büyüttü... Kızlar, analarının cenazelerini kaldırmadan dava derdiyle yollara düştü... Sandık başlarında beklerken komaya giren hamile kadınlar, bayrak asacağım derken direklerden düşen ihtiyar dedeler, bebeğine içireceği sütü komşusuna ikram eden fukara anneler, gece namazlarında Peygamberimizi (sav) gören gençler... Biz... Hepimiz. İnanmıştık bu davaya... Hani sahabeler arkadaşlarımızdı bizim... Hani Kerbela'nın asırlar sonrasındaki gözü yaşlı şahitleriydik...
Ne oldu bize kardeşim? Ne oldu bize?
Ne zamandır miras kavgasına dönüştü bu dava?
Ne zamandır vehne, dünyaya battık bu kadar?
Yazık... Bin kere yazık...
Ölümlü olduğumuzu unuttuk. Davayı mal mülkle, davayı miras terekesiyle karıştırdık...
Bir Müslüman diğer Müslümandan emniyet duyamayacak hale gelmişse... Buğz ve nefret fışkıran yüzlerden korunmak adına Nas, Felak ve Ayetel Kürsi'ye sarılıyorsa... Söylenecek söz kalmamıştır geriye...
Son anda aldığım güvenlik istihbaratıyla katılamadım Saadet Partisi İftarına... Ajanslardan vahim görüntüler dökülmeye başlar başlamaz Sevgi Kurtulmuş'u aradım derhal... Baskının ortasından, sloganların içinden teessür dolu ama vakarlı bir sesle yanıtladı; “merak etmeyin iyiyiz, dua edin, dua edin...” dedi... Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş hayatının en ağır imtihanlarına maruz kaldı şu mübarek günlerde... Hamdım, piştim, yandım Elhamdülillah diyen erenlerin sabrıyla duruyor karşımızda... Bu imtihanlı günler, onu iradesi çelikten daha sağlam bir uzak yol kaptanı olarak çıkaracak... Her şey gözlerimiz önünde cereyan ediyor. Muarızları her gün biraz daha batarken, sabrı ve dirayetiyle pırıl pırıl parlıyor...
Ölmeden evvel bunu da görecekmişiz demek ki...
Şimdi hakkı teslim etmek zamanı. Bu dava kimsenin tapulu malı, miras terekesi değil. Herkes aklını başına toplasın. Bu dar dünyanın bir de ahireti var, unutmayalım..."
SON VİDEO HABER
Haber Ara