Suriye'de Ramazan heyecanı
Şam-ı Şerif'in Ramazanları daha çok bir itikaf havasında geçiyor. Gürültüsüz, patırtısız, sessiz ve sakin...
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-21 04:52:00
Bu Ramazan Şam’da geçirdiğim üçüncü Ramazan. Sanırım artık Şam-ı Şerif’in Ramazanlarıyla ilgili bir yazı yazmanın zamanı geldi de geçiyor. Şam’da Ramazan demek her türlü gösterişten uzak durup Allah’la baş başa kalmak demek. Şam’da Ramazan Kur’an demek, camilerde yapılan hadis, tefsir, fıkıh dersleri demek. Şam’da Ramazan gece namazı demek.
İslam dünyasının dört bir yanından gelip Şam’da toplanan Afrikalı, Asyalı, Avrupalı öğrencilerle birlikte iftar açmak demek. Şam’da Ramazan Hz. Yahya’yı, Hz. Bilal Habeyşi’yi, Hz. Ebu Hureyre’yi, Sevgili Efendimizin eşlerini, torunlarını ziyaret etmek demek. Şam’da benim için Ramazan demek büyük komutan Selahaddin Eyyübi ile, Nureddin Zengi ile Vahdettin Han’la sohbet etmek demek. Yeni Müslüman olan bir kardeşi daha kucaklamak, İslam’ın ne kadar büyük bir nimet olduğunu bir kez daha hissedip sevinçten gözyaşı dökmek demek. Şam’da Ramazan demek Hamidi’ye Çarşısında, Mithat Paşa’da iftar öncesi koşuşan insanları seyre dalmak, Emevi Camii’nde bir ikindi namazı kılıp caminin avlusunda oturmak demek.
Sokaklara yayılan Kur’an sesleri
Şam-ı Şerif’in Ramazanları İstanbul’un Ramazanları gibi hareketli ve renkli değil. Hatta ilk günler Ramazan’ın girdiğine dair sokaklarda fazla bir ize
rastlayamıyorsunuz. Günler geçtikçe Ramazan kendini göstermeye başlasa da, Şamlılar Ramazan’ı daha çok mescidlerde Kur’an okuyarak, evlerinde ibadet ederek geçirmeyi seviyorlar. Kur’an Ramazan’da Şam’ı adeta kuşatıyor. Dükkanlardan sokaklara Kur’an sesleri yayılıyor ve bu Kur’an seslerinin arasından geçip sokaklarda yürümek insana büyük bir mutluluk veriyor.
Alışveriş yapmak için bir dükkana girdiğinizde dükkan sahibi okuduğu Kur’an’a kısa bir ara verip sizinle ilgilendikten sonra Kur’an hatmine kaldığı yerden devam ediyor. Taksilerde, minibüslerde, otobüslerde radyolardan hep Kur’an sesleri duyuluyor. Şamlılar gece yarısından sonra farklı camilerde toplanıp toplu halde gece namazı kılıyorlar. Gündüzleri gece namazı kılınacak cami, cemaate ilan ediliyor ve bu gece namazları çoğu zaman sabah namazı vaktine kadar sürüyor. Şam’da Ramazan aylarında devlet daireleri de saat dokuzla üç arası çalışıyor. Memurlar saat üçten sonra evlerinin yolunu tutup çocuklarıyla birlikte iftar saatini beklemeye başlıyorlar.
Camilerin en güzel misafirleri
Şam-Şerif’te Türkiye’de olduğu gibi mukabele kültürü yok. Camilerde hafızlar namazdan sonra cemaate Kur’an okumuyorlar. Evlerde de kadınlar bir araya gelip Kur’an hatmi yapmıyorlar. Şamlılar Kur’an ibadetini daha çok kendi başlarına gerçekleştirmeyi seviyorlar. İnsana Ramazan coşkusunu yaşatan ibadetlerin başında gelen teravih namazları Şam’da da büyük ilgi görüyor. Özellikle İman ve Nablusi camileri teravih namazları vakitlerinde dolup taşıyor.
Bembeyaz cellabiyeleriyle camileri dolduran Şamlılar bu halleriyle insana melek ordularını hatırlatıyorlar. Teravih namazları esnasında camilerin en güzel misafirleri ise çocuklar. Çocuklar camilerin içinde hem namaz kılıyor hem de gönüllerince oynuyorlar. Bizdeki gibi hacı amcalar çocuklara caminin içinde ses yaptıkları veya oyun oynadıkları için kızmıyorlar. Şam’da teravih namazlarında Türkiye’den farklı bir uygulama var. Şamlıların çoğu teravih namazının sekiz rekatını camide kıldıktan sonra evlerine çekiliyor. Namazın geri kalan kısmını evlerinde tamamlıyorlar. Bazı camilerde ise sekiz rekattan sonra namaza ara verilip vaaz başlıyor. On beş dakika kadar süren vaazın ardından teravih namazına devam ediliyor.
Işıklı panolar ve Musahhirler
Ramazan girdiği andan itibaren Şam-ı Şerif’te balkonlara birbirinden renkli, ışıklı panolar asılıyor. Bu panolarda daha çok “Hoş geldin Ramazan” veya Peygamber Efendimizi övücü sözler yazıyor. Işıklı panolar sabaha kadar yanıp sönüyor ve Şam-ı Şerif bir renk cümbüşü geçidine dönüşüyor. Peygamber Efendimize karikatürler aracılığıyla Danimarka ve diğer Avrupa ülkelerinde yapılan saldırıların ardından bu ışıklı panolara efendimizi övücü ifadeler daha fazla yazılmaya başlanmış. Şamlı Hıristiyanlar da aynı şekilde özel günlerinde balkonlarına ışıklı panolar asıyorlar. Bu panolarda ise Hz. İsa veya Noel Baba resmediliyor. Şam-ı Şerif’te de bizdeki gibi sahuru haber veren davulcular var. Şamlı davulculara Musahhir adı veriliyor. Musahhirler davul yerine madenden yapılmış deflere vurarak mahalle aralarını dolaşıyorlar. Hatta apartmanların içine kadar giriyorlar. Bayram geldiğinde de ev ev dolaşarak bahşişlerini topluyorlar. Şamlı davulcular arasında mâni kültürü yok. Fakat madenden yapılan deflerden öyle bir ses çıkıyor ki
isteseniz de istemeseniz de sahura kalkıyorsunuz.
Şamlıların iftar sofraları
Şam-ı Şerifte de oruçlar birbirinden güzel iftar sofralarıyla, yemeklerle açılıyor. İftarlarda ön menü olarak önce çorba içiliyor. Daha sonra Fettuş salatasının eşliğinde kebap ve köfte çeşitlerinin tadına bakılıyor. Ayrıca Kepse adı verilen etli pilavlar ve Mensepler iftar sofralarını daha bir renklendiriyor. En sonunda ise Şam-ı Şerif’e has olan tatlılar yenilmeye başlanıyor ve iftar faslı çay veya kahvelerin eşliğinde sürüp gidiyor.
Şamlıların Ramazan içecekleri ise Araksus ve Temerhindi’dir. İftar vaktine kısa bir süre kala Şamlılar Araksus ve Temerhindi satan satıcıların önüne toplanırlar ve küçük poşetlere konulan bu içecekleri alıp evlerinin yolunu tutarlar. Şamlıların Ramazan pidelerine ise Naem adı veriliyor ve Naemler sadece Ramazanlarda satılıyor. Önce yufkalar yağda ısıtılıp katı hale getiriliyor. Daha sonra da bu yufkaların üzerine pekmez damlatılıyor. Böylece Şamlıların Ramazan pidesi hazır hale gelmiş oluyor.
Patanili, Filistinli, Çeçenyalı öğrenciler
Şam-ı Şerif’te Ramazan en güzel mescidlerde, camilerde geçiyor. Özellikle de günün her vakti İslam dünyasının dört bir yanından öğrencilere rastlayabileceğiniz Ebu Nur mescidinde. Mescide gidip kısa bir süre oturun. Biraz sonra Patanili, Çeçenistanlı, Afrikalı, Filistinli veya Şamlı birisi yanınıza gelip oturacak ve kısa bir süre sonra aranızda güzel bir sohbet başlayacaktır. Ebu Nur mescidi namaz vakitlerinin dışında da açık oluyor. Bundan dolayı öğrenciler Kur’an okumak, ders çalışmak, tesbih çekmek veya genelde ikindi namazından sonra başlayan cami derslerine katılmak için mescidi boş bırakmıyorlar. Şam’ın kalbi olan Emevi Camii de gündüzleri ziyaretçi akınına uğruyor. Türkler, İranlılar, Pakistanlılar, Afganistanlılar, Malezyalılar bu mübarek ayda Emevi Camii’ni ve etrafındaki türbeleri ziyaret ediyorlar. Şam-Şerif’te Ramazan alışverişlerinin merkezi ise Mithat Paşa çarşısı ve çevresi. İkindi vakitlerinden sonra Mithat Paşa çarşısına gittiğinizde coşkulu, gürültülü Ramazan alışverişlerine, heyecanlı koşuşturmacalara şahit olabilirsiniz.
Şimdi İstanbul’da olmak vardı
Şam’da Ramazanlar işte böyle geçiyor. Fakat ben her şeye rağmen İstanbul’da geçirilen Ramazanları dünyanın hiçbir yerindeki Ramazanla değişmem. Ramazan’ı İstanbul dışında geçirdiğimde mutlaka İstanbul’un Ramazanlarını özlüyorum. Eyüp ve Eminönü’ndeki kitap fuarları, sokaklardaki iftar çadırları, evlerdeki bayram havası içimde gezinip duruyor. Bazı şeyler abartılsa da bana göre Ramazan’ın İslam dünyasında en güzel yaşandığı, hissedildiği yerlerin başında İstanbul; özellikle de Fatih, Eyüp Sultan ve Üsküdar gelir. Şam-ı Şerif’in Ramazanları ise daha çok bir itikaf havasında. Gürültüsüz, patırtısız, sessiz ve sakin.
Bu sene Ramazanın Ağustos ayına rast gelmesi ve sıcakların aşırı derecede artması oruç tutarken kimi zaman zorlanılmasına neden oluyor. Böyle olunca Şam-ı Şerif’te insanlar tamamen evlerine çekildiler ve Ramazanı evlerinde geçirmeyi tercih ettiler. Ben ise Şam-ı Şerif’in itikaf havasında geçen Ramazanlarını sevsem de, İstanbul’un o coşkulu Ramazanlarını özlemeye devam ediyorum. Ramazan’ı Şam’da mı, yoksa İstanbul’da mı geçirmek daha güzel olur diye bir soru sorarsanız, cevabım kesinlikle İstanbul olacaktır. Çünkü Ramazan İstanbul’a çok güzel yakışıyor.
Kaynak: Gerçek Hayat
SON VİDEO HABER
Haber Ara