'HSYK üyeleri devletin ideolojik bekçisi'
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Ertekin: HSYK üyeleri devletin ideolojik bekçiliğini yapıyor
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-18 12:38:00
HSYK üyesi Ali Suat Ertosun başta olmak kurul üyelerinin devletin ideolojik bekçiliğini yaptığını vurgulayan Ertekin, Ertosun'un biyografisinin bir hakim biyografisi olmadığını savundu. Ertekin, "Ertosun aslında bir devlet memurudur, bir cezaevi çalışanıdır. Bir kürsüsü olmadığı halde her nasılsa Yargıtay'a üye seçilmiştir ve oradan da HSYK'ya üye seçilebilmiştir." dedi.
Cihan Muhabiri'ne konuşan Ertekin, kararnamenin unvanlı ve unvansız şekilde ayrılmasının yasaya aykırı olduğunu ifade etti. Bu durumun hakim ve savcıları bir kast sistemi içerisine çeken ve bu kastı resmileştiren bir bakış açısı olduğunu savunan Ertekin, kararnamenin bir bütün olduğunu kaydetti. "HSYK, bir tür Milli Güvenlik Konseyi gibi yapılandırdığı için daha çok devletin ideolojik bekçiliğini, geleneksel güçlerin bekçiliğini yapan bir aygıt şeklinde işlev gördü." diyen Ertekin, şöyle devam etti: "Ertosun ve diğerlerinin zaten görevleri buydu. Ertosun'un kişisel biyografisine bakarsanız aslında bir hakim biyografisi olmadığı açık ve net biçimde ortaya çıkar. Ertosun aslında bir devlet memurudur, bir cezaevi çalışanıdır. Bir kürsüsü olmadığı halde her nasılsa Yargıtay'a üye seçilmiştir ve oradan da HSYK'ya üye seçilebilmiştir. Ciddi bir yargı kültürünün olduğu bir ülkede, asla kabul edilemeyecek birşeydir. HSYK ve Yargıtay'a üye seçilebilmek için belli bir kürsü şartı gerekir."
"İDEOLOJİK KONUMLARINI SÜRDÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR"
Geleneksel ideolojik konumları ile geleneksel güçlerin yargı içindeki çıkarlarını daima meşrulaştırmaya çalıştıklarını anlatan Ertekin, "Asıl sorun Ali Suat Ertosun ve diğerlerinin ideolojik bir bekçilik içerisinde, ideolojik koruma duygusuyla hareket etmeleri ve yargıda sivilleşme, çoğullaşmanın önünü kapatmaya çalışmaları. HSYK'nın gelmiş geçmiş icraatlarına bakarsanız, asıl HSYK'ya karakterini veren, tarihsel anlamını veren şey, yargı içerisindeki farklı bakış açılarını, farklı adli perspektifleri engellemeye dönük bir bakış açısıdır. Bugünkü HSYK'nın Ergenekon ve kritik davalardaki hakim ve savcıları değiştirmeye çalıştırmasını da tam bununla açıklamak lazım. Farklı bir adli perspektifi kendisine rakip olarak görmeye başladı ve onu bu alandan diskalifiye etmek için uğraşıyor. Hem yargı kültürü açısından bir problem, hem de belli hukuksal müesseselerin ihlali açısından da bir sorun oluşturuyor." dedi.
Dosyanın bütününe bakıldığında farklı bir savcının oraya atanmasının süreci son derece yavaşlatacağının altını çizen Ertekin, bu anlamda oraya atanan bir savcının son 3 yıllık emeğin geriye döndürülmesi amacını da taşıyacağını söyledi. Bu noktada HSYK'nın yaptığı şeyin Türk yargısının olgunlaşma sürecini, yeni adli perspektif üretme sürecini parçalamaya çalışmak, yok etmeye çalışmak ve geleneksel adli perspektifi yeniden ihya etmeye çalışmak olduğunu dile getiren Ertekin, HSYK üyelerinin bir karar gücü bulunduğunu, buna karşılık Adalet Bakanı ve müsteşarının ise kararı oluşturma gücü değil kararı engelleme gücü olduğunu belirtti. Eğer bir anlaşma sağlanamıyorsa 13 Eylül'ü beklemenin anlamlı olacağını ifade eden Ertekin, mevcut HSYK'nın yapısının değişeceği yönünde beklenti olduğu için HSYK'nın son derece sınırlı işleri yapmasında fayda olacağını dile getirdi. Ertekin, Adalet Bakanlığının kararname taslaklarının tamamlanmayan bölümlerini geri çekmesini ise "Karşılıklı olarak kendi pozisyonlarını koruyorlar anlamına geliyor. Daha ileriye gidemeyecekleri anlamına geliyor." şeklinde değerlendirdi.
cihan
Haber Ara