Yahudiler İngiltere'de de ırkçılık yapıyor
İngiltere'de yaşayan ünlü bir muhalif Yahudi entelektüel ve müzisyen olan Gilad Atzmon'un kaleme aldığı bu yazıyı Timeturk.com okurları için tercüme ettik:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-17 17:52:00
İsrail bayrağının, aşırı milliyetci English Dfence Leauge’in (İngiliz Savunma Ligi) gösteri ve toplantılarında ortak bir karakter göstergesi olarak bulunması bizi şaşırtmamalı.
EDL(İngiliz Savunma Ligi), “İngiltere’nin İslamileştirilmesi”ne ve “Müslüman Köktenciliğine” karşı harekete geçme çağrısında bulunuyor. Bu, aşırı sağcı aktivistler için bir mıknatıs gibi çekici. Ve yabancı karşıtları ile etnik-merkezci guruplar tarafından yönetiliyor. Son zamanlarda bu organizasyon, kendi nefret koalisyonuna ‘önemli’ bir ek daha yaptı. Bunun ismi “EDL Yahudi Bölüğü(The EDL Jewish Division). Jewish Cronical’a göre yüzlerce (Yahudi)takipçi hemen bu bölüğe katıldı. Destekçilerinin içerisinde eski bir Toplum Güvenliği Vakfı gönüllüsü de var. Bu kişinin söylediğine göre “çok sayıda Yahudi bu bölüğe katılmak istiyor.” Başka bir takipçi facebook’a şöyle yazdı: “Hepimiz Shayeted 13’üz”(Mavi Marmara’daki katliamdan sorumlu barbar İsrail donanma ünitesi). Şunu da not etmeye değer; bu kana susamış Yahudi ‘vatanseverler’, ‘hepimiz SAS, İngiliz Donanması ya da RAF’ız’ demedi.(RAF ve SAS İngiliz komando birliklerinin isimleri) Yine bazı sebeplerden dolayı kendisini İngiliz donanması yerine yabancı bir Donanma ile ilişkilendirmeyi tercih ediyor, yani Yahudiler için savaşan bir donanmayla.
Sanırım İngiliz Savunma Ligi liderleri, ‘Yahudi Bölüğü’nün buraya katılımının bu yeni organizasyonu kendi hedefleri doğrultusunda kullanmak olduğunundan habersizler.
Jewish Devision’da (Yahudi Bölüğü) önemli birisi olan Roberte Moore, bu hafta İsrail’in Haaretz gazetesine yaptığı açıklamada “ Yahudi Bölüğünün, İngiliz Savunma Ligin'i(EDF) kullandığını” itiraf etti.
Biz, ‘İsrail’in işçi partili onursuz dostalrı’nın yıkıcı nüfuzundan kurtulmaya çalışırken ve “İsrail’in muhafazakar dostları”nın etik olmayan etkilerine alışırken(İngiltere'de ki İşçi Ve Muhafazakar partilerini kast ediyor), muhafazakarlar çoktan İngiliz evrensel yargı sistemini değiştirmede başarılı oldular. Bizler aynı zamanda aşırı sağcıların gösterilerinde İsrail bayrağı sallanmasına da alıştık. Bunun büyük bir sürpriz olmaktan uzak olduğu çok açık. İsrail’in apartheid (ırkçı) rejimi ile Avrupa’nın İslamafobyası, Malanie Philips’in Londonistanı(Londra'nın islamileştirilmesini ifade edern terim) ve Nick Cohen’ın anti İslam’ının aynı serinin devamı olduğu ortada.
Haaretz’den öğrendiğişmize göre ‘Yahudi Bölüğü’nün lideri Roberta Moore,39, Roo de Jeniro doğumlu bir Brezilyan ve şimdi kuzey Londra’da yaşıyor. Moore’nin vücudunu bir İsrail bayrağı ile örterek İslamafobi üzerine verdiği vaazları youtube’dan izleyebilirsiniz.
Moore, Haaretz’e “İnanıyoruz ki düşmanı kendi ismiyle çağırırsak, onunla savaşmaya da muktedir olabiliriz. Biz, Yahudi ve Siyonist organizasyonlara karşı ayrımcılık yapan hareketlere işaret ederken, ve anti-Semitizimle anti-Siyonizim arasında bir fark olmadığını açıklamaya çalışırken… Buradki problem onların (Müslümanların) beyinlerinin yıkanmış olması ve kendilerini herkesten üstün görmeleri. Onların böyle düşünmeye hakları var ama kendi görüşlerini başkalarına dayatmaya değil. Ve benim giyineceğim kıyafetleri bana dayatmaya ya da dinlediğim müziğin kötü olduğunu söylemeye hakları yok. Ya da benim inançlarımın daha aşağıda olduğunu ve neyi yapıp yapmayacağımı söylemeye. Neden biz kadınlar bir şeyleri kapatmak zorunda olalım ki?” diye açıklamada bulundu.
Burada enteresan olan şu ki; ben de İngiltere’de, Londra’da yaşıyorum. Muhtelemen Moore’den çokta uzakta değil. Ben başarılı bir müzisyenim ve Müslümanların bana hangi kıyafeti giymem gerektiğini söylediğini asla iddia edemem. Ama ben Jack Straw’un(esgi İngiliz İçişleri Bakanı) Müslüman kadınlara ne giyinmesi ve toplum içine nasıl çıkması gerektiğini söylediğini biliyorum. Daha da fazlası, aslında benim müziğimi yasaklamak isteyenler aslında Yahudi organizasyonlardı. Ve yine kendisini seçilmiş olarak görenlerde Müslümanlar değil Yahudilerdir.
Eğer Moore gibi Yahudiler sıradan insanlar olduklarına inanıyorlarsa, neden EDF’ye (İngiliz Savunma Ligi) sıradan bir üye olarak katılmıyorloar? Eğer Yahudiler diğer sıradan yobazlar gibi ise, neden kendileri etnik olarak seçilmiş grupların(Yahudi Bölüğü gibi) içinde faliyet gösteriyor? Cevap çok basit, ‘Yahudi Bölüğü’, Siyonist seçkinciliğin bir devamıdır ve EDF’yi kendi Siyonist emelleri doğrultusunda kullanmaktadır.
Moore,“İslam bir din değil, aşırıcı bir tarikattır, bir tarikatın tüm karakteristik özelliklerine sahiptir” diye ifadelerde bulundu. Moore açık bir şekilde aldanmaktadır. İslam’ın sadece bir din olduğu bir yana, aynı zamanda barış(selam), evrensellik ve hümanizmden ilham almaktadır. Pratikte bir milyar insan tarafından uygulanmaktadır. Aşırıcı bir tarikat ya da ona benzer bir şey olarak görülemez. Moore’ın teslim olduğu Yahudilik, aşırıcı bir tarikatın tüm unsurlarını barındırmaktadır. Yahudilik marjinal bir ideolojidir ve evrenselci, hümanist bir açıdan bakılınca garip bir görünüm arzetmektedir. Ve aynı zamanda etnik bir seçkincilik içermektedir. Siyonist pratik, barbarlığın temellerini oluşturan yedi ritüele sahiptir. Şurası açık ki; Moore çok basit bir insan ve ben enerjimi onunla tartışarak harcayacak değilim. Ama yinede, Moore’un açık bir şekilde İngiltere’de Yahudi bayrağı altında nefreti vaaz ettiği bir gerçek ve bir İsrail bayrağı taşıması çok anlamlı. Sanırım buna devam etmesi için onu cesaretlendirmeliyiz. Bu şekilde sadece Yahudi kabile politikasının gerçek yüzünü göstermekle kalmıyor, aynı zamanda İngiltere’de, İslamafobi’nin arkasında yatan itici gücede ışık tutmuş oluyor.
Ama Moore’un siyasi davranışında başka bir enteresan nokta daha var. Moore’un bu ülkede göçmen olduğunu hesaba kattığımızda, onun “bu ülkeden def olun… kendi ülkenize dönün” şeklinde Müslümanlara seslenmesini çok kafa karıştırıcı buluyorum. Sanırım “bizim topraklarımız” derken İngiltere’yi kastediyor. Merak ediyorum İngiltere ne zaman ‘onun toprakları’ oldu? Ve eğer gerçekten ‘onun toprakları’ ise neden ben ve Moore gibi göçmen olan bir milyon Müslüman’ınkinden daha fazla onun oluyor?
Moore’un buna cevabı şöyle: “Onlar (Müslümanlar) ülkenin kanunlarına saygı duymuyorlar.” Moore çok açık olan gerçekleri görmekte başarısız olmuş olmalı. İngiltere, çok kültürlü bir yer olma iddiasındadır. Aslında İngiliz değerler sistemine saygı duymayanlar Moore ve onun Yahudi takipçileridir. Burada Moore tiksindirici bir Siyonist söyleme yönelmektedir: “Bırak evlerine dönsünler.. onların yeterince gidecek yerleri var.” Merak ediyorum eğer birisi Moore’a geldiği ya da ait olduğu yere gitmesini önerseydi buna nasıl bir tepki verirdi.
Enteresan bir şekilde Moore’un bir çok toprağı var. İngiltere onun. Ve Müslümanları burada istemiyor. Ama aynı zamanda İsrail’i de kendi toprağı olarak saymakta. Moore, “Neden İsrail bayrağının el- Aksa Camisinin üzerinde dalgalanmadığını anlamıyorum” şeklinde beyanatlada bulundu. “ O Cami bizim topraklarımızda bulunmaktadır” şeklinde devam etti. Görünen o ki; Moore da bir çok Yahudi diasporası gibi birden çok toprağa sahip. Sanırım EDF(İngiliz Savunma Ligi), bu yeni sahte Yahudi vatanseverliğinin arkasında ki motivasyonu görmeden önce daha çok zaman geçecek. EDF, İngiliz askerleri için destek göstermek iddiasında. EDF, Yahudi toplumunu İngiliz ordusundaki temsilini bilmek ister sanırım. EDF aynı zamanda İngiltere için Irak’ta kaç yahudinin can verdiğini ortaya çıkarsa iyi olur. Ki o savaş kriminal bir savaştı ve Jews Chronicle'ın David Aaronovitch ve Nick Cohen gibi yazarları tarafından sevinçle karşılanmıştı.
Moore ve onun Yahudi Bölüğündeki takipçileri, Yahudi tarihine karşı çok naziktirler ve Yahudi kabile vatanseverliğinin ne demek olduğunu ortaya koymaktadırlar. Bunun adı şudur: Etnik Yahudi kabileciliği.
Glad Atzmon: İngiltere'de yaşayan muhalif bir Yahudi entelektüel ve müzisyendir.
Bu makale Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara