Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Orta Doğuyu sarsan TV dizileri

Tirajı günde 411 bin olan la Stampa gazetesinin 14 Ağustos 2010 tarihli sayısında, Marta Ottaviani imzasıyla yayımlanan haberin özet çevirisinde şunlara yer verildi:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-08-17 17:58:00

Orta Doğuyu sarsan TV dizileri
Prodüksiyonu İstanbul'da Yapılan "Batılı" Televizyon Dizisi Gümüş, İslam Ülkelerinde Bir "Kült" Hâline Geldi: İmamlar Diziyi Öfkeyle Karşılarken Dizinin Hayranları Boğaziçi'ne Koşuyor

Mustafa Kemal Atatürk'ün laik ve Batı yanlısı Türkiyesi, git gide daha çok Batı ile Doğu arasında askıda kalıyor. İki taraf arasındaki bu gidip gelmeye şimdi de turizm tanıklık etmeye başladı. Bu yıl İstanbul, Arap turistlerin istilasına uğradı ve bu, ılımlı İslami Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Doğu yanlısı politikasından ziyade ya da sadece bu politika sayesinde (bazılarına göre yüzünden) değil ama bir televizyon dizisi sayesinde (veya yüzünden) gerçekleşti. Söz konusu dizinin Türkçe ismi "Gümüş"; Arapçası ise "Noor. " Belli başlı kanallarda yayımlandı ve Müslüman dünyasında bir bomba etkisi gösterdi; bu bombanın etkileri şimdi de Türkiye'nin laik kesimini, hükûmetin hamlelerinden daha fazla endişe ettirir oldu.

Dizinin konusu, tüm televizyon dizilerininki gibi banal. Dizinin bayan kahramanı Gümüş, İslam yasasının katı yorumu tarafından konulan kurallara uymaktansa kendi bağımsızlığına ve eş fırsatlar üzerine kurulu bir ilişki kurmaya kendisini adamış bir kadındır. Muhammed adındaki erkek kahraman ise sarışın ve mavi gözlüdür ve eşine engel olmak yerine, her şekilde ona destek olmaktadır. Üçüncü bin yılın Türkiyesi'nde mümkün bir çift söz konusu ama Arap dünyasında pek o kadar mümkün sayılmaz. Son derece güzel kahramanlar, Boğaz'da lüks konutlarda yaşamaktadır. Bu dizi Türk televizyonlarında aynı türden daha pek çok diğer diziyle aynı şekilde karşılandı ancak Arap dünyasında büyük başarı kazandı çünkü bir masalı temsil ediyordu.

Türkiye'nin İslam dünyası için bir model olarak görülebilmesi, Orhan Pamuk'un betimlediği ışıltılı ve zevk peşinde koşan İstanbul'u hatırlamaya alışık Türk toplumunun bir kısmını endişelendiriyor. Yeni-Osmanlıcılık teorisinin kurucusu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kitaplarının başarısı ve özellikle de Filistin gibi ülkelerde rock yıldızlarını bile geride bırakan Başbakan Erdoğan'ın büyük popülerliği sayesinde bugün Orta Doğu için lider ülke olarak sunulan Türkiye'den oldukça farklı bir ülke. Batı'ya bakan Türklerin hayallerini bozmak için bir tek "Gümüş" eksikti. Üstelik, paradoksal şekilde, en azından kutsal Ramazan ayında dizinin yayından kaldırılması için kanallara baskı yapan çok sayıda Orta Doğulu ülkenin dinî yetkililerinin endişeleriyle birleşti. Laik Türkiye ile muhafazakâr İslam'ın ülke sınırları dışında da birbirinden korktuğuna işaret.

"Gümüş" dizisine dönecek olursak; diziye gösterilen beğeni, fanatizmin doruklarına ulaştı. Orta Doğulu genç kızlar, üzerinde çoktan anlaşma sağlanmış evliliklerini iptal etmeye başladı; Suudi Arabistanlı bir çift, erkeğin dizinin bayan kahramanına olan aşırı hayranlığı nedeniyle boşandı; Gazze'de, Batı Şeria'da, Bahreyn'de dizinin yayımlandığı saatlerde sokaklar boşalıyor. "Gümüş-mania" şimdi de Boğaz'ın kıyılarına demir attı; 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'da, Pamuk'un son romanı "Masumiyet Müzesi"nden ilham alan aynı adlı müzenin açılışının beklendiği ancak Pamuk ile 2010 İstanbul Ajansı arasındaki bir anlaşmazlık yüzünden açılamadığı İstanbul’da. Rakamlar açık konuşuyor: Bu yıl Orta Doğu'dan gelen turist sayısında yüzde 50 oranında artış kaydedildi. Bu, büyük oranda "Gümüş" sayesinde oldu. Hatta son 12 ay içinde dizinin geçtiği yerlere otobüs turları düzenleyen özel acenteler bile doğdu. Barracuda Turizm Acentesi'nden Cem Polatoğlu, "Bir zamanlar turistler camileri ve kaplıcaları ziyaret için gelirlerdi. Şimdi Gümüş'ün yaşadığı evi ziyaret etmek ve yemek yediği restoranı görmek istiyorlar." diyor.

Ayrıca Boğaziçi de kuşatma altında: Dolmabahçe ve Beylerbeyi gibi Osmanlı dönemi antik sarayları, hayran oldukları kahramanlarının nefes aldıkları o yerlerde bir fotoğraf çektirebilmek için rekor sıcaklara rağmen saatlerce sıra bekleyen karalara bütünmüş Arap genç kızların oluşturduğu kilometrelerce sıranın "kurbanları" arasında yer alıyor. Ekonomik durumu daha iyi olanlar ise doğrudan denizden, özel olarak düzenlenen turlarla geliyorlar. Onların varlığı, baş döndürücü topuklu ayakkabılar giyen, yabancı okullarda eğitim görmüş ve doğada var olmayan saç renklerine sahip iyi hâlli İstanbul'un hanımlarına burun kıvırtıyor. Ancak bu, ekseriyetle sadece gözleri görünen ve yanlarındaki eşleri tabii ki dizideki Muhammed gibi yakışıklı olmayan o örtülü kızlar için, minarelerin gölgesinde de olsa bir başka yaşamın mümkün olduğunun kanıtı.

byegm
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara