İftira karşıtları müslümanlara iftira atıyor
Antiwar sitesi başyazarı Justin Raimondo, "İftira karşıtları müslümanlara iftira atıyor" adlı makalesinde, "Karanlık İttifak: ADL camiyi yasaklamak için aşırı sağdaki kaçıklara katılıyor" dedi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-07 23:21:00
Şoke oldum – şoke oldum, diyorum size!: İftira Karşıtı Birlik (ADL), Kordoba Evi diye bilinen sözde “Sıfır Zemin Camisi”ni yasaklama çağrısında militan Hıristiyanlar, militanca ateist "Objektivistler" ve diğer çeşitli militanca işler kovalayanların oluşturduğu ittifaka katıldı. Herşeyden önce görünürde kendini “sivil haklara” ve “hoşgörüye” adamış bir örgüt neden Pamela “Çığlık Atan Vampir Kadın” Geller, Dindar Sağ ve Gezgin Küçük Adam, Leonard Peikoff ile ağız birliği yapar?
Bunu öğrenmek için ADL’nin web sitesini ziyaret edip konu hakkındaki politika beyanlarını okuyalım:
"Biz din özgürlüğünü Amerikan demokrasisinin temel taşı olarak görüyoruz ve bu özgürlüğün tüm Amerikalıların - Hıristiyan, Musevi, Müslüman ve diğer dinlerden - cemaat merkezleri ve ibadet evleri inşa etme hakkını içermesi gerektiğini düşünüyoruz."
Şimdiye kadar çok iyi: burada militan deliliğe dair bir işaret yok, tıpkı ADL’den bunca yıldır duyduğumuz beylik laflara benziyor ve bu kişilerin ortalama sıradan Yahudi liberaller olduğuna dair mesajı alamadıysanız, işte size daha fazla teminat:
"Biz kategorik olarak din temelinde bağnazlığa yönelimleri reddediyor ve bu önerilen İslam Merkezine muhalefetleri böyle bir bağnazlığın tezahürü olanlar kişileri kınıyoruz. Ancak ... "
Aha, işte geliyor:
"Dünya Ticaret Merkezi çevresinde anlaşılır güçlü tutkular ve keskin hassasiyetler var. Biz orada milletimizin yaşamış olduğu trajediye hep duyarlı olduk, acıyı hepimiz hâlâ hissediyoruz - ve özellikle 11 Eylül 2001’de öldürülen kişilerin ailelerinin ve dostlarının acısını. "
Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırıp onu yıkan İslam değil de dini kanlı ihtirasları için bir kılıf olarak kullanan fanatiklerin oluşturduğu marjinal bir grup olduğu için, ADL’nin burada kastettiği şey, İslam’la ilgili herşeyden nefret eden İslamofobiklerin "güçlü tutkuları"dır - Neden o zavallı hassas ruhlar ve onların duyguları hüzün verici şekilde incinmiş olaki? Dünyanın En büyük dinlerinden birini 9/11’de 3000 kişiyi öldürmüş bir avuç cani ve soyguncuyla bir tutan kimselerin “keskin hassasiyetlerinin” aslında hesaba katılması gerekmez mi? Peki ya, 1967’de Amerikan gemisi USS Liberty’nin İsrail savaş uçakları tarafından bombalanmasının -34 ABD görevlisi katledildi- peşinden Arlington Ulusal Mezarlığının iki mil menzilindeki tüm sinegogların yasaklanması için yürütülen kampanyaya ne demeli? ADL nasıl tepki verirdi buna?
Şüphesiz onlar böylesine kaçık ve bariz bağnaz öneriyi haklı çıkaran –ölen denizcilerimizin ailelerini kışkırtan- kimselere şiddetle karşı çıkarlardı, özellikle bu bağnazlar o sinagogların "iyileşme sürecini kötü etkilediği” iddiasında bulunma küstahlığını gösteriyorlarsa. Ancak bu, ADL’nin Kordoba Evi’ne muhalefetini nasıl mantığa bürüdüğünü gösteriyor: Dünya genelindeki anti-Semitik kaçıkların söylemini anımsatan aynı kolektif suçluluk söylemini dillendirerek.
ADL bir yüce prensip meselesi olarak komplo teorilerine her zaman karşı çıkmıştır ve hemen o teorileri azılı anti-Semitik bir sahtekârlık olan Siyon Liderlerin Protokolleri ile karşılaştırır. Ne var ki Foxman & Co’nun ifade ettiği gibi “bu özgül koşullarda” onlar, Kordoba Evi’ni inşa edenleri “terörist” kaynaklardan para almakla suçlayan bir komplo teorisini benimsemeye gayet hevesliler. Bu teoriye göre tüm proje, 9/11 terörist saldırılarının tam da dokuzuncu yıldönümünde olanları bize anımsatmak için çok zengin radikal İslamcıların hazırladıkları bir tezgâhtır.
Bu komplo teorisinin kanıtı nedir? Cevap: kanıtı yok, bir parça bile. Nitekim, finansman kaynağı meselesini ortaya atanlar herhangi bir kanıt öne sürmeye tenezzül etmiyorlar: Onlar sadece tüm Müslümanların otomatikman şüpheli olduğunu gerekçesiyle soruşturma çağrısı yapmakla yetiniyorlar. İşte ADL’nin desteklediği ve onayladığı şey bu: açık ve katıksız bir iftira.
En azından kuruluş fonunun bir kısmını denizaşırı yerleden almış olması kuvvetle muhtemel, İsrail finansmanlı bir propaganda grubu olan ve esasında “Emet” diye bilinen “Demokrasileri Savunma Vakfı”na da üye olan Forbes yazarı Claudia Rosett, Kordoba Evi’nin mali
Rosett'in insafsız gözdağını okuyunca inanamıyorsunuz: Projenin yöneticisi İmam Faysal Abdul’un seyahat ettiğini ve röportaj için kendisine ulaşılamadığını, bu günlerde neden bu kadar seyahat ettiğini öğrenmek istediğini söylüyor. Onun sehayati bir bağış toplama sehayati mi? “Amerika’yı sev”meyenler kimselerden para mı topluyor? Gerçeklerden yoksun iddiası somut bilgilere yer vermediği yazısına dayanıyor. Claudia Rosett Hukuk Ekolü’ne göre kişi masum olduğu kanıtlanana kadar suçludur, ister Müslüman –yeni eğilim- ister beyaz olsun..
ADL’nin iftiradan yana çıkmasına imkân tanıyan garip bir “mantığı” kullanan Rosett şunu iddia ediyor:
Başka bir deyişle, onun bağış toplama girişimleri, planlarının doğurduğu yüksek tabakalı tartışmadan ve sıkıntıdan destek mi alıyor? İnsan Rauf’un en iyi niyetli tarafta yer almasını umuyor. Ama tercihinin herhâlükarda kinik bir bağış toplama marifetinden veya çok parası olup Amerika’yı sevmeyen potansiyel bağış sahiplerine tehlikeli bir müracattan yana olması ihtimaline karşı, onun destekçilerini, amaçlarını, planlarını ve mali defterlerini düzenli şekilde kamuoyunun önünde ifşa etmenin durumu açıklığa kavuşturacağına şüphe yok."
Rauf, Rosett, ADL ve GOP’un yeni muhafazakâr kanadının açtığı tartışmadan sorumlu tutulacak: hepsi bir komplo, gördüğünüz gibi, "kinik" bir bağış toplama manevrası.
Rosett’in şunu kabul etmesi ne garip: bizzat kendisi açıkça bu Büyük Müslüman Komplosu’nun gönüllü enayisidir. Herşeyden önce Forbes sayfalarından daha “yüksek tabaka” bulamazsınız.
ADL yöneticisi Abe Foxman sonunda çizgiyi aşmasının beni bu kadar şoke etmediğini itiraf etmeliyim. Onun son maskaralığı sonunda kendinin tam bir karikatürüne dönüştüğü uzun bir kariyerin sonudur. İlerlemiş bunaklık halinin apaçık kanıtı, resmi ADL açıklamanın sonunda görülmektedir. Burada bu pervasızca bağnaz ve apaçık totaliter nefret kampanyasının “kuramsal” gerekçesini tüm ciddiyetiyle dile getirilmektedir:
" İslam Merkezi taraftarları bu yerde inşaat yapma hakkına sahip olabilirler ve hatta İslam hakkında olumlu bir mesaj verrmek için bu yeri seçmiş olabilirler. Onlara saldıran bazılarının sergilediği bağnazlık haksız ve yanlış. Ama sonuçta bu bir haklar meselesi değil hakkın ne olduğu meselesidir. Bizim kanımıza göre, Dünya Ticaret Merkezi’nin gölgesine bir İslam Merkezi inşa etmek kurbanların gereksiz yere daha çok acı çekmesine yol açacaktır ve bu doğru değil."
Anayasal ve/veya doğal, laik ya da Tanrı vergisi hakları unutun: Bu insani yapılar ADL’nin kendi “hak nedir” anlayışı önünde toz duman olur. Ve “hakkın ne olduğu” “bazı kurbanların” ne ölçüde gereksiz acı çektiği ile ölçülür.
Kim bu kurbanlar? O önemli günde ölenlerin yakınları ve sevdikleri mi? Tabii ki, hepimiz 9/11 terörist saldırılarının “kurbanları” olarak adlandırılabilirdik, çünkü hepimiz o günden beri neredeyse on yıllık sürgit savaş haline ve anayasal haklarımıza yoğun saldırılara katlanmak zorunda kaldık.Ve bu da henüz bitmiş değil; gerçekte son zamanlarda ABD savaş makinesi motorlarının devrini Pakistan ve İran’a gitmek için yükseltirken toplu olarak yaşadığımız acı artacak gibi görünüyor.
En azından ABD’nin II. Dünya Savaşı’na girmesine karşı çıkan muhafazakarların peşinden gitmek için büyük çaba sarf ettiği savaş sonrası yıllardan bu yana konuşma yasağı ve siyasi tahammülsüzlük cehpesinde yer almış ADL için yeni bir şey değil bu gelişme. Sözde kendini etknik iftirayla mücadeleye adamış bir örgüt olarak ADL savaş sırasında toplama kamplarındaki Japon asıllı Amerikalıların, İtalyan asıllı Amerikalıların ve bazı Alman asıllı Amerikalıların gözaltına alınmasını proteste eden örgütler arasında yer almadı. Ayrıca İsrail devleti işgal ettiği Filistin topraklarında Güney Afrika’nın apartheid sisteminden kalan bir sistemi tesis ettiğinde onlardan hiç ses çıkmadı.
Nitekim, ADL son yıllarda Tel Aviv’in fiili müttefiğinden biraz daha fazlası haline geldi: İsrail hükümetinin her tür baskıcı ve giderek Amerikan karşıtı hareketlerinin fevri savunucusu.
Abe Foxman’ın iikiyüzlü ve utanç verici ölçüde kararsız liderliği altında, etnik ve dinsel azınlıkların karalanmasına karşı çıkmak için kurulan bir birlik, tam da geleneksel olarak nefret ettiği türde bir bağnazlığa kendini adamış bir harekete katıldı.Bu tuhaf gelişme nedeniyle -gerçi tamamen öngörülemez değildi- iki şeyden birinin gerçekleşmesi gerek. Ya 1) Foxman uygun şekilde içten bir özür diledikten sonra utanç ve aşağılanma içinde yerine oturacak ya da) ADL yeni tayin ettiği yönelimini yansıtacak şekilde ismini değiştirdiğini duyuracak.
İngiliz Savunma Birliği (Kordoba Evi karşıtı hareketin lideri Pamela Geller’in desteklediği şiddet yanlısı bir futbol holiganları grubu) gibi aynı kafadan kuruluşlarla ve onların Amerikan emsalleriyle birleştikten sonra çok daha büyük bir ADL kurulabilir ama sadece yeni ideolojik yönelimlerini belirten bir isim değişikliği yapmaları kaydıyla.Eğer Müslüman karşıtı harekete katılmak istiyorlarsa liberal hoşgörülü imajlarından –ve tarihlerinden- sıyrılmak ve tam bir yenilenme yaşamak zorundalar. İftira Yanlısı Birlik ismini tavsiye edebilirim onlara. Cesur, revaçta ve güncel.
*Justin Raimondo: ABD’de radikal muhalefetin etkin sözcüleri arasında yer alan antiwar.com sitesinin başyazarı.
Bu makale Orhan Düz tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara