İngiliz ve Amerikan basınından özetler
Amerikan ve İngiliz basınından özetler(5 Ağustos 2010):
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-08-05 17:05:00
İngiliz Basınından Özetler
Guardian, İngiltere ekonomisine ilişkin karamsar bazı verilerin ortaya çıktığını 'çift dipli resesyon korkusu artıyor' başlığıyla manşetinden duyuruyor okurlarına.
Geçen ay hizmet sektöründeki büyümenin durduğunu kaydeden gazete, bu gelişmenin büyük ölçüde hükümetin kamunun hizmet alımında kesintiye gitmesinden kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Guardian, hizmet sektöründeki çok sayıda şirketin işten adam çıkarmaya başladığını, bu durumun ise muhafazakar-liberal koalisyonun kamudaki kesintilerin neden olduğu daralmanın özel sektörün büyümesiyle telafi edileceği varsayımına da büyük bir darbe anlamına geleceğinin altını çiziyor.
Haberde görüşlerine yer verilen muhalefet İşçi Partisi'nden Ed Balls da, son verilerin hükümetin kamu sektörünü küçültmeyi hedefleyen ekonomi politikasıyla ne kadar riskli bir işe kalkıştığını ortaya koyduğunu vurguluyor.
Türkiye'nin İran sınavı
Times gazetesinde ise, İran'da zina yaptığı gerekçesiyle recm cezasına çarptırılan Sakine Aştiyani'nin, ülkeden kaçtıktan sonra Türkiye'ye kaçak yollarla giriş yaptığı gerekçesiyle tutuklanan avukatına ilişkin gelişmeler geniş şekilde irdeleniyor.
Avukat Muhammed Mustafa'nın Kumkapı'da aşırı kalabalık, zaman zaman da şiddet olaylarının yaşandığı bir gözaltı merkezinde tutulduğunu kaydeden Times, Norveç'in de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin Mustafa'ya derhal sığınma hakkı vermeyi teklif ettiklerini, ancak Türkiye'nin İran'la dostluğuna zarar vermemek için yasal süreçleri izlemekte kararlı olduğunu aktarıyor.
Bu ise BM'nin mültecilere sığınma hakkı verilmesine ilişkin çoğunlukla da aylarca süren bürokratik işlemleri gerektiriyor.
Ancak habere göre, Mustafa'yla ilgili dosya mümkün olduğunca hızlı bir şekilde incelenecek.
Konuyu başyazısında da irdeleyen Times'a göre, bu konuda Türkiye'nin atacağı adım Başbakan Erdoğan'ın 'bölgesel heveslerine ilişkin bir sınav' olacak.
'İran'ın Batı komşusu kendini Orta Doğu'nun önemli gücü, bölgeyle dünyanın geri kalanı arasında da doğal bir köprü olarak görmek istiyor. Gazze'deki yardım konvoyuna sağladığı devlet desteği, son dönemdeki eylem ve söylemleri, ayrıca İran'la nükleer programına ilişkin uyumlu tavrıyla da kaygı verici bir yönde ilerliyor göründü son dönemde Türkiye."
"İngiltere Başbakanı Cameron'un Türkiye'ye olan ilgisi, Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda sıcak sözleri, ustaca bir tarzda Erdoğan'a daha uluslararası işbirliğine dayalı bir duruşun faydalarını göstermeyi hedefliyordu. Türkiye, ya Avrupa Birliği'nin sorumlu davranan gelecekteki bir üyesi ya da Orta Doğu'nun sistemden dışlanmış devletlerinin önde gelen dostlarından biri olacak. İkisi birden olamaz.'
İran'ın avukat Muhammed Mustafa'nın eşini de hücrede tuttuğu haberlerini de anımsatan Times, bu tavırların rejimin kaçınılmaz bir varoluşsal kriz yaşadığını, panik halinde olduğunu ve iyiye değil, daha kötüye doğru gittiğini gösterdiğini savunuyor. Özgürlük yanlılarına baskı uygulayan Tahran'ı önemli bir fırsat kaçırmakla suçlayan Times, İran konusunda Türkiye'ye de önemli bir görev düştüğü görüşünde:
'Eğer Türkiye'nin bölgesel hevesleri Avrupanınkilerle uyumluysa, o zaman Erdoğan hükümetinin yapması gereken sadece Muhammed Mustafa'nın sığınmasını sağlamak değil, ayrıca İran üzerindeki hatırı sayılır nüfuzunu hem avukatın eşinin hem de ölüm cezasına çarptırılan Sakine Aştiyani'nin serbest bırakılması için kullanması olacaktır.'
Churchill'in UFO örtbası
Daily Telegraph ise, yeni açıklanan gizli belgelerin dönemin başbakanı Winston Churchill'in UFO'ların görüldüğü vakaların gizlenmesi talimatı verdiğini ortaya koyduğunu duyuruyor okurlarına.
Belgeler, 1957 yılında bir keşif görevinden dönmekte olan hava kuvvetleri uçağının bir UFO gördüğünü üsse rapor ettiğini ortaya koyuyor. Uçak mürettebatı UFO'nun fotoğraflarını da çekmiş.
Daily Telegraph, olayın duyulmasının halkta panik yaratacağını ve dine olan bağlılıklarının sorgulanmasına neden olacağını düşünen Churchill'in raporu örtbas ederek, bilgilerin en az 50 yıl gizlenmesi talimatı verdiğini kaydediyor.
'Çin devleti Liverpool'un peşinde'
"Liverpool'a talip olan Çinli işadamının arkasında Çin devleti var" diyor Times.
Devlet fonlarıyla faaliyet gösteren Çin Yatırım Şirketi'nin Liverpool'u satın almak isteyen egemen varlık fonu yöneticisi Kenny Huang'ı desteklediğini kaydeden gazete, Liverpool'un diğer iki taliplisinin de kimliklerinin ortaya çıktığını, bunların Kuveyt'in zengin ailelerinden biri, diğerinin de Amerikalı bir yatırımcı grubu olduğunu aktarıyor.
En ciddi talipli olarak görülen Çin Yatırım Şirketi'nin yurtdışında yatırım yapmak için 300 milyar dolardan fazla bir kaynağa sahip olduğunu, Asya, Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri'nde özellikle enerji şirketlerinde hisseleri bulunduğunu vurgulayan Times, Çinlilerin Liverpool için yeni bir stadyum inşaa ederek ve kulübün Asya'daki taraftar kitlesini genişleterek para kazanmayı hedefleyeceğini kaydediyor.
İngiltere Prömiyer Ligi, son dönemde yabancı yatırımcıların ilgi odağı olmuş durumda.
Rus milyarder Roman Abramoviç'in Chelsea'yı satın almasıyla dikkat çeken yabancı yatırımcı akını, Manchester United'ın Amerikalı, Manchester City'nin de Abu Dabili işadamları tarafından satın alınmasıyla ivme kazanmıştı.
Çinli taliplilerin Liverpool'un şimdiki sahiplerine 500 ila 600 milyon dolar arasında bir teklifle yaklaşmaya hazırlandıklarıda Times'ın haberindeki ayrıntılardan...
Amerikan Basınından Özetler
New York Times İsrail ile Türkiye arasındaki gerginliğe rağmen, ticari ilişkilerin sürdüğünü yazıyor. Haberde, İsrail mallarına yönelik boykotun etkili olmama gerekçesi şöyle anlatılıyor;
“Yardım gemisine düzenlenen baskın, kaçınılmaz olarak ekonomik ilişkilerin kısa vadede gerilemesine neden oldu. Ancak Türkiye’de bilgisayar yazılımından sulama sistemlerine kadar her şeyi satan İsrail firmaları boykottan etkilenmediklerini söylüyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri de İsrail firmalarının, kendi isimlerini göstermeyecek biçimde Türk firmalarıyla ortaklık yapıyor olması… Böylece iş bağlantılarının büyük bir kısmı gizlenmiş oluyor. İsrail firmaları bu ilişki sayesinde ürünlerini Türk ortakları üzerinden Arap ülkelerine satarken, Türk firmaları da İsrailli ortaklarını Amerikan pazarına giriş kapısı olarak kullanıyor. Türk yetkililer, savunma sektöründe bile İsrail ile Ankara’daki İslamcı hükümetle çatışma içinde olan Türk ordusu arasındaki yakın ilişkilerin perde arkasında devam ettiğini belirtiyor.”
Wall Street Journal Yüksek Askeri Şura toplantısında hükümet kanadının Orgeneral Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını engellediği belirtiliyor. Haberde, bu gelişme generallerin gücünün azalmasının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor;
“Yüksek Askeri Şura’nın dört günlük toplantısı, 1960’dan bu yana dört darbe gerçekleştiren ve katı bir laiklik anlayışını savunan ordu ile İslami eğilimli hükümet arasındaki sert bir iktidar mücadelesinin sürdüğü bir döneme denk geldi. Birinci Ordu komutanı olan Orgeneral Iğsız’ın teamüllere uygun olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi bekleniyordu. Ancak başbakan Erdoğn ve cumhurbaşkanı Gül, Iğsız’ın atamasına sert biçimde karşı çıktı. Toplantı sürerken, bir savcı, kendisi de Yüksek Askeri Şura üyesi olan Orgeneral Iğsız hakkında bir darbe girişimi iddiasıyla ilgili ifade vermesi için yakalama emri çıkarttı. Bu karar, Iğsız’ın terfisini önleme girişimi olarak değerlendirildi. Bir zamanlar en güçlü kurum olan ordu, 2008’den sonra açılan bir dizi dava sonrasında hükümet karşısında geri adım atmaya başladı.”
Washington Post İran’a uygulanan yaptırımların sertleştirilmesinin Tahran yönetimini zora soktuğunu yazıyor. Ancak gazete, bu yaptırımların sonuç alıcı olacağından pek emin değil;
“İran, başta Amerika olmak üzere Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleriyle Eylül ayında masaya oturma önerisinde bulundu. Bu öneri, yaptırımların etkili olduğunun bir başka göstergesiydi. Ancak İran hala, nükleer programının bir tartışma konusu olmasını bile kabul etmedi. Obama, İranlıların önüne, bizi nükleer silah edinmeye çalışmadıklarına ikna edecekleri bir yol haritası koymak çok önemli” diye konuştu. Son tahlilde başkanın izlediği politikanın başarısı, Tahran’ın böyle bir yol haritasına ikna edilip edilmeyeceği kriterine göre değerlendirilecek.”
Christian Science Monitor internet kullanıcılarının girdikleri sitelerin ticari amaçla gizli olarak izlendiğini kaydediyor. Gazete, bu durumu özel yaşamın gizliliği ilkesine aykırı buluyor;
“Elektronik veri bankalarının gelişmesi, özel hayatın gizliliğine zarar veriyor. Birçok Kongre üyesi ve Federal Ticaret Komisyonu, internet sitelerinin ve bu sitelere reklam verenlerin, bu sitelere girenlerin bilgisayarlarına onların faaliyetlerini izleyen yazılımlar yerleştirmesi konusunda bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyor. Ancak katı kurallar getirilmeden önce, elektronik reklam sektörüne kendisine çeki düzen verme fırsatı tanınmalıdır. Eğer sektör bu konuda net, tutarlı ve makul ölçüleri uygulamaya koyamazsa, o zaman Kongre ve federal denetleme kurumları devreye girmelidir.”
Vao-Bbc
SON VİDEO HABER
Haber Ara