Dolar

34,8719

Euro

36,6204

Altın

3.048,53

Bist

10.058,47

Ya 'o zaman beni alkışlamıştınız' derse

Star gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu bugünkü köşesinde, "Ya Büyükanıt, 'CHP o zaman beni alkışlamıştı' derse" başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı. İşte Karaalioğlu'nun o yazısı:

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-25 11:18:00

Ya 'o zaman beni alkışlamıştınız' derse
MHP’nin halk partisi olabilmesinin, Kılıçdaroğlu ya da bir başka ismin halkın lideri olabilmesinin yolu bu partinin demokratlaşmasından geçiyor. Aksi takdirde ne medya rüzgarı işe yarar, ne kasetler...

Demokratlaşmak için de tek yol, CHP’nin reddi miras etmesidir. Yani, tek parti döneminden bugüne kadar taraf oldukları, taraf olarak yarattıkları ve büyüttükleri sorunlar için toplumla yüzleşmek. Bazı konularda özür dilemek, bazı konularda telafi edici adımlar atmak...

Kürt sorunu, başörtüsü, laikçi dayatmalar, darbelere arka çıkmak, kalkınma modellerini yargı yoluyla engellemek... İktidarda ve muhalfette -ki, CHP’nin muhalefetteki gücü yakın zamana kadar iktidar gücünden aşağı olmamıştır- yaptığı veya engellediği herşeyle yüzleşmelidir.

Mış gibi yapmak, öyle görünmek falan değil; düpedüz reddi miras CHP için şarttır... Eğer iktidar olmak gibi bir niyetleri varsa.

İşte bu yüzden, Kılıçdaroğlu’nun 3 yıl sonra 27 Nisan bildirisini hatırlaması ve adını vererek dönemin Genelkurkmay Başkanı’nı hedef göstermesi önemlidir. Ama arkasını getirmek şartıyla... CHP Genel Başkanı, Yaşar Büyükanıt’ın cezalandırılmasını istemektedir. Pek demokratça bir çıkış...

Ama küçük bir sorun var...

Büyükanıt 27 Nisan bildirisini yayınladığında, AK Parti ve Erdoğan ona gereken cevabı, hem de siyasal tarihimizde bir benzeri görülmemiş bir şekilde verirken CHP paşayı alkışlamıştı. CHP adına konuşan Onur Öymen, “Parti olarak bildirinin her satırına katılıyoruz” demişti. Halef-selef iki lider, Baykal ve Kılıçdaroğlu ise başlarını kuma gömerek Genelkurmay’a sessiz onay vermişlerdi. Tek bir kelime, TSK’ya itiraz eden, “Bu kadar da olmaz” veya “Siyaset sizin işiniz değil” diyen CHP’li olmadı. Olmadığı gibi, askerin yarattığı o atmosfere körükle giderek Anayasa Mahkemesi’ne koştular. Hukuk ve siyaset tarihine bir kara leke olarak geçen 367 rezaleti de işte bunun sonucunda doğdu...

Baykal şimdi ne düşünüyor bilmiyoruz ama Kılıçdaroğlu ve arkadaşları Büyükanıt’a hesap sorulmasını istiyorlar. Öyle dediler... Hesap sorulsun ki hükümet darbeyle mücadele konusunda samimi mi, değil mi anlayalım! Onlarca general, yüzleri aşkın subay, yakın dönemin hemen hemen bütün önemli kuvvet komutanları yargı önüne çıkarken ispatlanamayan samimiyet bir generale daha dava açılınca mı ikna edici olacak!?

Üstelik bunu isteyen parti, bütün bu yargılanan generallerin, cuntacıların, darbecilerin, cinayet ve provokasyon zanlılarının avukatlığını üstlenmiş durumunda. Dahası, Kılıçdaroğlu iki konuşmasından birinde Silivri’ye selam gönderiyor.

Yine o parti, askerin sivil mahkemelerde yargılanması kanununu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak iptal ettiren, bu düzenlemeyi içerene anayasa paketine karşı da “hayır” kampanyası yapan parti.

Belli ki, referandum bocalaması var, belli ki “hayır” açmazı CHP’yi yalpalattırıyor. Ama yine de iyi bir tekliftir bu. Hatta, Kılıçdaroğlu, Onur Öymen, Kemal Anadol işi Ak Parti’ye bırakmasınlar, paşanın altından zırhlı arabasanı da alsınlar, birlikte suç duyurusunda da bulunsunlar. Ak Parti gereken cevabı verirken, onlar alkışladıkları veya susarak onayladıkları bir rezaletle yüzleşme fırsatını kaçırmasınlar. Yani, küçük de olsa yakaladıkları bu reddi miras fırsatını tepmesinler.

Ama, bildiriyi yazan paşa mahkemede “İyi de arkadaşlar. 27 Nisan’da siz beni alkışlamadınız mı? Sonra benim açtığım yoldan mahkemeye koşmadınız mı?” diyecek olursa verecek bir cevap da hazırlasınlar.

Hazırlasınlar ki, biz de CHP’nin değişiminin derinliğini, mahiyetini anlayalım.

Star
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara