'Hedef Doğu Akdeniz'in kontrolü'

İmerisia gazetesinde Kostas Venizelos imzasıyla yayımlanan haber-yorumda şunlara yer verildi;

Türk hükûmeti geçen sene temmuz ayında Doğu Akdeniz bölgesinde arama yapma kararı aldı ve bu yıl "Piri Reis"in çıkışıyla da kararın uygulanmasına geçildi. 13 Temmuz'dan 20 Ağustosa kadar Piri Reis'in Meis ile Rodos adalarının güneyinde ve Kıbrıs'ın batısında aramalar yapacağına dair Türk hükûmeti tarafından yapılan açıklama, son yıllarda yürürlüğe konan bir senaryonun devamıdır.

Verilen koordinatlar temelinde arama çalışmaları Akama sahillerinden 32 ve Baf sahillerinin batısından 43 deniz mili mesafede olacak.

Zenginlik

Ankara'nın stratejik hedefi, Doğu Akdeniz bölgesinin geniş kontrolüdür. Hedef; siyasi, jeopolitik ve doğal zenginliklere el koyarak (petrol ve doğal gaz), ekonomik kontrolü sağlamaktır. Türkiye'ye göre bölgenin kontrolünü sağlama hedefine, Kıbrıs Cumhuriyetine son verilmesi ve aynı zamanda Yunanistan'ı korkutarak, Türk planları karşısında pasif bir rol benimsemesini sağlamakla ulaşılabilir.

Türkiye'nin, Kıbrıs'ın güneydoğusunda arama çalışmaları yapılmasına karşı çıkması ve yüzde 50'sinin Kıbrıslı Türklere ait olduğunu öne sürerek, arama çalışmalarının ancak çözümden sonra yapılması olasılığından söz etmesi bir rastlantı değil. Üstelik geçen yıl Kıbrıs Cumhuriyeti adına arama yapan Norveç gemisini durdurmak amacıyla savaş gemilerini bölgeye gönderdiği de hatırlatılmalı.

Haklar

Türkiye bütün uluslararası alanlarda Doğu Akdeniz'de özellikle de Kıbrıs'ın batısında yasal hakları olduğu (32o 16' 18'' coğrafi uzunluğunda) tezini savunuyor.

Coğrafi uzunluğa ilişkin söz konusu ifadenin, Kıbrıs deniz bölgesinde petrol ve doğal gaz yataklarının tespiti amacıyla Kıbrıs Cumhuriyeti'nin açıkladığı arama girişimleriyle ilgili olduğu açıkça anlaşılıyor. Söz konusu koordinatlar harita üzerinde gösterildiğinde bu çizginin aslında Kıbrıs'ın Akama bölgesinde batı ucuyla kesiştiğini gösteriyor. Bu çizgi, Türkiye sahillerinden başlayarak Mısır'a kadar uzanıyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu tezin "uluslararası hukukun ilgili kanunlarına ve alışılmış uluslararası uygulamalara" uygun olduğunu iddia ediyor. Bu tez, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 10 Mayıs 2010 tarihinde Brüksel'de yapılan Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi 48. toplantısında yaptığı konuşmada ve sunduğu yazılı metinde yer alıyor. ("Avrupa Komisyonunun 2009 yılı raporunun ışığı altında üyelik öncesi strateji.")

Görüşmeler

Bu konular Kıbrıs Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu'nun, Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakan Vekili'yle bugün gerçekleştireceği görüşmelerde de ele alınacak.

BYEGM