Haaretz: Lütfen bizden nefret edin

İsrail'de İngilizce yayımlanan Haaretz gazetesinin 2 Temmuz 2010 tarihli internet sayfasında, Benny Ziffer imzasıyla neşredilen "Lütfen bizden nefret edin" başlıklı yorumda şunlara yer verildi;

Nasıl bir hayal kırıklığı. Nasıl da büyük bir hayal kırıklığı... Türkiye İsrail ile ilişkilerini bozmadı! Bu insanlar hiç mi bir şeyden anlamıyor. Büyükelçilerini küçük düşürdük, şu filodaki ondan fazla vatandaşlarını öldürdük, dilimizi çıkardık, üstlerine tükürdük, Antalya tatillerimizi iptal ettik. Hâlâ yerlerinden kıpırdamıyor, bizimle diplomatik ilişkilerini kesmiyorlar.

Bu hafta ufak bir umut ışığı belirdi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, öfkeli bir ifadeyle ülke hava sahasının İsrail uçaklarına kapatıldığını açıkladığı haberi geldi. İşte bu. Tanrı dualarımızı duydu ve Ankara'nın kötü yanını uyandırdı. Gerçek şu ki İsrail gizli gizli Türkiye'nin düşmanı olmasını istiyor. Böylece Dışişleri Bakanlığı ve dünyada İsrail'e karşı nefreti korumak ve beslemekle sorumlu diğer kurumlar bir ülkeyi daha düşman listesine ekleyebilecekler.

İsrail'e husumet bulaşıcı bir virüs olduğu için Türkiye'yi çevreleyen ülkelerde de İsrail'e düşmanlık hastalığına yakalanma riski yüksek. Örneğin, Yunanistan'da bir buçuk ay önce bir grup serseri Musevi mezarlığında mezar taşları üzerine sprey boyayla gamalı haçlar çizdi. Yani orada da anti-Semitizm var. Yaşasın!

Ne de olsa kuşatılma hissi olmazsa, tüm dünyanın bize karşı olduğunu düşünmezsek ve ne yaparsak yapalım anti-Semitizmin süreceğine emin olmazsak İsrail devleti varoluş sebebini yitirebilir. Türkiye'nin hava sahasını bize kapamasıyla İsraillilerin ülkeleriyle ilgili mazoşist dilekleri yerine geldi. Hiçbir şey Avrupa'ya uçarken Türkiye üzerinden geçmemek için katedilen fazladan yarım saatlik mesafe kadar dışlanmışlık hissi veremez. Ama Türkiye sonra olaya açıklama getirdi. Erdoğan sivil uçaklardan değil, askerî uçaklardan bahsediyordu.

Şu an Türkiye'de olan İsrailliler (hâlâ genel panik halinden etkilenmeyen bir kesim var) daha önce hiç bu kadar içten karşılanmadıklarını söylüyorlar. Salı günü Channel 2'nin akşam haberlerinde şu görüntüler vardı: Genç Türk gönüllüler İsrail'e elma hasadında çalışmaya gelmişler ve her dakikanın tadını çıkarıyorlardı. Bence hemen sınır dışı edilmeleri gerek. Bugünlerde Türkiye'ye giden ve keyfini çıkardıklarını söyleme cüretinde bulunan arsız İsrailliler de infaz mangasının önüne dizilmeli. Bu gibi normalleşme örnekleri İsrail'in, bindiği dalı keserek -"tüm dünya bize karşı" dalı- tehlikeye düşmesine neden olabilir.

İdeolojik Afyon

Çarşamba sabahı Türk gazetesi Zaman'da, bir insan hakları örgütü temsilcisinin filo olayında öldürülen Türklerin otopsileriyle ilgili açıklamasını okudum. Ciddi bir iddiada bulunuluyor, kurbanların gemi üzerindeki helikopterlerden, başlarından vuruldukları söyleniyordu. Hatta İsrail'in cesetleri inceleme için göndermeden önce kanıtları gizlemeye çalıştığı iddia ediliyordu. Tüm bu yorumlar dikkatle yapıldığı için ben de bir şekilde yazılanlara inanma eğilimine girdim. Ayrıca yazıda, İsrail veya Yahudi karşıtı hiçbir ibare de yer almıyordu.

Sözde özgür basının ülkesi İsrail'de ise tam tersi bir durum söz konusu. Dış dünyayla ilgili her haber -hava sahasının İsrail uçaklarına kapatıldığı açıklaması ve Yunan köyü mezarlığındaki gamalı haç haberi gibi- İsrail halkının zihnini bulandıran, yapabileceği tek şeyin tüm sınırları kapatıp felaketi beklemesi gerektiğine inandıran ideolojik afyonu besliyor.

Özetleyecek olursak, kötü davranıyorsunuz Sayın Erdoğan. Her an ezeli düşman olabilecek bir ortam yaratıp sonra bu kutsal planı Kürtlerle ilgilenmek üzere aniden bir kenara atmak hiç de iyi bir tavır değil. Bize bunu yapamazsınız. Sokaklarımızdaki Türkiye karşıtı tüm tabela ve pankartlara bir bakın ve lütfen bizden nefret edin. Lütfen! Biz Kürtlerden çok daha kötüyüz. Ve lütfen onları İsrailli turistlere iyi davranmaktan vazgeçirin. Aksi takdirde Antalya turizmi canlanır ve sonunda yine dost oluruz. Allah göstermesin!

BYEGM