Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Serdar Turgut, dine bakış açısını anlattı

Serdar Turgut, dine ve cemaatlere bakış açısını Nuriye Akman’a anlattı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-02 14:49:00

Serdar Turgut, dine bakış açısını anlattı
TRT Haber’de Nuriye Akman’ın sunduğu Akılda Kalan programına konuk olan Serdar Turgut, inançlı biri olduğunu ve inancın kendisini özgürleştirdiğini söyledi. Nuriye Akman’ın “Son zamanlarda “inanç modern toplumun somut bir ihtiyacı olarak hayatımızda daha olumlu nasıl rol oynar” sorusuyla yakından ilgileniyorsunuz. Dindar olmayan biri için bu konu neden bu kadar önemli? sorusuna yanıt veren Turgut, “Ben inançlıyım. İnançlı olmamın gizemini çözmem lazım. Bunu topluma yarı olsun diye değil, kendime yararı olsun diye yapıyorum” dedi.

Cemaatlere önyargılarımı sildim

“Cemaatlere karşı önyargılarımı sildim attım” diyen Turgut, “cemaatler kavramını Türkiye’de yakından takip etmemiz gerekiyor. Cemaat, modern bir oluşum ve sivil toplum örgütü gibi çalışıyor. Nihai hedefleri ile benim gibi seküler gelenekten gelen bir insanın hedefleri arasında büyük çelişkiler yok. Yeter ki biz konuşmayı bilelim, o zaman anlaşacağız. Karşılıklı ön yargılarımızı atıp birbirimizle konuşmalıyız” dedi.

Fethullah Gülen, cemaatinin açacağı özel Kürtçe TV kanalının inanç ve etnik bakışı bir arada sunmasının önemine değinen Serdar Turgut “Türkiye Cumhuriyeti içinde yer almayı bilen bir sivil toplum örgütü bunu ilk defa deniyor. Terörün ve etnik çatışmanın yaşandığı yerlerde dine sahip çıkmak gerekiyor. Buna Fethullah Gülen cemaatinin sahip çıkması bir şanstır” diye konuştu.

Meslektaşlarımın çoğu cahil…

Akılda Kalan’da gazetecilik mesleğinindeki entrikalar üzerine de açıklamalar yapan Turgut, “Mesleğim dost yaratan bir meslek değil. Meslektaşlarımın çoğu cahil… Cahil insanlar güç kazandığı zaman böyle oluyor. Ellerinden geldiği zaman hemen kötülük yaparlar. Şu anda yapamazlar belki. Çünkü şu anada güçlüyüm. Yazılarımı yazıyorum. Mesleğimi yapıyorum” diye konuştu.


İşte programdan akılda kalan diyaloglar:


N:A: Henüz Akşam’dayken Fatih Altaylı’ya şöyle seslendin: “Sevgili Fatih, sen sadece okuyucu olsaydın Habertürk gazetesinin bir gün sonrasını özellikle beklemek için gerekçelerin ne olurdu? İyi yazı mı var içinde yoksa yazar gibi yazabilen muhabirlerin yazdığı ilginç haberler mi var? Ben pek göremiyorum bunları.”
Şimdi bu gazetenin yazarı olarak da yapıyor musunuz o eleştirileri?
S.T: Bunun yıkıcı bir eleştiri olduğunu düşünmüyorum. Habertürk’e transfer olduktan sonra Rana bana ”Gazete hakkında hiçbir fikrini belirtmeyeceksin” diye bir talimat verdi. Uyguluyorum.
N.A: Karının her talimatına uyar mısın?
S:T: Mantıklı olduğunda uygularım.
**
N:A:-Hürriyet’teyken genel yayın yönetmeniniz Özkök’ü tiye alan çok yazı yazardın. Şimdi Fatih Altaylı ile ilgili öyle yazılar yazmıyorsun?
S:T: Arada bir yapıyorum. Eskiden yaptıklarımı aynen tekrarlamaktan hoşlanmıyorum. Yeni yazılar yazıyorum. İnsanlar da şaşırıyorlar yazdığım yazılara. İkimiz de olgunlaşıyoruz artık. Ben yaşlanmaya başlandım diye kabul ediyorum.
**
N.A: Henüz eliniz kalem tutarken bir transfer daha yaşamak ister misin?
S.T: Bir ara Hürriyet’e gitmeyi düşündüm. Böyle bir teklif olduğundan değil. Ertuğrul’un olmadığı bir Hürriyet’te çalışmak istemiyorum. Ben Ertuğrul var diye orada mutlu oluyormuşum.
N.A: Koruyup kollanmak amacıyla mı?
S.T: Ertuğrul, beni ne kollayacak. Arada benim de onu kollayıp koruduğum zamanlar olmuştur.
N.A: Bir yazar nasıl genel yayın yönetmenini koruyacak?
S:T: Ben yazı işlerinde de çalışıyordum. Geçmişte oradaki entrikaları görüp Ertuğrul’a haber verdiğim olmuştur.
N:A: Asıl genel yayın yönetmeninin entrika uzmanı olması gerekmez mi?
S:T: Öyle olması gerekiyormuş evet. Ben yapamadım gittim işte.
SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara